Mevcut sezonla başlayalım. Sezona son derece kötü girmişti Manchester City. Neler oldu bu sezonun başında?
- Bence sezon başında beri en büyük soru buydu. Çünkü bu sezon birçok farklı faktörler var. Öncelikle geçen sezonki Şampiyonlar Ligi'nin geç bitmesiyle bu sezona da geç başladılar. Geçen sezona bakarsanız, muhtemelen Pep Guardiola döneminde başarısız olarak tanımlayabileceğiniz ilk sezondu. Kulüpteki ilk sezonunda da birçok sorun çıkmıştı ama o dönemde kulübü baştan yapılandırıyordu, fikirlerini aşılamaya çalışıyordu. Bu sezonsa sanki işler hep ters gitti. En başta savunma zayıftı, çok açık veriyordu. Sanki bazı maçlarda tekrar tekrar sistemin çöktüğüne dair işaretler gördük. Bunlar Guardiola'nın çözmesi gereken sorunlardı. Bence doğru dengeyi bulması biraz zaman aldı. Kasım ayında 2-0 yenildikleri Tottenham maçı gerçekten iyi bir örnekti. Geçen sezona benzer sorunlar yaşadılar o maçta. Tottenham genelde geride bekledi ve City'yi kontrataklara karşı hazırlıksız yakaladı. Öte yandan, yıllardır gördüğümüz hücumda akan o takım da değillerdi. Çektikleri şut sayısı eskisi kadar çok değildi. Hatta eskisi kadar çok gol de atmıyorlardı. Gerçekten çok fazla pozisyon bulamıyorlardı. Eskiden beri hep çok gol kaçırdıklarından maç kazanmak için çok fazla fırsatı yaratmaları gerekiyordu. Ancak birkaç haftadır oynadıkları oyun bana güven verdi. Daha muhafazakâr bir oyun ve daha sağlam bir savunma anlayışıyla gol yemedikleri maçları gördünüz. Bence sorun sadece o ritmi bulmak ve eskiden çok iyi oldukları bağlantı oyununu oynamakla ilgiliydi.
Kasım sonundan itibaren Dias-Stones ikilisiyle savunma nihayet toparlanmış gibi duruyor öyle değil mi?
- Sezon başında savunmayla ilgili sorunlar vardı. Leicester'a karşı hezimete uğradılar. 26 Aralık'ta kazandıkları Newcastle maçından beri özellikle savunmada kötü oldukları maç olmadı. O maçtan sonra gerçekten kaleyi kapadılar. Son 11 Premier Lig maçının dokuzunda gol yemediler. Ruben Dias'ın ihtiyaç duydukları savunma güvenliği açısından müthiş bir transfer olduğunu gördük. Geçen sezon Vincent Kompany'nin yerini doldurmak en büyük sorunlarından biri olmuştu. Sonunda bunu yapmayı başardılar.
Mesela ocak ayı başında Chelsea'ye karşı çok iyi bir maç çıkardılar. Sonra Manchester United'a karşı Lig Kupası'ndaki galibiyet ve yakaladıkları 11 resmi maçlık galibiyet serisi. Sonunda normal ritimlerini yakaladıklarını düşünüyor musunuz?
- Covid ve yoğun takvim sebebiyle kaotik bir sezon geçiriyoruz. Bu yüzden Pep, maçları erken kazanmayı deniyor ve sonra da belki biraz ayağını gazdan çekip daha az enerji harcamaya çalışıyor. Sanırım bu, hücumda pek etkili olmamalarıyla da yakından alakalıydı. Mesela Chelsea maçında tam da bu oldu. Yarım saat içinde rakibin işini bitirdiler, öyle değil mi? Sanırım kendilerini biraz frenlediler. Halbuki eskiden olsa rakibin üzerine gitmeye devam ederlerdi. Ama bir süredir hücumların yeniden daha akıcı olduğunu, ritim bulmaya başladıklarını söyleyebiliriz. Kötü bir sezon başlangıcından sonra baya geriden gelip zirveye çıktılar. Puan cetvelinin tepesi çok karışık: Liverpool sakatlıklarla boğuşuyor. Muhtemelen City bu kalabalık gruptan kopup biraz farkı açacak.
