comScore

Fenerbahçe Fenerbahçe

Samet Güzel'den bomba açıklamalar

20 Şubat 2014, Perşembe 20:24

Fenerbahçe kulübünün eski tercümanı Samet Güzel birbirinden önemli açıklamalar yaptı.

FutbolArena - Fenerbahçe kulübünde yıllarca tercümanlık yapan ama Alex ile yaşanan sorunların ardından istifasını veren Samet Güzel, NTV Spor'da yayınlanan Çerçeve programına konuk oldu. İşte o röportaj..

Şu anda ne yapıyorsun?
Fenerbahçe hayatımda aynı yeri korumaya devam ediyor. Aramızda sadece profesyonel bir bağ yok. Maçlara gitmeye devam ediyorum. İçimdeki Fenerbahçe aşkı hiçbir zaman bitmez. Fenerbahçe'de devam ederken kurmuş olduğum işimin başındayım.
Fenerbahçe ile tanışman nasıl oldu?
Fenerbahçe ile amatör olarak duygusal tanışmam doğumumdan sonra oldu. Babadan Fenerbahçeli'yim. Kadıköy doğumluyum. Stadımızla tanışmam da çok uzun sürmedi. Profesyonel olarak Fenerbahçe'ye başlayışım da bir süreç sonunda oldu. Brezilya'ya gidip orda bir ailenin yanında yaşarak Portekizce öğretimimi tamamladım. Daha sonra buraya gelip üniversiteye devam ederken Fenerbahçe TV genel yayın yönetmeni İhsan Topal'a 18 yaşındayken bir mail attım kulübünde içinde yer almaktan onur duyacağımı söyledim. Sağ olsunlar bana kapılarını açtılar. Orada hiçbir şey yapmadım ama gittim, geldim sürekli. Bir gün kulübün tercümanı askere gidince o zamanki idare menajer Volkan Ballı bu görevi yapmak isteyip, istemeyeceğimi sordu. Ben de büyük bir mutlulukla, elim ayağım titreyerek görevi kabul ettim. Geçen seneye kadar da görevimi büyük bir mutlulukla, tutkuyla devam ettirdim. Başta sayın başkanımız Aziz Yıldırım'a teşekkür ediyorum. O dönemde kulübün tek tercümanı bendim. Zico gibi bir teknik direktörün yanına 19 yaşındaki bir genci vermek kolay değildi. Ben de bana güvenenlerin güvenini boşa çıkarmadım.

Zico nasıl bir teknik adamdı?
Zico benim 2. babam olarak adlandırabileceğim birisi. Bana en kritik, en can alıcı noktaları öğreten kişiydi. Hem futbol, hem de hayat anlamında. Sürekli görüşüyoruz. Brezilya'ya gittiğim dönemlerde hep onu ziyaret ederim. Zico, Türkiye'ye de gelir. Gelir, kalır, gider. Gelir, havalimanında bir aktarması vardır, ben havaalanına giderim onu 1 saat görürüm, gider. Sürekli telefon aracılığıyla iletişim halindeyiz. İşin teknik, taktik kısmına girerek şimdiye kadar çalışmış olduğum hocalara saygısızlık yapmak istemem. Ben sadece taraftar, takımın içindeki bir profesyonel olarak yorumlar yapabilirim. Zico benim görüşüme göre çok iyi bir teknik direktördü. Bence ayrıldıktan sonra çok haksız eleştirilere maruz kaldı.

İletişimi nasıldı?
Çok iyiydi. Zico'nun başarılı olmasındaki en önemli etkenlerden birisi duygusal zekasının üst seviyede olması, insanlarla ilişkilerinin çok iyi olmasıydı. Örneğin sahaya inerdi, bizim çimcimiz Erdal ağabey var, Erdal ağabeyi çağırırdı yanına. Derdi ki “Erdal hangi sahayı kullanıyoruz?”. Böyle bir şey görmemiş Erdal ağabey. Hangi sahanın kullanılacağını çimci seçmemiş o ana kadar. Hocalar der ki ben bu sahada çalışmak istiyorum, orada çalışırdı. Zico herkesten şunu isterdi, en iyi bildiğin işi yap. Zico olduğundan dolayı da herkes ona büyük saygı duyuyordu. Ben çok yedek futbolcu bilirim ki yedek olduğu mutsuz ama benim yanıma gelip derdi ki yedek futbolcu asla böyle düşünmez. “Beni 90'da oyuna soksun, 90+3'e, 90+4'e kadar canımı veririm” diyen çok futbolcu biliyorum. O yüzden Zico çok özel birisidir.

