comScore

Galatasaray Galatasaray

UEFA Galatasaray'a neden FFP cezası veriyor?

02 Şubat 2016, Salı 19:58
UEFA Galatasaray'a neden FFP cezası veriyor?

Galatasaray'ın muhtemel Finansal Fair-Play cezasıyla ilgili ayrıntıları FutbolArena'dan okuyacaksınız...

FutbolArena Röportaj - Galatasaray UEFA'nın Avrupa Kupalarına 1+1 yıl katılamama cezasıyla karşı karşıya, Galatasaray başkanı Dursun Özbek bu cezanın +1 yılını çekmeyeceklerini açıkladı. 
 
Peki, bu ceza neden geldi? Nasıl öngörülemedi? Sorumluları kimler? Konuyla ilgili araştırmalar yapan iki gazeteciye sorduk.
 
ilk olarak Uğur Karakullukçu'dan fikirlerini alacağız... 

 

Galatasaray'ın FFP cezasının sorumlusu Ünal Aysal mı?

 
Soru: "Öncelikle muhtemel cezanın sorumlusu olarak herkes Ünal Aysal ismini öne atıyor ama Aysal'dan önce 3 yıl Lincoln'ler, Elano'lar, Misimoviç'ler gelip giderken de harcanan çok büyük paralar var ve Aysal'ın aksine o dönem sportif başarı da yok... Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?"
 
Cevap: "Ünal Aysal dönemi öncesinde de Galatasaray mali açıdan kötü yönetilmiş bir kulüptü... Taraftarın Aysal'a sempatiyle bakmasının sebebi de bu. Fakat Aysal döneminde kaçan fırsat; katlanan gelirleri futbol aklıyla yönetilen bir sisteme çevirememek oldu. Hatta aksine gelecek yılların gelirlerini dahi riske eden, agresif bir transfer politikasına yöneldi Aysal. Belki Terim'in ilk senesinde yapılan kadro yenilemesi ihtiyaçtı ama sonrasında fazlaca lükse kaçıldı. Avrupai kimliğiyle öne çıkan bir kişinin UEFA ile 30 milyon Euro sınır üzerine anlaşma imzalamışken kulübü şarampolden yuvarlayacak kadar açılması anlaşılamaz ve kabul edilemezdir. 70'lik yolda 210 basamazsın!"

"Galatasaray'da bazı oyuncular Çin'den bile bu kadar maaş alamaz!"
 
Soru: Peki, Galatasaray bu cezayı neden aldı sence? Kimisi futbolcu ücretlerine bağlıyor, kimisi de diyor ki "Bu durumun sebebi aslında maaşlar değil, eskiden gelen kredi faizleri etkili oldu" Sen ne düşünüyorsun?
 
Cevap: Galatasaray'ın ceza almasına yol açacak tabloda iki ana kalem var. İlki az önce bahsettiğim gelir-gider dengesi sınırının (UEFA dilinde break-even) aşırı şekilde geçilmesi. UEFA'ya “30 milyonu geçmem” deyip önüne 164 milyon Euro zarar koyuyorsun. Bu, 70 km sınırlı bir yolda radara 210'la yakalanmaktan farksız. Bu zararda en büyük pay ise Galatasaray oyuncularına verilen fahiş maaşlardadır. Galatasaray maaş tavanında maç başılarla 5.5 milyon Euro alan Sneijder'in olması doğal ancak herkesi Sneijder'e yaklaştırma çabası, akıl tutulması noktasına geldi. 33 yaşındaki Umut Bulut bile senede 2.5 milyon Euro kazanıyor; 3'ler, 4'ler havada uçuşuyor. Çin'den böyle maaşları alamayacak oyuncular var Galatasaray'da. Eğer ki yönetim bu maaşlarda gerekli kısıtlamalara gidemezse Galatasaray'ın cezası 1+1 yılın bile ötesine geçer.
 
Uğur'a teşekkür edip, konunun uzmanlarından İsmail Şayan'dan da görüşlerini alıyoruz... 
"Ceza 1+1 ile kalmayabilir"

Soru: İsmail ağabey selamlar... Galatasaray'ın UEFA'dan alması beklenen ceza ile ilgili düşüncelerini sormak istiyorum... Öncelikle bazıları, UEFA tarafından, bu FFP cezasının geleceğini uzun süredir yazıyordu ama bazıları da buna kulak asmayıp "Ceza falan gelmez, transfer yapamadıkları için bunu kullanıyorlar" deniliyordu. Sen ne düşünüyorsun?
 
