comScore

Medipol Başakşehir Medipol Başakşehir

Medipol Başakşehir'in yıldızı Mahmut Tekdemir'in ilginç hikayesi

26 Kasım 2016, Cumartesi 17:30
Medipol Başakşehir'in yıldızı Mahmut Tekdemir'in ilginç hikayesi

Medipol Başakşehir formasıyla alkışları toplayan Mahmut Tekdemir bilinmeyenlerini anlattı.

FutbolArena - Spor Toto Süper Lig'in 11. haftasını lider olarak tamamlayan Medipol Başakşehir'in başarılı savunma oyuncusu Mahmut Tekdemir, bilinmeyenleri Four Four Two dergisine anlattı. 
 

Mahmut Tekdemir'in hayat hikayesi


9 yıldır Medipol Başakşehir'de top koşturan Mahmut Tekdemir, "Arkadaşlarım, ailemin beni bebekken tesisin kapısına bıraktığını söylüyor!" espirisiyle dikkatleri çekti.

Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde doğduktan sonra kendine nasıl bir gelecek hazırlamaya çalışmıştın?
Beş yaşımdayken İstanbul'a göçtüğümüz için pek bir şey düşünmemiştim. Nüfus cüzdanımda Diyarbakır yazıyor ama İstanbul'da büyüdüm. Babam Veliefendi Hipodromu'nda atlara bakıcılık yapıyordu, ben de sokakta top oynuyordum. Hâlâ aynı durumdayız aslında, babam çalışmaya devam ediyor. Atlardan ayrılmak kolay değil. Bir ara bırakmayı düşündü ama fazla uzak kalamadı.

Sen de babanla işe gider miydin?

Giderdim, atları çok severdim.

O dönem futbolcular yerine jokeylere mi özenirdin?

Yok, jokeylere özendiğim hiç olmadı. Hep futbol düşünürdüm. Bir arkadaşım beni kendi oynadığı Damlaspor'a götürmüştü. Dokuz yaşımdaydım. Deneme antrenmanına çıkabilmem için bana kramponlarını verdi. Sahaya çıkıp iki gol attım, hoca da beğenince hikayem başlamış oldu. Zaten o dönem maddi durumumuzdan dolayı Zeytinburnu dışına çıkmam çok da mümkün değildi. Amatör lisansın parasını zor ödemiştik ama yine de devam ettim. Ben de para kazanmaya çalıştım.

Ne tür işler yaptın?

Pazarlarda su satıyordum, tekstil atölyelerinde, bazen de Veliefendi'de çalışıyordum. İstanbul'un her yerindeki kerestecileri gezip, atların altına serilen talaşlardan alırdım. Çuvallar da doldukça yerinden kalkmaz, talaş gözlerinin içine dolar, nefes alamazsın… Atlar için gecenin 4'ünde kalkıp hale giderdim. Burada altyapıda oynamaya başladığımda da çalışmaya devam etmiştim. Bizim orada bütün çocuklar çalışır. Ailemden benim için babama akıl verenler oluyordu. “Futboldan kim para kazanmış ki!” diyorlardı ama sağ olsun babam onları dinlemedi. Dört kardeştik, ablalarım da çalışıyordu. Aramızda daha şanssız olan erkek kardeşimdi. O da futbolcu olmak istiyordu ama ikimize birden izin veremeyecekleri için devam edemedi. Yani bir yerde benim için kendini feda etti.

O şimdi ne iş yapıyor?

Veliefendi'de babamla birlikte çalışıyor. Futbola devam etse ne olurdu bilmiyorum ama atların yanında herkes bir şekilde mutlu oluyor.

Senin de atlara ilgin var mı?