PEŞİNDEN KOŞACAKLARI OYUNU HAALAND
Chelsea'ye karşı Kevin de Bruyne ileri uca yakın bir pozisyonda oynadı. Pep, geçen sezon da bunu denemişti. Onu böyle kullanmaya devam edeceğini düşünüyor musunuz?
- Evet bence edecek. Geçen sezon ligde Arsenal maçında ve Old Trafford'da Manchester United'a karşı Lig Kupası yarı finalinde bunu yaptığını hatırlıyorum. Sonrasında De Bruyne ile röportaj yaptık ve bunun için önceden çalıştıklarını söyledi. Bunun De Bruyne'nin sahadaki en iyi pozisyonu olup olmadığını sorgulayabilirsiniz. Ama kendi pozisyonunda da daha çok bir 10 numara gibi oynuyor. Bu sezon hücumda çok daha fazla etkin oynuyor. Sanırım bunu çektiği şutlardan, girdiği hücum girişimlerinde de görüyorsunuz. Demin de söylediğim gibi, Guardiola savunmada daha sağlam olmakla beraber hücum etkinliğini kaybetmek de istemiyor. Dengeyi sağlamak için de böyle bir hamle yaptı. De Bruyne kesinlikle tüm bunların merkezinde çünkü çok yaratıcı güce sahip bir oyuncu.
Sezonun ortasına geldik. Takımın hâlâ golcüsünü aradığını söyleyebilir miyiz?
- Bu sezon Sergio Agüero'nun zar zor oynamasından burada sorun çıkacağı belliydi. Agüero, yaz aylarında bir diz ameliyatı geçirmişti. Takıma dönmek için büyük bir mücadele verdi. Sözleşmesinin son yılına giriyor. Artık genç bir oyuncu değil. Yani belki biraz da onun halefi için planlama yapıyorlardır. İlk plan her zaman Gabriel Jesus'un o oyuncu olmasıydı. Ancak Jesus oynadığında bile, bitiriciliği her zaman gerekli seviyede değil. Gerçekten, pek çok fırsatı değerlendiremiyor. Manchester City oyuncusu olduğunuzda gol pozisyonuna girmek pek zor değildir. Ama Jesus bitirici olarak pek soğuk kanlı değil.
Agüero farklı bir oyuncu. Yine de geçen yaz bir forvet daha transfer etmeleri gerekmez miydi?
- Bunu geçen yaz mı yapmalıydılar bilemiyorum. Bence bu konu gelecek yazın önceliği olacak. Basitçe söylersek Jesus'a hâlâ çok fazla inandıklarını düşünüyorum. Geçen yaz Premier Lig yeniden başladığında gerçekten etkili olduğunu hatırlıyorum. Bence o dönemki oyunuyla Guardiola ve Begiristain'in fikrini de değiştirdi. Yaz boyunca, Jesus'un bu sezon bu görevi üstlenebileceğini hissettiler. Bence Agüero'nun takımdan bu kadar uzun süre ayrı kalacağını beklemiyorlardı. Ameliyattan sonra Eylül ya da Ekim'de geri dönmesini planlamışlardı. Yani bu iki oyuncuya güveniyorlardı. Ancak son birkaç ayda bu mevkinin takviye edilmesi gerektiği ortaya çıktı. Elbette Agüero sözleşmesini uzatmayıp sezon sonu ayrılırsa muhtemelen peşinden koşacakları oyuncu Haaland olacak.
İLKAY NİHAYET HAK ETTİĞİ ÖVGÜYÜ ALIYOR
Son haftalarda De Bruyne müthiş oynuyordu doğrusu. Ancak sakatlık sebebiyle altı hafta oynamayacak. Bu eksikliği nasıl kapatacaklar sizce?