Cevap: 'Ceza gelmez' diyen kendine beyin taktırsın. Ceza bence kesin. Hatta 1+1 ile kalmayabilir. Düşmesi beklenmesin, düşme ihtimali %10'sa artma ihtimali %20.
Şubat'taki toplantının anlamı aynı zamanda şu: Galatasaray, CFCB IC'ın yaptığı teklifi redededen ilk kulüp oldu dosya artık CFCB AC'da görüşülecek. Bu, hiç tavsiye edilen bir tercih değil. Ayrıca UEFA yıllık 5 milyon zarar hakkı vermişken 3 yılda 164 milyon zarar var, ceza dışında ne bekleniyor ki? Anlaşma yapıp yerine getirmemek var, ceza dışında ne bekleniyor? Anlaşma yapan diğer kulüpler, gerektiğinde sportif başarıyı riske edip oyuncu satarak kurallara uymaya çalıştılar. Eğer UEFA, kurallara uymayan Galatasaray'a ceza vermezse, kurallara uymak için sportif başarıyı riske eden kulüplere ne diyebilir, otoritesini nasıl koruyabilir? Bunları hiç düşündük mü?

 

Galatasaray'ın FFP cezasının sebebi ne?

 
Soru: Peki sorun oyuncu maaşlarında mı? Kur farkında mı? Faizler mi? Sorumlu Ünal Aysal mı? Yoksa daha geçmişten mi geliyor? Herkes ayrı konuşuyor açıkçası... 
 
Cevap: Kur farkı herkes için böyle! Dolar, 6 ayda 1'den 2'ye çıktı ruble karşısında! Buna rağmen Dinamo Moskova'yı attı UEFA. Kimse "kur farkı" demesin... Kur farkı konusu FFP kitapçığında tam 4 farklı yerde anlatılıyor. Ayrıca FFP IT Toolkit'te de uygulama örneği var. "Anlatamıyoruz" denilen UEFA'dakiler kur farkının ne olduğunu çok iyi biliyorlar, kimse şüphe etmesin.
 
Oyuncu maaşlarına gelirsek... Ben bu söylentileri, futbolcu ücretlerinde tasarrufa gitmek isteyen yönetimin, futbolcular üzerinde kamuoyu baskısı yaratmak için basına servis ettiğini düşünüyorum. Bir şeyden anlamayan, KAP'tan ve Deloitte'dan rakamlara bakmayı akıl edemeyen ve yönetimlerin her dediğinin doğru olduğunu zannedenler de buna inanıyor. Hatta futbolcu ücretleri (maaş+prim+menajerlik) Galatasaray'ın tutturabildiği nadir kriterlerden. Fakat böyle yapınca öfkeyi futbolcuya yöneltip sıyrılıyorsun. 
 
