comScore

Lille Lille

"Burak Yılmaz'ın büyüsü altındayız"

28 Mayıs 2021, Cuma 12:22

Lille'de forma giyen futbolcularımızla ilgili France Football yazarlarından Olivier Bossard, FutbolArena'dan Alp Ulagay'a değerlendirmelerde bulundu.

FutbolArena - Geçen pazar sonu heyecan dolu son hafta maçlarından sonra Lille takımı Fransa Ligi şampiyonluğunu kazandı. Bu şampiyonlukta pay sahibi üç Türk oyuncu da Fransa futbol çevrelerinin takdirini kazandı. Bilhassa Burak Yılmaz hem saha içinde yaptıkları hem saha dışı liderliğiyle Lille'in sürükleyicisi oldu. Lille'in son üç sezondaki çıkışını, dev bütçeli PSG'yi geçişini, başta Burak Yılmaz olmak üzere Türk oyuncuların katkısını dünyaca ünlü futbol dergisi France Football'un yazarlarından Olivier Bossard ile konuştuk. Bossard özellikle sezonun 11'ine Burak yerine Neymar'ın seçilmesine de tepkiliydi…
 
Önce Lille'in bu sezonki başarısını konuşalım. Fransa'da Paris Saint-Germain'in ne kadar büyük bir kulüp olduğunu biliyoruz. Devasa bir bütçeleri var. Buna karşılık Lille de birkaç sezondur hiç fena değil. Bu sezon da Ligue 1'de en büyük dördüncü bütçeye sahiplerdi. Bu şampiyonluğu çok sürpriz buluyor musunuz?
- Burada, Fransa'da bunun büyük bir başarı olup olmadığı çok tartışıldı. Bana göre bu bir başarı, ama çok büyük bir başarı da değil. Açıklayayım: Çok büyük bir başarı değil çünkü Lille'in karşısında bu sezon gerçekten çok güçlü bir PSG yoktu. PSG ligde sekiz maç kaybetti. Bu, 2011'de Katarlıların gelmesinden bu yana PSG için en kötü bilanço. Pek çok sorunu olan bir takımdı bu sezonki PSG. Açıkça görülüyor ki, PSG her zamanki ritminde olsaydı, o zaman Lille'in başarısı olağanüstü olurdu. Bu yıl böyle bir durum yoktu. Açıkçası ben, 2017'de daha çok etkilenmiştim. PSG, o sezon lig şampiyonluğunu Monaco'ya kaptırmıştı. Ve o sezon Monaco çok güçlü bir PSG'ye karşı çok iyiydi. Benim için çok büyük bir başarı, mesela İngiltere'de Leicester'ın yaptığıdır. Hiç beklenmedik şekilde çıkıp şampiyonluğu alan bir kulüp. Lille ise dediğiniz gibi, üzerinde çalışılmış uzun vadeli bir projeydi.
 
Lille, Paris St. Germain'den farklı neyi başardı bu sezon?
- PSG, en yakın rakiplerine karşı pek çok maç kaybetti. Mesela Monaco'ya yenildiler, Marsilya'ya yenildiler, Lille'e karşı kaybettiler. Lille ise bu hataya düşmedi. En güçlü rakiplerine karşı çok iyilerdi. Mesela Lyon'u yenmeyi başardılar. Monaco'yu yenmeyi başardılar. PSG'yi yenmeyi başardılar. Tam olarak doğru zamanda iyi bir sezon geçirmeyi başardılar. Burada hep şöyle deriz: Paris şampiyon, ikinci ve üçüncü kim olacak? Sonuçta geçen yıl Şampiyonlar Ligi finali oynamış, bu yıl yarı finale yükselmiş ve belki de dünyanın iyi oyuncusuna sahip bir takımdan bahsediyoruz. Yani Kylian Mbappé. Onunla birlikte Neymar da orada. Karşıda ise çok büyük yıldızı olmayan Lille vardı. Ancak istisnai bir takım oyunu olan bir oyuncu grubu olduğunu tekrarlayalım. PSG'nin esas olarak Mbappé ve Neymar'ın kalitesiyle oynadığı izlenimi var. Gerisi idare ediyor.

 
Peki Lille bu noktaya gelirken son yıllarda nasıl bir süreçten geçti

- İki sezon önce ligi ikinci bitirmişlerdi. Geçen sezon lig yarıda kaldığında dördüncü sıradaydılar. Ama çok iyi bir çıkış yakalamışlardı. Sezon yarıda kalmasa belki de o hızla ligi ikinci bitireceklerdi. Bu sezon da birinci bitirdiler işte. Bu, üç sezon boyunca kenarda Christophe Galtier ile geçen yılın Aralık ayına kadar transferden sorumlu Luis Campos tarafından üzerinde çalışılan projenin sonucu. Campos işinin en iyisi ve Lille'e bu sezon kazanan oyuncuları getirmeyi başaran kişi. Bu takım adeta mükemmel kolektif yapının bir tanımı. Takımda hiç büyük yıldız oyuncu yoktu. Ama takım oyunu vardı. Birlikte nasıl yol alacağını bilen 11 oyuncu vardı hep. Bugün Fransa'da en iyi teknik direktör kabul edilen Christophe Galtier tarafından yönetilen gerçek bir takım.
 