- De Bruyne, City kalitesindeki bir takım için bile büyük bir kayıp ve bence bu formlarını onsuz devam ettirip ettiremeyeceklerini söylemek için henüz çok erken. West Bromwich Albion'u onsuz da kolayca yenmeleri bekleniyordu ve aynı şey muhtemelen Sheffield United ve Burnley maçları için de geçerli. Aynı zamanda, Liverpool ve Tottenham'a gibi daha zorlu rakiplere karşı oynadıklarında da onsuz baş etme şanslarının yüksek olduğunu düşünüyorum. De Bruyne'nin sakatlığından önce bile Cancelo, Foden, İlkay ve hatta Mahrez'in oyun kurmaya ve gol pozisyonu yaratmaya çok daha fazla dahil olduklarını görmeye başlamıştık. Sezon başında Pep hâlâ doğru dengeyi bulmaya çalışırken De Bruyne'nin üzerinde daha fazla yük vardı, bence artık yok. Özellikle Cancelo önemli hale geldi. West Brom'a karşı ne kadar büyük bir tehdit olabileceğini, bir asist ve bir golle bunu hayata geçirdiğini gördük. Maça sağ bek olarak başlıyor ama orta sahaya çıkıyor ve hatta bazen 8 numara gibi oynuyor. De Bruyne sakatken Cancelo'nun oynayacağı önemli bir rol olacak.
Çok formda olan İlkay'ın şu anki rolünü nasıl açıklarsınız?
- Bence geçen bir ay içinde takımdaki görevi en çok değişen oyuncu İlkay oldu. Sezonun başında Rodri ile birlikte orta sahanın göbeğinde savunmayı korumak için oynuyordu. Şimdiyse daha ileride oynuyor ve daha ziyade bir dönem David Silva'nın üstlendiği rolde oynuyor. Rakip ceza sahasına daha fazla yaklaşmasına izin var ve bu sayede bir gol patlaması yaptı. Koşularının zamanlaması benim için özellikle etkileyici. Hücumu bitirmek için tam doğru zamanda orada oluyor. Bu da istikrarlı bir forvetin yokluğunda City'nin eksikliğini duyduğu şey. Liverpool ve Tottenham gibi rakiplere karşı bu kadar ileride oynayıp oynamayacağını görmek ilginç olacak. Ama Chelsea'ye karşı oynadı, bu nedenle belki de Guardiola bu plandan vazgeçmez. İlkay, ben de dahil olmak üzere gazetecilerden ve taraftarlardan hak ettiği övgüyü alamamış bir oyuncu. Ama sanırım onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlıyoruz. Şimdi çok daha fazla gole dönük oynuyor ve herkes onu takdir ediyor.
Geçen haftalarda takımda pek çok pozitif Covid vakası çıktı. Peki Manchester City, Covid-19 ile nasıl başa çıktı?
- Haklısınız. Kulüp genelinde toplamda 17 pozitif vaka olduğunu sanıyorum. Aslında bunlardan sekizi aslında erkek takımındaki oyunculardı. Sonra kadın takımından da dört kişi yakalandı. Öyle bir durum ki, futbolda bile Covid'in değmeden geçtiği kişi ve kurum yok. Önümüzdeki haftalarda, önümüzdeki aylarda, çok daha fazla kulübün benzer durumda olacağını tahmin ediyorum. Ama yakın dönemde, muhtemelen Manchester City tüm Premier Lig'de en kötü etkilenen kulüplerden biriydi. Üstelik City, ‘bubble'ın içinde bir salgın yaşadı. Bu sebeple Everton maçı ertelendi. Güvenli bir şekilde geri dönüş için bir sürü prosedürden geçip antrenman tesislerini derinlemesine temizlediler. Bu da kesinlikle takımı etkiledi. Sonra pozitif çıkan oyuncular sırayla takıma döndü. Mesela Gabriel Jesus ve Kyle Walker. Bence artık durum kontrol altında. Ama Covid-19 sebebiyle, fikstür çok sıkışık. Eğer yeni bir erteleme olursa bu maçları oynamak için City'nin fikstüründe maça çıkabileceği pek fazla boşluk yok.
LİGDE DE, AVRUPA'DA DA KAZANACAKLAR
Bu sezon Premier Lig ile Şampiyonlar Ligi arasında bir tercih hissediyor musunuz? Demek istediğim şu: Onlar için Premier Lig mi daha önemli yoksa Şampiyonlar Ligi mi?
