Şampiyonlar Ligi takımlarının pas istatistikleri!

FutbolArena Analiz - 2015-2016 sezonunda Avrupa'nın en güçlü 32 takımının mücadelesinde 4. maçlar geride kaldı ve bu güçlü takımlarla ilgili elimize yorumlanacak veriler geçmeye başladı. 

Geçtiğimiz hafta Şampiyonlar Ligi takımlarının koşu mesafelerini ele almıştık. Şimdi ise 'pas' ile oynama frekansları konusuna değineceğiz... Galatasaray'ın koşamayan kaliteli ayakları... 

Uzun zamandır yazılarımda, Galatasaray'ın çok kaliteli, teknik oyunculara sahip olduğunu ama mücadele edecek, koşacak oyuncusunun olmadığını yazıyordum. Ligde düşük seviye rakiplerine karşı oyuna hükmetmek, pas isabet oranının üstünlüğü önemli ancak Şampiyonlar Ligi gibi size topu vermeye o kadar da hevesli olmayan takımlara karşı daha çok koşmalı ve onların pas alanlarını kapatabilmelisiniz. Galatasaray pas konusunda gelişen bir takımken, koşu mesafesi konusunda ise oldukça gerilerdeydi. Belki Grosskreutz'un ve çok koşan bir merkez ortasaha oyuncusunun katılımı, Galatasaray'ı koşu konusunda da geliştirebilecek hamleler olabilir. Cimbom koşuda ortalama 104.653 ile sondan 4 sırada yani 29. sıradayken, pasta ise 12. sırada. Galatasaray oynadığı 4 maç sonunda, maç başına ortalama 478.5 pas yapmış, bunların 396.7'sinde isabetli olmuş ve isabet oranı da %83



Pas ve Koşu mesafesi arasındaki ters korelasyon! 

Futbolda topa hükmeden takım hücum halinde olduğundan, daha fazla topa hükmeden tarafın daha çok hücum edeceği ve uzun vadede daha başarılı olacağı aşikar. Nadiren çok koşup, mücadele edip, hızlı kontra ataklara çıkarak sonuç alan ve örneğin %70'e %30'luk pas isabet oranlarına rağmen kazanan takımlar görürüz ve "İşte demek ki, mesele topa ne kadar hakim olduğun değilmiş" gibi fazla düşünülmeden yapılmış yorumlar dile getiririz. Ancak uzun vadeye bakıldığında genelde %70 pasla oynayabilenin kazandığını, 21. yüzyılın açık ara en başarılı takımının Barcelona olduğunu görebiliriz. 

Geçen hafta BATE Borisov'un Şampiyonlar Ligi'nin en çok koşan 2. takımı olduğunu görmüştük. Çok koşmak, mücadele etmek tabii ki kötü bir şey değil! Ve karşınızda Barcelona kadar kaliteli bir pas takımı varsa onlardan büyük fark yememek için çok koşup, alan kapatmak, sürekli mücadele etmek şart. BATE Borisov kadar düşük bütçeli bir takımın, gelişim için daha çok koşması, rakiplerine göre daha çok mücadele etmesi normal. Büyük takımlar için ise gelişmek, öncelikle topu sürekli ve kaliteli kullanabilme becerisinden geçiyor. 

Barcelona ve Bayern Münih (Guardiola) arasındaki fark! 

Barcelona 4. maçlar sonunda Şampiyonlar Ligi'nin en çok pas yapan takımı. Maç başına ortalama 813 pas, 721 isabetli pas ve %89 pas isabet oranıyla oynuyorlar. Koşu mesafeleri ise ortalama 106.263'tü. Paslı oynama konusunda liderken, koşu mesafesinde ise 24. sıradaydılar. Daha çok pas, pas, pas ve doğru zamanı yakalayınca golü bulan bir takım. Golü bulduktan sonra ise yine pas, pas, pas ve sabırla bekliyorlar. Münih'e göre daha az tempolu ve daha doğru zamanı bekleyerek, sabırlı oynuyorlar. Guardiola'nın farkı ise burada ortaya çıkıyor. Pep Guardiola'nın takımı hem koşuyor, hem pasla hükmediyor! Bayern Münih paslı oyunda ikinci sırada 765 pas, 713 isabetli pas ve isabet oranı da %93! Bu arada %93 Şampiyonlar Ligi'nin en başarılı pas isabet oranı. Bununla birlikte koşu mesafesinde de en başarılı 8. takım onlar. 110.437 km koşuyorlar maç başına. Yani Guardiola'nın sırrı burada. Hem çok pas yani hakimiyet, hem çok koşu, hem de çok az isabetsiz pas. Münih rakibini hataya zorlayıp, 1-2-3-4-5-6 gol sayısında yetinmezken, Barcelona sabırlı oynayıp 2-3 golde bitiriyor. (Guardiola döneminde böyle değildi) Yani Guardiola'nın sırrı; minimum hata, maksimum disiplin, arzu ve mücadele. Bu sayede de elinde bir Messi'si, Suarez'i ve Neymar'ı olmasa da takımını bu seviyeye çekebiliyor. Lewandowski, Müller ve sık sık sakatlanan Robben ne kadar özel ve kaliteli isimler olsa da şüphesiz bir Messi değiller. Ancak Bayern Münih takım olarak gelişmeye devam ediyor! 

Paris Saint-Germain, Atletico Madrid ve Manchester United'ın gelişimi 

En çok pas yapan 3. takım Paris Saint-Germain 718 pas 661 isabetli pas ve %92 pas isabet oranıyla oynuyorlar maç başına... Ancak koşu mesafesinde ise 30. sıralardalar. 104.631 km koşabilmişler. Halbuki Verratti ve Matuidi gibi çok koşabilecek oyunculara da sahipler. Oyuna hükmetme konusunda gelişirken, tempoyu arttırmayı da başarmaları gerekiyor. 

Atletico Madrid ise sistem olarak gelişmeye devam ediyor. Pasta 5. sırada, koşuda da 9. sıradalar. Her geçen gün daha kompakt bir takım oluyorlar. Van Gaal'in Manchester United'ı ise onlardan da iyi... Pasta 4. sıradalar, koşuda ise 6. Tabi gruplardaki diğer takımların gücü ve kalitesi de sizin ne kadar çok pas yapacağınızı veya ne kadar çok koşacağınızı belirleyen temel etmenlerden biri. Roma mesela çok daha fazla pasla oynayan bir takımken, grubunda Barcelona'ya denk geldi. Öte yandan Leverkusen de oyunun temposunu sürekli arttıran bir takım.

D Grubu ile G Grubu arasındaki fark! 

İlk 4 maçtaki pas ve koşu istatistiklerinden anladığımız o ki, Şampiyonlar Ligi'nde bu sezonun en kaliteli futbolu D grubunda oynanıyor. Hem en çok pas yapan, hem de en yüksek tempolu takımlar bu grupta toplanmış durumda. Mönchengladbach, Sevilla, Juventus ve Manchester City arasında kıyasıya bir mücadele olurken, Porto, Chelsea, Dinamo Kiev ve Maccabi Tel-Aviv'in olduğu G grubu büyük bir hayal kırıklığı yarattı. G grubundaki bu takımlar hem en az koşan takımlar olurken, hem de pas olarak da geride kaldılar.  

Analiz: Sinan Yılmaz