Maçların öncesinde, sonrasında neler yaşanıyordu?
Bir defa ruh olarak rahattık. Başımızdaki insan rahattı. Bize o rahatlığı yansıtıyordu. Yaratıcılığımızı ortaya koyabiliyorduk. Formülü basitti, neyi iyi yapabiliyorsan sadece onu yap ve onun da en iyisini yap. Hiçbir zaman çalışma arkadaşlarına karşı duruşunu bozmazdı. Kazandığımız bir maçtan sonra da herkesin elini sıkıyordu, kaybettiğimiz bir karşılaşmadan sonra da herkesin elini sıkardı. Ses tonu biz 5 atsak da, 3 yesek de değişmezdi. Önemli olanın insanlara sevgiyle yaklaşmak olduğunu düşünüyordu.

Zico Türkçe biliyor muydu?
Türkçe bilmiyordu. Eğer birkaç sene daha kalsaydı eminim ki buraya aidiyetlik duygusuyla Türkçe öğrenirdi. Çat, pat Türkçe konuşabiliyordu. Ama su isterken, teşekkür ederken ya da bir derdini anlatması gerektiğinde az çok anlatabiliyordu.

Zico neden ayrıldı?
Hepinizin bildiği, kamuoyuna da yansımış olan bir olay vardı. Bizim ilk kez gruplardan çıkmayı başardığımız CSKA Moskova maçının devre arasında yaşanmış bir olay vardı. Olayda herkes haklı, herkes haksızdı aslında. Öyle bir olay yaşandıysa hepimiz suçluyuz, yaşanmamalıydı. Zico'nun yardımcılarından Edu vardı. O anki tansiyonla devre arasında başkanımız Aziz Yıldırım'a yapmaması gereken tarzda bir reaksiyonda bulundu. Orada yaşananlar sonucunda Edu ile başkan arasında ipler koptu. Kulüple bağlantısı kesildi. Sezon sonunda da Zico'nun kontratı bitiyordu. Görüşmelerde de mutabakata varılamadı ve yollar ayrıldı. Edu ile o olay olmasaydı devam edilirdi. Direkt sebep de bu diyemem ama büyük oranda buydu.

Zico'nun kırgınlığı var mı?
Yok. Zico'yu Zico yapan olay da bu. Bugün hala bana attığı mesajlarda “Fenerbahçe'miz nasıl?” diyor. Fenerbahçe'miz diyor. O yaşadığı bireysel olayları hayatına karıştırmaz.

Alex ile tanışman nasıl oldu? Bir Coritiba forması imzalattığın bilgisi var, doğru mu?
Doğru. Yine doğruya mı geldik galiba. Yine doğrulamaya başladık. İşin şakası bir tarafa. Ben Alex'in Coritiba formasını Coritiba'aldım. Hiç kimsede Coritiba forması yokken bende Coritiba forması vardı. Benim Brezilya'da yanında yaşadığım ailenin bir hediyesiydi. 10 numaralı bir Alex forması. Ben Alex'i hiç tanımıyorum, Alex diye bir insanın varlığından bile haberim yok. Coritiba'dayım, Coritiba'lı bir ailenin yanındayım. Bana diyorlar ki “Bizim Alex diye bir çocuğumuz var, çocuğumuz diyorlar, sen tanıyor musun onu?”. Dedim tanımıyorum. Nasıl tanımazsın bizim ailemizin çocuğudur Alex. Açtılar bana videoları gösterdiler. O dönem Cruzeiro'da oynuyor. Dedim iyiymiş. Daha sonra benim bir seyahatim sırasında Bahia ile Cruzeiro arasında bir maç vardı. Arkadaşlarıma sordum gelmek isteyen var mı diye, 5 kişi gelmek istedi, o 5 kişiyle maça gittim. Cruzeiro'nun efsane kadrosuydu. Cruzeiro o maçı 7-1 kazandı, Alex 5 gol attı. Benim Alex ile göz kontağım orada oldu, onu ilk defa canlı olarak orada izledim. Ben Brezilya'da 2003'te ilk defa Alex'i izledim, Fenerbahçe ile adı bile anılmıyordu, o zamanlardan hayran olmaya başladım. Ve sonra Alex, Fenerbahçe'ye transfer oldu. O aileye de dedim bakın sizin mahallenizin çocuğu benim mahalleme transfer oldu diye. İnanamadılar.

