Şampiyonun en iyi takım olmasından daha normal bir durum olamaz. Ancak Liverpool sadece bu sezon değil iki sezondan beri oyununu öyle bir seviyeye çıkardı ki bu unvanı birkaç kez hak etti belki de… 2019-20 sezonunda da özellikle ilk 27 haftayı öyle domine ettiler ki tüm rakipler daha yılbaşı döneminde şampiyonluk umudunu kaybetmişti bile. İlk 27 haftada sadece 2 puan kaybettiler. 19. haftada 16 puan farkla liderdi Liverpool. 27. haftada bu fark 22 puana çıkmıştı. Bilhassa kasım aralık döneminde dayanılmaz bir tempoyla oynadılar. Tam o dönemde taktik açıdan büyük üstünlük kurdukları Manchester City’yi 3-1 yendikleri maç sezonun özeti gibiydi: Rakibe kendi ceza alanında çok sert hücum pres, zıpkın gibi bir geçiş oyunu ve üst düzey bitiricilik. Yine o dönemde deplasmanda Leicester City’yi 4-0 yendikleri ve güle oynaya kazandıkları 5-2’lik Everton maçları da hafızamızda yer etti.

Mansiyonlar: Sheffield United, Leicester City

Kuzey Londra için berbat bir sezonu gerek bıraktık. Ne sonuçlar ne de futbol tatmin ediciydi. Hadi Arsenal’da yıllardır süren düşüşe alışmıştık ama bu sezon Tottenham da çuvallayınca 1995’ten beri ilk kez puan tablosunun ilk 5 sırasında bir Kuzey Londra takımı görmüyoruz. Zaten her iki takım da kasım ayında teknik direktörleriyle yollarını ayırmak zorunda kaldı. Yani daha ilk haftalarda Arsenal ve Tottenham’dan pek bir iş çıkmayacağı belliydi. Mesela bizzat izlediğim City maçında kendi sahasında öyle mahkûm öyle etkisiz oynadı ki Arsenal durum pek umutsuzdu. Arsenal’da yeni hoca Arteta savunmayı bir parça toplasa da sezonu lider Liverpool’un tam 43 puan gerisinde 8. sırada bitirebildiler. Tottenhamise Mourinho son haftalarda takıma biraz çeki düzen verince altıncı olarak Avrupa Ligi vizesi alabildiler. Ama onlar da Liverpool’dan 40 puan geride kaldılar.

Mansiyonlar: West Ham, Aston Villa

Bu sezon takımlarını çok iyi yöneten, onları yukarı çeken teknik direktörler vardı. Bir an için Sheffield’da büyük iş yapan ChrisWilder’ı aklıma getirsem de Klopp’ta karar kıldım. Liverpool’da en tepeden en aşağıya son derece iyi işleyen profesyonel bir yapı var. Bu yapının en kilit ismi de tabii ki Jurgen Klopp. Öyle bir saha içi düzeni kurdu ki her oyuncudan en iyi verimi alıyor. Bu sezon onun kurduğu düzenek tıkır tıkır çalıştı. Özellikle pandemi arasına kadar çok az hata yaptılar ve eşine az rastlanır bir istikrar yakaladılar. Üstelik sahaya ve saha kenarına baktığımızda mutlu ve keyifli bir takım görüyoruz. Bu yapının mimarına da en iyi dememek saçma olurdu.

Mansiyonlar: ChrisWilder, Steve Bruce

Liverpool bu sezonun hiç tartışmasız şampiyonuysa en iyi oyuncuyu da yine Kırmızılar’dan seçmek lazım. Doğrudur kaptan Henderson çok iyi bir sezon geçirdi, Mané oyunun her iki yönüne büyük katkıda bulunmaya devam etti, Alexander-Arnold oyun kurucu sağ bek olarak çığır açmaya devam etti. Ancak son iki sezon Liverpool’a ruhunu veren bir oyuncu varsa o da savunmanın lideri Virgil Van Dijk. Pandemi sonrası dönemde hele şampiyonluk da garantilendikten sonra bir parça formu düştü ama sezonun genelinde bir kale gibiydi yine. 38 maçım tümünde 90 dakika oynadı. Geçen sezon da sadece 35 dakika eksik oynamıştı. İkili mücadelelerin yüzde 75’ini kazandı, en çok hava topu kazanan ikinci savunma oyuncusu… Tüm bunlara karşın sezon boyu sadece 16 faul yaptı ve bir sarı kart gördü. Tüm bunların üzerine açık ara ligin en çok pas yapan oyuncusu olduğunu ve 5 gol atıp bir de asist verdiğini de hatırlatalım. Kısacası

Mansiyonlar: SadioMané, Kevin De Bruyne, Jordan Henderson, TrentAlexander-Arnold.