- Bakın, Manchester City için Şampiyonlar Ligi her zaman kutsal kase gibidir. Çünkü bu, 2009'da başlayan tüm bu projenin tasdiklenmesi olacaktır. Bu kupayı kazanmaları Avrupa ve dünya futbolunun zirvesine çıkmaları anlamına gelecek. Tüm bu süreç aslında Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak içindi ve bunun değiştiğini sanmıyorum. Birkaç sezondur Şampiyonlar Ligi'nde yaşanan başarısızlıklar nedeniyle biraz daha yoğun bir hedef haline geldi. Bunun City için öncelik olduğunu söyleyebilirim. Bunu pek çok Premier Lig maçında biraz daha savunmaya dayalı oynamalarından da anlayabilirsiniz. Daha önce yaptıkları aynı hatalara düşmek istemiyorlar.
Pep için Premier Lig daha mı çok önem taşıyor?
- Pep, takımının Premier Lig'deki performansıyla her zaman çok gurur duymuştur. Ona göre bu, 38 maç süren gerçek bir sınavdır. Bu kadar çok maçta kendinizi gösterebilirseniz, bu gerçekten harika bir takım olduğunuzun kanıtıdır. Şimdi, geçen sezonu Liverpool'un 19 puan gerisinde bitirdikten sonra gururunun biraz kırıldığını hissediyorum. Ama muhtemelen Şampiyonlar Ligi bir parça öncelikli çünkü Premier Lig'de ne kadar iyi olduklarını daha önce iki kez kanıtladılar. Özellikle Guardiola ile kazandıkları ilk Premier Lig şampiyonluğu bu takımın en büyük performansıydı.
Sezon sonunda onları nerede görüyorsunuz?
- Sezon başında ligi kazanacaklarını söylemiştim. Sonra Liverpool'u izleyince hemen pişman oldum. Sakatlıklar sebebiyle Van Dijk ve Gomez'i kaybetmeselerdi hâlâ Liverpool'u tercih ederdim. Ancak başta söylediğim gibi, City sağlam savunma ve gol atma açısından gerekli dengeyi bulmuş gibi geliyor. Bunun uzun vadeli bir planın parçası olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden tutarlı olmak adına, sezonun başındaki tahminime sadık kalıp şampiyonluğun favorisi City diyorum. Yavaş yavaş haklı çıktığımı da hissediyorum. Bakın puan cetvelinde en tepeye tırmandılar. Bence City sezon sonunda Premier Lig'i kazanacak.
Şampiyonlar Ligi için fikriniz nedir?
- Şampiyonlar Ligi için tahmin yürütmek çok daha zor. Ama son üç dört yıldır her sezon Şampiyonlar Ligi'ni kazanacaklarını söylemiştim. Mesela, iki sezon önce Avrupa'nın tartışmasız en iyi takımıydılar. Bence o sezon ve geçen sezon kazanabilirlerdi kupayı. Bu sezon Barcelona eski Barcelona takımına hiç benzemiyor. Real Madrid bir tuhaf. Bir hafta berbat görünüyorlar ve sonra aniden peş peşe galibiyetler alıyorlar. Ama şampiyon, İngiltere ya da Almanya'dan çıkacakmış gibi geliyor. Tamam, hadi bunun için de Manchester City diyeyim.
O OYUNCULARIN YERİNİ DOLDURMAK ZOR
2010 ve 2020 arası Manchester City tarihinin gerçekten en başarılı dönemiydi. Ancak kulüp için bugüne kadar oynamış en büyük oyuncular olan Touré, Kompany, Silva sırayla takımdan ayrıldı. City bu büyük isimlerin yerini doldurmayı başarabildi mi?
- Kompany ile başlarsak, geçen sezon onun yerini doldurmamanın takım üzerinde gerçekten çok büyük bir etkisi oldu. Bu yüzden Fernandinho'yu savunmanın merkezine çekmek zorunda kaldılar. Orta sahanın ortasında Fernandinho olmadığı için Rodri bu işi kendi başına yapmak zorunda kaldı. O da Fernandinho ile tam aynı tipte bir oyuncu değildi. Bu da, pres oyunu ve bazı diğer işler açısından takımın çok şey kaybetmesine yol açtı. Tüm takımın dengesi bozuldu biraz. Ancak şimdi Ruben Dias'ın gelmesiyle birlikte, sadece bir savunma oyuncusu değil, oyuncuların söylediklerinden anladığımız kadarıyla yeni bir saha içi lideri bulduklarını söyleyebiliriz. Görünüşe göre Dias yaptıklarıyla ve soyunma odasındaki varlığıyla gerçekten herkesi etkilemiş. Bence City, Dias'tan çok memnun. Kompany'nin yerine bu hamleyi yapmak biraz zaman aldı, ama görünüşe göre doğru yaptılar.