Daha sonra İstanbul'a geldim, herkese formamı gösterdim, Coritiba'lı Alex formasını. Bir gün gazete okurken Alex'in imza günü olduğunu okudum. O Coritiba formasını aldım, mağazanın önünde sıraya girdim. Sıra tam bana geldi ve dediler ki bitti, Alex sıkıldı dediler, bitti imza günü. Dedim olamaz. Ben Brezilya'dan gelmişim, imkanı yok imzalatmadan gitmem. Güvenlikler beni geri itmeye başladılar. Alex'e bağırdım Portekizce bunu da imzalar mısın diye? Baktı bana, sen kimsin ya dedi. Ben senin memleketinden geliyorum dedim, Coritiba'lıyım dedim. Güvenliklere alın onu dedi. Alex'in yanına geldim. Alex benim numaramı aldı o gün. Bizim burada Portekizce konşan kimsemiz yok gibi. Biz bazen yemeklere çıkıyoruz, o yemeklere bizimle berabere gelmek ister misin? Ben tabii elim titreyerek tabii dedim. Formaya imzamı aldım. Eve döndüm. Anneme, babama anlattım olayı. Yatağıma uzandım, inanılmaz bir huzur. Telefonum çaldı, Alex arıyor. Birisi Portekizce konuşuyor, merhaba dostum diyor. Dedim kimsiniz, ben Alex dedi. Ben yine titremeye başladım. Ama benim Fenerbahçe kulübüne girişim ile Alex'in bir ilgisi yok. İnsanlar öyle zannediyor. Alex beni ilk kez beni kulüpte gördü “Aa sen buraya da mı geldin?” dedi.

Alex şu anda neler yapıyor?
Alex şu anda kariyerine devam ediyor. Bana söylediği kadarıyla, eğer kararını değiştirmeyecekse son senesi. Futbolu sezon sonunda bırakacak.

Ailesi ne yapıyor?
Bir defa burayı çok seviyorlar. Hem eşi, hem çocuklar. Brezilya'daki evlerinde kocaman bir İstanbul tablosu var. Dianne'in vücudunda Türk bayrağı ile Brezilya bayrağının birleşimi bir dövme var. Evlerinde Türkiye ile ilgili hep bir şeyler var. Çocuklar ilk gittiklerinde “Baba biz ne zaman eve gidicez?” demişler. Evlerini burası sanıyorlardı. Burada doğup büyümüşlerdi. İlk zamanlar bunun zorluğunu çok yaşadılar. Sürekli Türkiye ile yaşıyorlar. Alex, Fenerbahçe'yi aynı derecede takip etmeye devam ediyor. Her gün görüşüyoruz, benden sürekli bilgi alıyor. Alex'in bir kitabı çıkacak.

Yakın zamanda mı çıkacak kitap?
Alex kitabı yıl sonuna doğru çıkarmayı planlıyor. Hem Portekizce hem de Türkçe olacak. Türkçe kısmında ben yardımcı olacağım.

Felipe'nin futbola ilgisi nasıl?
Çok fazla. Hayatı futbol. Geçenlerde Alex bir fotoğraf paylaşmış Instagram'dan. Felipe'nin sahada topa vuruş şekli ve Alex'in bir maçta topa vuruş şekli. Tamamen aynı. İkisi de sol ayaklı. Eli, vuruş şekli filan tamamen aynısı.

Kırgınlık var mı Alex'te?
Kırgınlık demeyelim de. Alex burada top oynadığı dönemde “Samet her şey güzel de bu futbol o kadar nankör ki ben buradan gidişimi merak ediyorum”. Bir bakalım gidişimiz nasıl olacak diye hep söylerdi. Ben Alex'in ne kadar duygusal yapıda olduğunu bildiğimden keşke bu şekilde olmasaydı diyorum. Hiçbir gittiği yerde saygısızlık görmedi, saygısızlık yapmadı. Keşke böyle gitmeseydi. Kırgınlık vardır ama Alex içinde kötü duygular beslemiyor.

Ziyaret edecek mi Türkiye'yi?
Geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye'yi ziyaret edecekti, planlar yapmıştık. Ama parmağı kırıldı Alex'in. Orada da ligin son 2 ayında mecburen kırık parmakla oynadı. Lig bitince de tedaviye başladı ve gelemedi. Ama önümüzdeki dönem için de tekrar planlar yapıyoruz.