Premier Lig’de çok iyi kaleciler var ancak bu kalecilerin her biri sezon boyunca istikrarı korumakta zorlandı. Allison iki ayrı dönem sakatlık geçirdi. Ederson orta sahadan yediği gollerle şaşırttı, De Gea yaptığı hatalarla eleştirildi, Schmeichel ligin sonunda tıpkı takımı gibi düşüş yaşadı. Buna karşılık Dean Henderson sezon boyunca Sheffield United’ın başarısında büyük pay sahibiydi. Kiralık geldiği Manchester United maçları dışında 36 maçta oynadı, 13 maçı gol yemeden bitirdi, en iyi kurtarış yüzdesine sahip ikinci kaleci oldu. Belki de tek önemli hatasını ligin başlarında Liverpool maçında yaptı. Onu gelecek sezon belki de Manchester United’ın birinci kalecisi olarak izleyeceğiz.

Mansiyonlar: Rui Patricio, Nick Pope.

Geçen sezon yani 2018’in aralık ayında Traoré’yi Fulham deplasmanında izlediğimde dağınık, top ayağına geldiğinde ne yapacağını bilemeyen, Raul Jimenez’i beslemekte yetersiz kalan bir oyuncu görmüştüm. Zaten sadece 8 maçta ilk 11 çıkabilmiş, birer gol ve asistle sezonu kapamıştı. Ancak geçen yaz spor salonunda geçirdiği açıkça belli olan Malili oyuncu yeni sezona başka bir vücutla geldi. Üstelik tek yenilik o şişmiş pazuları değildi, çok daha verimli bir Traoré izledik sezon boyunca. Karşısındaki sol bekler onu durdurmakta büyük sıkıntı çekti. Maç başına adam geçme ortalamasını 2.2’den 5 çıkardı. Zaman zaman taktik icabı yedekte oyuna başlamasına karşın 9 asist verdi, bunların 7’sini Raul gole çevirdi, 4 de gol attı. Bakalım onu daha büyük bir takımda görebilecek miyiz?

Mansiyonlar: Antonio (West Ham),

Sezonu özetleyen maçtı bu aslında. Taktik savaşını net biçimde kazanan Liverpool hem maçı galip bitirdi hem de psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. Bu maçta Liverpool ileri üçlüsünün presi, 90 dakika süren saha içi disiplin ve güzel goller aklımızda kaldı.

Mansiyonlar: Liverpool 5- Chelsea 3, Liverpool 2 – Manchester United 0, Wolverhampton 3 – Manchester City 2, Southampton 0 – Leicester City 9

Belçikalı yıldız en skorer sezonunu geçirirken birbirinden güzel goller attı. Ama biri var ki tutulacak gibi değildi. 14. haftada Newcastle deplasmanında önce göğsüyle düzeltip vurduğu vole üst direğe vurup kaleye girerken şiddeti ve açısı olağanüstüydü.

Mansiyonlar: HeungMin-Son (Liverpool-Burnley maçında), Fabinho (Liverpool-M. City maçında) Ali Rıza Cahanbaş (Brighton-Chelsea maçında)

Gerçekten United’ın yetiştirdiği oyunculara fırsat verme geleneğinin eşi benzeri yok. 20 yaş altı oyuncular arasında sezona en çok etki eden oyuncu hiç şüphesiz Manchester United’ın yıldızı Mason Greenwood’du. Özellikle pandemi sonrası dönemde attığı gollerle takımının ligi üçüncü bitirmesinde büyük pay sahibi oldu.Ole-Gunnar Solskjaer de onu sahaya sürmekte hiç çekinmedi son haftalarda ve karşılığını da aldı. Sadece 12 maçta ilk 11 oynamasına karşın 10 gol atıp bir asist yaptı. Muhtemelen gelecek yıl da onu bol bol ilk 11’de göreceğiz.

Mansiyonlar: Bukayo Saka (Arsenal), GabrielMartinelli (Arsenal), Brandon Williams (Manchester United)

Şubat ayına kadar oflaya puflaya giden ilerleyen bir Manchester United vardı. Sporting’den ara transferde gelen Bruno Fernandes bir anda takımın çehresini değiştirdi. Meğer Fernandes, koca United takımının eksik halkasıymış. Hücuma getirdiği akıcılık, prese katkısıyla adeta başka bir takım izledik onun gelmesinden sonra. Forma giydiği 14 maçta 8 gol atıp 7 gol attırdığı gibi United 32 puan topladı ve bu periyotta Liverpool’dan bile başarılı oldu. Bu etkinin gelecek sezonu sürüp sürmeyeceğini merakla bekliyoruz.

Mansiyonlar: TomasSoucek (West Ham), Allan Saint-Maximin (Newcastle)

Henderson – Alexander-Arnold, Tarkowski, Van Dijk, Robertson – Henderson, Neves, De Bruyne - Traoré, Jimenez, Mané