Silva da 10 yıllık bir dönemin ardından takımdan ayrıldı. Onun yeri doldurulabildi mi sizce?
- Silva'nın yerini belki iki yıldır takım içinden Phil Foden ile doldurmayı denediler. Guardiola'nın bu sezon ve geçen sezonun sonuna doğru Foden'ı sahada nasıl kullandığına bakarsanız bunu görürsünüz. Foden, Silva'ya nazaran daha çok kanada yakın oynayan bir oyuncu. Hâlâ çok genç. Daha gelişme aşamasında. Bu bakımdan bire bir aynı oyuncu değil ve henüz David Silva'nın yerinin dolduğunu sanmıyorum. Ama sonra sistemi nasıl değiştirdikleri ve De Bruyne'nin daha çok bir 10 numara gibi oynadığı düşünülünce belki de gerçekten buna ihtiyaçları yoktur. Zaten son haftalarda Silva'nın yerini biraz da İlkay'ın aldığını söylememiz lazım.
Manchester City projesi 2009'da başladığında, amaçlarından biri de kendi akademilerinde kendi oyuncularını yetiştirmekti. Buradan çıkan Phil Foden da iki sezondur iyi bir yer edindi. Foden'da nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
- Foden gerçekten kendini kanıtlayan bir oyuncu. Belki de City akademisinde bunu başaracak biri varsa, bu da Foden'dı. Foden o kadar yetenekliydi ki, eğer o da başaramasaydı o zaman A takıma oyuncu yetiştirme yöntemlerini en baştan düşünmeleri gerekirdi. Sahadaki oyun süresi hakkında hâlâ birçok soru işareti var. Ama hâlâ çok genç, 20-21 yaşında. Pep de onun büyük bir hayranı. Bence daha çok süre alacak. Zaten herkes onu daha çok oynarken görmek istiyor. Akademide başka yetenekli oyuncular da var. Ancak bu kadar başarılı bir kulüpte standart çok yüksek ve genç oyuncuların işi zor.
MESSI FIRSATI GELİRSE İLK SIRADA OLURLAR
Geçen yaz Messi'yi transfer etmeyi gerçekten düşündüler mi?
- Sanırım gerçekten geliyormuş gibi göründüğü bir dönem oldu. “İşte bu iş bitti” denilen güzel birkaç gün oldu sanki. O dönemde kesinlikle böyle bir fırsat çıktığına dair bir hava vardı kulüpte. Guardiola her zaman Messi'nin kariyerini Barcelona'da bitirmesini istediğini söylese de, böyle bir fırsat karşılarına çıktığında City'nin geri duracağını hiç sanmıyorum. Ama belki birkaç gün için, tıpkı dünyanın geri kalanı gibi, bu işin olacağını hissetmiş olabilirler. Ama sonuçta transfer olmadı.
Peki gelecek yaz yeniden bir Messi hamlesi olabilir mi?
- Bence şu anda hâlâ kafalarında ilk sırada önde bu var. Eğer yazın bir şans ortaya çıkarsa, o zaman bunun için en ön sırada olacaklardır. Onu bu kulübe getirmek çığır açıcı bir iş olur. Mesele şu ki, Messi gibi bir oyuncuyu transfer bedeli olmadan alsanız bile önceden var olan tüm planlarınızı camdan atmanız ve her şeyi onun etrafında yeniden kurmanız gerekecek. Tabii Messi gibi bir oyuncuyu alma fırsatı da hayatta ayağınıza bir kez gelir. Göreceğiz.
GUARDIOLA İNGİLTERE FUTBOLUNU ETKİLEDİ
Guardiola'nın 2023'ten sonra City'de kalacağını düşünüyor musunuz?