Faizlere gelirsek... Tüm kulüplerimizin ortak sorunu. Yıllardır olmayan paralarla transferler yapılıyor ve borçla finanse ediliyor. Sonuçta her yıl faiz yükü büyüdü ve kulüpler için iyice manevra alanı kısıtlayıcı oldu. Buna karşın mesele ne kur farkı, ne oyuncu ücretleri, ne de faiz yükü. Mesele yönetimlerin yaptığı tercihler! O yüzden hiç kimse bu faizler geçmişten geliyor diye Aysal'ı bu işten sıyırmaya çalışmasın. Geçmişte FFP diye bir şey yoktu, TFF de umursamadı ve hemen hemen herkes oyunu buna göre oynadı. FFP ile UEFA, Avrupa Kupaları için ekonomik denetimi federasyonlardan kendi üstüne alınca işler değişti! Aysal ise FFP'yi bile bile kulübü bu yola soktu. Yeni stat ile gelen yeni kaynağı (yıllık ekstra 25 milyon €) ve Arda'nın satışından gelen parayı, üstüne aldığı ekstra borçla birlikte transfere gömdü. Başarı belki geldi ama ne pahasına? UEFA ile asla yerine getiremeyeceğini adı gibi bildiği bir anlaşmayı imzaladı. Anlaşmayı imzalamış olduğu halde sanki böyle bir anlaşma hiç yokmuşçasına harcamaya devam etti (Rakamlar bunu anlatıyor). Sonrasında da "Hadi bana eyvallah" deyip bırakma sebebi muhtemelen Galatasaray ceza aldığı sırada koltuktaki başkan olmamak! Bence Aysal bu işin 1 numaralı sorumlusu. Kulüp kendisine geçmişten gelen yükü eritme imkânıyla teslim edildi, ancak o bunu yapmak yerine "satın alınabilir başarı"yı tercih etti. Satın alınabilir başarı da her zaman kısa vadelidir, futbol bunu defalarca ispatladı. Fakat taraftara sorsak azımsanamayacak bir kısmı hâlâ bunu tercih eder ki bu, şu anda futbolumuzun en büyük problemlerinden biri. Tüm kulüpler için bu hale düşüş, değil borcu, faizini bile ödeyememe noktasına geliş sebebimiz. İnsanlar maalesef buna alıştırıldı. Şampiyonluk hava alanında kazanılır zannediliyor.

"Oyuncu satmak zayıflık değil!"
 
Soru: "Mesele ne oyuncu ücretleri, ne de faiz yükü. Mesele yönetimlerin yaptığı tercihler" dedin. Bunu biraz açabilir misin? Nedir bu tercihler?
 
Cevap: En basitinden, mesela bunları kontrol altında tutmayı tercih edebilirlerdi, yapmadılar. 40 tane oyuncusu olan kulüp neden kırk birinciyi transfer eder, makul açıklaması var mı? Daha makul bütçeler oluşturmak, gereksiz harcamadan kaçınmak gibi şeyler önemsenmedi. Borç azaltmak tercihler arasına pek girmedi. Oyuncu satmak "zayıflık" olarak algılandı. Kısaca, kulübün geleceğine değil tribünlere oynandı. Hatta yapması gerekeni yapıp "feda" diyen Beşiktaş'la dalga geçenler oldu... Gerçekçilik sevilmiyor, hayal dünyası daha güzel.
 
Bunları hemen her yönetim belli bir dozda yaptı. Fakat Ünal Aysal bambaşka bir nokta. Ben bir ara "Bir insan bu kadar umursamaz olamaz, ücretleri belli bir strateji dahilinde yükseltiyor olmalı" diye ciddi ciddi düşündüm. Çünkü olana benim bilgim dahilinde anlam vermek mümkün değildi, muhakkak göremediğim bir hesap, bilmediğim bir şey olmalıydı. Buna inandım çünkü koskoca Galatasaray başkanının sorumsuz olmadığını varsaymak zorundaydım. Maalesef bırakınca anladık ki öyle bir strateji falan yokmuş! Kısacası, faizi artık görmezden gelinemez bir problem haline getiren şey, yıllarca bu problemin görmezden gelinmesi.
 
Bu finansal giderler yükü meselesini ilk yazan kişiyim... O zamana kadar herkes oyuncu ücretlerine takılmıştı. Fakat Avrupa'daki bütçeleri de incelediğim için temelde 2 problemi çok net görebiliyorum, bu ayki 'Fitbol Dergisi'ne de yazdım zaten: 1. Faiz yükü, 2. Oyuncu satış geliri olmaması... Mesela Aziz Yıldırım, zamanında "Deivid'e Ruslar 14 verdi satmadık" diye hava atıyordu. Adamı 4'e almışsın, 14'e niye satmıyorsun, yaşı belli, 50 milyona çıkacağı falan mı zannediliyor? Sonuçta o Deivid bedavaya gitti... Bunun gibi onlarca örnek bulunur. Para eder hale gelen oyuncuyu satmak "zayıflık, küçüklük" gibi algılanıyor. Oysa çark böyle döner. Real bile Bale'i alırken Mesut ve Higuain gibi iki hakiki yıldızını sattı. Çünkü hayal dünyasında değil gerçek dünyada yaşıyor. Satmadan aldığında borç ve faizle karşılaşacağını biliyor.

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!