Çok severim. Bence bütün hayvanlardan ayrı bir büyüleri var ama benimki sadece gidip sevmekten ibaret. O da çok nadir. Bir kere binmeyi denemiştim ama hipodromdakiler yarış atı oldukları için biraz agresif oluyor. Binmeye çalışırken gidebilirler! Hatta geçtiğimiz günlerde bir jokeyimiz bu sebepten hayatını kaybetti. Bu yüzden ben de pek heves etmiyorum. Diğer hayvanları da çok severim. Bahçeli bir evim olsa hemen bir köpek alırdım.

Amatör kümede oynarken bir gün futboldan büyük paralar kazanabildiğini hayal eder miydin?
Pek değil. “Olursa olur, olmazsa olmaz” gibi bakıyordum. Tek amacım, aileme yük olmadan futbola devam edebilmekti. İstediğim gibi de oldu.

Altyapıya girmen nasıl olmuştu? Seni nerede gördüler?

Takım arkadaşlarımla birlikte seçmelere gelmiştik. Sahaya çıkarken kramponumun önü yırtıktı, kimse görmesin diye içeri kıvırıp oynuyordum. Güzel birkaç ters top atınca numaramı istediler. 14 yaşımdaydım o zaman. Yaklaşık 14 sene olmuş, geliş o geliş!

Farklı liglerde olsa da, bunca zaman aynı takımda oynamak nasıl bir his?

Güzel. Arkadaşlarım, ailemin beni bebekken tesisin kapısına bıraktığını söylüyor!

Ne zaman ek işlerini bırakıp sadece futbolla ilgilenebildin?

Abdullah Avcı gelmeden bir sene önce, 1. Lig'deydik. Kalecimiz Ahmet Şahin benim için takımdan para toplamış, bir tomar para! Çok mahcup oldum ama benim için çok önemliydi. Ara ara para toplamaya devam ettiler, ben de aileme yardım etmeye başladım. Tesislerimiz o dönem Yenikapı'daydı, Zeytinburnu'dan trenle gelip gidiyordum.

Seni A takıma çıkaran Abdullah Avcı mıydı?

Evet. 2006 senesiydi, 1. Lig'deydik. Önce takımla birlikte kampa götürdü, sonra da takımdan hiç ayrılmadım. A takıma çıkmadan önce stoper oynuyordum, Abdullah hoca beni ön liberoda denedi ve beğendi, orta sahada da devam ettim. İhtiyaç olduğunda stopere geçtiğim de oluyordu.

Abdullah hocayla bu kadar uzun süre çalışmanın sonunda “Şunları yaparsan iyi anlaşırsın” diyebileceğin neler var?

Elinden geleni yapıyorsan, söylediklerine kulak veriyorsan sorun yaşamazsın. İyi niyetini biliyorsa bir sorun olduğunu hissedip yardımcı olmaya çalışır. Sen ona verirsen, o da sana verir. Yaptığın hiçbir şeyi atlamaz; ödülün de, cezan da hazırdır.

Takıma ikinci gelişinde neler değişti? Farklı olan neydi?

Tamamen değişmiş, daha donanımlı biri haline gelmişti. Saha içinde birlikte hareket etmemiz için usanmadan çalıştırdı. Sahaya kapaklar dizip rakip olarak farz etmemizi istiyordu, takım olarak dağılmadan kapaklara koşuyorduk. Başlarda “Bunu yapmam mümkün değil” deyip karamsarlığa kapıldım ama sonra işimin kolaylaştığını fark ettim. Artık gücümüzü doğru şeylere harcıyoruz ve yorulmuyoruz. Çok ince analizleri vardır. Saatlerce inceler ve tane tane hepimize anlatır. Her konu için destek aldığı uzmanları var; yani başarımız kesinlikle tesadüf değil, her yıl yükselen bir grafiğimiz var. Saha içinde oturttuğu sistemi saha dışında da uyguladığı için hiç küslüğümüz ya da kırgınlığımız, olmaz; her zaman mutlu ve huzurluyuz.

Taraftarınızın olmaması, üzerinizde bir şehrin ya da camianın baskısını hissetmemeniz de başarınız için önemli bir etken mi?