Alex'in ayrıldığı dönemde sen de tatsız şeyler yaşadın. “Doğru mu Samet?” cümlesi, o gün yaşananlar sana neler hissettirdi?
Elinde olmayan şeyler için kendisini üzen bir insan değilim. O olayı hatırlayan insanlarda şöyle bir gülümseme oluyordur. O durumda benim yapabileceğim hiçbir şeyim yoktu. Ne o durumdan kaçabilirsin, ne kaçmak istersin, ne de o duruma karşı bir şey yapabilirsin. Orada sen tercümansın, yanımdaki de kulüp başkanı. Tüm ülkeye hitap ediyorsun. Orada kulüp başkanı ile tercümen ilişkisini ortaya koymalısın. Ben orada her ne kadar kendime haksızlık yapıldığını düşünsem de bir tepki veremezdim. Orada ben Fenerbahçelilik duruşunu sergilemek istiyorsam, orada Fenerbahçe'nin çalışanı başkanına saygısını belli edecek.

Ha duruşu ondan sonra ben istifa ederek zaten ben bir mesaj vermek istedim. Verdiğimi de düşünüyorum. Orada başkanıma karşı yapabileceğim bir şey yoktu. Başkanım bana bir şeyler söyledi ve ben onları söyledim. Bunlara katılıp katılmadığımı ise istifamla ben zaten bir mesaj vermiş oldum. Sonra program, program çıkıp bunları konuşup böyle yapıldı, şöyle yapıldı filan demek.. Ben Fenerbahçeliyim, öyle bir şey kesinlikle olmaz.  Benim kontrolüm dışında gelişti her şey. Ben uçağın içindeydim, başkan çağırıyor dediler. Gittim, kameralar kalktı ve bunlar oldu. Planlanmış değildi. Planlanmış olsaydı ben o röportajda olmazdım.

Ben doğru olmayan hiçbir şeyi o röportajda onaylamadım. Ne doğruydu? Toplantıya 15 dakika geç kaldığımız doğruydu. Alex'in telefonla uğraştığı o anda, eşine mesaj attığı evet doğruydu. Orada doğru olmayan bir şeye doğruydu demedim. Bunların hepsi Alex'in gitmesi için bir sebep miydi? Benim demek istediğim bu. Alex zaten 8 senedir bacak, bacak üstüne atıyordu. Elinde telefon hep vardı. O gün geç kaldık, hataydı. Ama Alex'in gönderilmesi için yeterli miydi bu? Kimseyi eleştirmek istemiyorum haddime değil. Benim o gün onayladığım her şey de doğruydu zaten. Ben de zaten olayın sonrasında istifa ettim, benim bir duruşum var, görüşüm var.

Alex ile o olayın ardından neler yaşadınız? Aranızda bir problem oldu mu?
Kesinlikle yok. Ne Alex ile, ne başkanımla, ne yöneticilerimle ne de kulübümle bir sorunum var. Alex benim kardeşim, dostum. Röportajdan çıktıktan sonra bana herkesten önce mesaj atan kişi Alex'tir. “Kafana takma, ben her şeyin farkındayım” diye de mesaj atan kişi Alex'tir. Benim bir şey söylememe gerek yok.

Samet Güzel'i tekrar futbolun içinde görecek miyiz?
Her şeyden önce kulübüme kapılarımı açık bırakarak gittiğimi düşünüyorum. Fenerbahçe'de görev yapmanın birinci kuralı bağlılıktır. Ben bu bağlılıktan hiçbir zaman ödün vermedim. Ufak bir örnekle açıklamak gerekirse. Transfer görüşmelerinin çoğunun içinde bulundum, anneme, babama söylemedim. Çünkü orası ailedir, ben ailenin içerisinde yaşanan hiçbir şeyi dışarı sızdırmam. Benim annem, babam, kardeşim transfer haberlerini televizyondan öğreniyorlardı ki olması gereken buydu. Ve alnımın akıyla da ayrıldığımı düşünüyorum. Futbolun içinde bulunmak istiyorum. Tercümanlık yapar mıyım, evet ama kendi birikimlerim ve şu anda aldığım eğitimlerin sonunda farklı bir görevle de futbolun içinde yer almak hedefindeyim.

Ronaldinho ile Beşiktaş'ın adının anıldığı dönemde Alex'in de adı öne çıktı. Neler söyledi ona?
O dönemde ben Alex vasıtasıyla Beşiktaş'ın bu transfer girişimini yakından takip ettim. O dönemde Alex ile Ronaldinho aynı şehirdeydi. Ronaldinho, Alex'in evini ziyarete gitti. Beraber 1 gün geçirdiler. Alex daha önce Önder Özen ile çalışmıştı. Bilgi aktarımı oldu orada. Alex de Ronaldinho'nun Beşiktaş'ta oynamasını istiyordu, kendi çapında desteğini verdi ama sonuç olarak transfer gerçekleşmedi. Üzerine düşeni Alex yaptı diyebiliriz.


ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!