- İşte en büyük sorumuz! Sezon başında asıl soru buydu çünkü yeni sözleşmeyi hâlâ imzalamamıştı. Altı ay önce sorsaydın, “evet, imzalar” derdim. Sezonun başlarken artık o kadar emin değildim, sanki imzalamayacak gibi gelmişti. Çünkü, karısı geçen yıl Barselona'ya döndü ve bu iyiye işaret değildi. Ama yine de Manchester'da okuyan, okullarını tamamlamaya çalışan çocukları var. Bunun en azından kararını etkileyeceğini düşündüm. Sonunda 2023'e kadar sürecek yeni bir sözleşme imzaladı. Acaba 2023'ten sonra kalacak mı? Bana sanki kalmayacakmış gibi geliyor. Çünkü o zaman City'de yedi yılı tamamlamış olacak. Böylece diğer bir kulüpte olduğundan daha uzun süre kalmış olacak. Ancak yine de özellikle Avrupa açısından Manchester City'de elde etmek istediği her şeyi başardığını sanmıyorum. Aynı zamanda bu kupadaki geçmişi nedeniyle Pep bitmemiş bir işi olduğunu düşünüyor bence. Şu dönemde takımın yeniden inşa edildiğini görüyoruz. Belki de 2023'ten sonra kalıp kalmayacağı bu yeniden yapılanmanın başarısına bağlı. O zamana kadar bir Şampiyonlar Ligi'nin kazanırlarsa bu takımla yapabileceği her şeyi başarıp ayrılması da beklenebilir.
Premier Lig'e ilk geldiğinde Pep hakkında bazı şüpheler vardı değil mi?
- İlk geldiğinde yöntemleri ve oyun tarzının İngiltere'de başarılı olup olmayacağı hakkında çok konuşulmuştu. Pep'in Barcelona'sını ve Bayern Münih'ini izleyen çoğu kişi zor olacağı kanaatindeydi. Başarılı olması zaman alacaktı. Gerçekten de ilk sezonu uyum sağlamakla geçti ve ardından bu ülkede gördüğümüz en üstün iki lig şampiyonluğunu kazandı. İlk sezonda fikirlerinin işe yarayıp yaramayacağına dair çok fazla şüphe vardı. Şüpheci bazı kişiler işlerin yolunda gitmediği o ilk sezondan büyük zevk aldılar. Hatırlıyorum, bir basın toplantısında antrenmanda top kesme çalışması yapıp yapmadıkları, bunu oyunculara öğretip öğretmedikleri sorulmuştu. İngiliz futbol zihniyetinin temel bir parçası olan bu soru karşısında tamamen şaşkına dönüp “Neden? Neden bunu yapayım?” demişti. Elbette nasıl savunma yapacaklarına ya da topsuz oyuna dair planları olmayan bir takım değiller. Ama Pep oyunu tamamen farklı bir şekilde düşünür.
Guardiola, İngiltere'de futbolun oynanış şeklini gerçekten değiştirdi mi?
- Ertesi sezon, 100 puan aldıklarında ve ligdeki her takımı sahadan sildiklerinde, bu Pep'in yöntemlerinin, fikirlerinin ve sürecinin haklılığını gösterdi. Bence İngiliz futbolu üzerindeki etkisi City'de geçirdiği zamanla da sınırlı değil. Tüm antrenörlük kariyeri boyunca yaptıklarıyla futbol dünyası üzerinde etkili oldu. Daha İngiltere'ye gelmeden İngiliz futbolunu değiştirdiğini düşünüyorum. Şimdi Premier Lig'i izliyoruz, takımların dörtte üçü değilse de en az yarısı geriden oyun kurmaya çalışıyor. Ama bana göre bu, Guardiola'nın kesinlikle Barselona'da, ardından tabii ki Bayern Münih'te ve sonra tabii ki Manchester City'de elde ettiği başarıdan kaynaklanıyor. Bu yüzden İngiliz futbolu üzerinde büyük bir etkisi oldu. İspanya'nın kazandığı Dünya Kupası'ndan ve Barcelona'nın zirvede olduğu dönemden sonra, İngiltere Futbol Federasyonu oyuncu yetiştirmek için yepyeni bir plan ve yepyeni bir sistem benimsedi. Bence bu da Guardiola'nın etkisinden kaynaklanıyordu.
RÖPORTAJ: Alp Ulagay