Bu sorunun cevabını veremem çünkü ne burada taraftar ve baskı gördüm, ne de başka bir yerde böyle bir tecrübem oldu. Taraftar baskısının ne olduğunu bilmeden neredeyse futbolu bırakacağım! Bunu Süper Lig'de yapabiliyor olmam da ayrı bir mucize sayılabilir. Benim gibi başka birinin daha olduğunu sanmıyorum. Öyle bir sıkıntım olmadığı gibi, kulüpte rahat edelim diye yöneticilerimiz ve Abdullah hoca elinden geleni yapıyor. Bu yüzden büyük takımlar haricinde teklif almadıkça, hocam da beni istediği sürece buradan ayrılmayı düşünmüyorum.

Bireysel olarak grafiğine baktığımda eskiden çok daha sert oynadığını, daha fazla cezalı duruma düştüğünü gördüm. Kendini değiştirmeye mi çalışıyorsun?

Evet. Kolay olmuyor ama öyle. Geçen sene yanlış hatırlamıyorsam 12 kart gördüm ve dört maçta bir cezalı duruma düştüm. Bu çok kötü bir istatistik. Hâlâ içimde bir enerji var ama kendimi frenliyorum. Kimsenin sakatlanmasını da istemem. Eskiden maçlardan sonra kendimi izlediğimde hayret ettiğim pozisyonlar olurdu, kendime çok kızardım. Rakibe zarar vermek gibi bir niyetim olmasa da bazen veriyordum. Maç atmosferi çok başka bir şey, insan ne yaptığının farkında olmuyor! Mesela Oğuzhan Özyakup'la Milli Takım'dan arkadaşız, onu kardeş gibi görüyorum ama bir maçta topu almak isterken bileğine bastım ve gerçekten çok üzüldüm. Yine geçen sene Trabzonspor maçında bir ikili mücadelede Ramazan Övüç'ü sakatladım. Yanlış hatırlamıyorsam omzu çıktı. Hiç tanımadığım halde maçtan sonra numarasını bulup aradım, o günden sonra da bu kadar sert olmamak için kendime söz verdim. O da çok olgun bir çocukmuş, “Maç içinde böyle şeyler olabilir abi” dedi.

Maç içinde sert bir müdahaleye maruz kaldığında sinirlendiğin oluyor mu?

Futbolun içinde birçok şey gibi sertlik de var ama işin içinde kin olmaması lazım. En ufak bir şeyde bile sakatlanabilirsin. Ben de üç kez menisküs sakatlığı yaşadım.

Milli formayla ilgili hedeflerin var mı? Orta sahada oynarken kadroya stoper olarak çağırıldığında şaşkınlık yaşamış mıydın?

Şaşırdım çünkü hiç aklıma gelmemişti. Başkanımız arayıp tebrik ettiğinde öğrenmiştim, ilginçti. Nasıl sevindim belli değil! Yüzüm yanmaya başladı, saunadaymış gibi terliyordum! Stoper olarak çağırılsam da stoperde tek maç oynadım zaten. Şimdi de aynı şeyi yapmak istiyorum. Nerede olduğum fark etmez. Çalışırken aklımın bir köşesinde hep milli forma var. Yeniden o formayı giyebilmeyi çok isterim.

Hayatında futboldan başka bir şey var mı?

Şu an tamamen futbola odaklıyım. Eşimle doğayı çok sevdiğimiz için fırsat buldukça gezmeye çalışıyoruz. Çatalca'ya, Gökçeada'ya gidiyoruz. Onunla ve kızımla birlikte İstanbul'dan uzaklaştığımda farklı bir boyuta geçmiş gibi oluyorum. Onun dışında pek bir şeye vakit ayıramıyorum. Futbolu bıraktığımda da kendimi doğaya veririm herhalde, elimde bir o var çünkü!

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!