Lille'de tam bir Galtier tarzı var değil mi? Takım oyunu...
- Tamamen öyle. Tüm kadroyu sisteme dahil etmeyi başarıyor. Mesela, Lyon'da Rudi Garcia bunu yapamayıp sadece ilk 11'e odaklandığı için biraz eleştirildi. Ya Galtier? Tam tersi. Herkes işin içindedir. Eski oyuncular da bunu söylüyor: Galtier kadrodaki herkesten yararlanmayı başarır. İster yedek ister as oyuncu olsun, sezon boyunca takımdaki herkesin bir rolü vardır. Kimseyi bir kenara atıp bırakmaz, aniden ortaya çıkarıp kullanır. Böylece herkes sorumluluğunu bilir.
 
LYON MAÇI ÇOK BELİRLEYİCİ OLDU
 
Sezon boyunca Lille'i şampiyonluğa yaklaştıran bir veya birkaç önemli an sayabilir misiniz?

- Burada Lille için biraz korktuğumuz bir dönem oldu: Şubat sonu, Mart başı gibi biraz zorlandıklarını hissettik. Sanki biraz tıkanmışlardı. Rakiplerin onlara karşı bir çare bulduğu izlenimi vardı. Geride kapanan takımlar kanatları kapatıyordu ve Lille de buna karşı çözüm üretmekte biraz sorun yaşıyordu. Sonunda, Lille bir kez daha olağanüstü bir zihinsel direnç göstermeyi başardı. Özellikle Lyon'da oynadıkları ve ilk yarıda 2-0 yenik duruma düştükleri maç çok belirleyici oldu. Sonunda 3-2 kazanmayı başardılar ve o gece Lille tüm Fransa'yı etkiledi çünkü zihinsel olarak bu kadar güçlü olacaklarını düşünmemiştik. Bu maç gerçekten sezonun kilit maçı oldu. Çünkü Fransa ligi o kadar çekişmeli geçiyor ki, bu maçın ilk yarısı bittiğinde Lille birincilikten dördüncülüğe düşmüştü. Maç bittiğinde ise yeniden liderliğe yükseldiler.
 
Lille sezona iyi başlamıştı ama Aralık ayında kulüp yönetiminde büyük bir değişiklik oldu. Ne yaşandı o dönemde?
- Ne yazık ki, Lille'de büyük mali sorunlar vardı. Lille, biraz spekülasyon üzerine çalışan bir kulüp: Ucuz oyuncuları satın alıp daha pahalıya satmayı deniyorlar. Maalesef Covid krizi Lille'i de vurdu ve kulüp çok para kaybetti. Eski başkan Gérard Lopez, açığı kapatacak parayı bulamadı. Üstelik Fransa'daki DNCG (Ulusal Denetim İdaresi) bu konulara çok dikkat eder. Hiçbir şey gözden kaçırılmaz. Bir noktada Lille durumu biraz riskli hale gelmişti. Dikkat etmeleri istendi. Meğer Lille'de sıkıntı çok daha büyükmüş! Gérard Lopez istemeden de olsa başkanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Ama bu onun için çok zor oldu çünkü Lille onun bebeği gibiydi, onun projesiydi. En başında Galtier'yi getiren, Campos'u getiren oydu. Şampiyonluktan 6 ay önce bundan vazgeçmek zorunda kaldı.

 
Peki yeni yönetim göreve geldikten sonra kulüpteki mali sorunlar bitti mi?
- Ne yazık ki, Lille'in sıkıntıları tamamen bitmedi. Önümüzdeki sezon Lille'de neler olacağı konusunda biraz endişeliyiz. Lille'in bu hafta şampiyonluğu taraftarlarıyla kutladığını izledik ama daha şimdiden bu sezon çok ama çok iyi iş çıkaran kaleci Mike Maignan'ın Milan'a imza attığını görüyoruz. Orta sahada çok iyi bir sezon geçiren Soumaré'nin adı İngiliz kulüpleriyle anılıyor. Teknik direktör Galtier'nin önümüzdeki sezon Lille yedek kulübesinde kalmayacağı hemen hemen kesinleşti. Onu ya Nice ya da Lyon tarafında görebiliriz. Bu Lille takımının aynı oyuncu grubuyla devam ettiğini, Şampiyonlar Ligi'ne gittiğini görmek isterdik. Ancak durum böyle olmayacak çünkü Lille'in varlığını sürdürebilmesi için mutlaka oyuncu satması gerekiyor.
 
OLAĞANÜSTÜ BİR İKİLİ: CAMPOS VE GALTIER
 
Çok yazık! Bu patron değişikliğinden sonra takımda veya Galtier'de hiçbir olumsuz etki gördünüz mü? Aralık ayında o da pek endişeliydi…
- Hayır, işte bu da Galtier'in gücü: Oyuncu grubunu tüm bunlardan uzak tutmayı başardı ve tüm endişelere rağmen geçiş oldukça akıllıca yapıldı. Başkan Lopez'in yerini Fransa ligini iyi bilen, PSG'de uzun süre çalışmış ve yine Stade de Reims ile Rennes kulüplerinde görev almış Olivier Létang aldı. İşi bilen, itibarı yüksek bir kişiydi, bu görevi iyi biliyordu. Bu sayede hemen kulüple bütünleşti. Onun altında Galiter de oyuncularını her türlü endişeden uzak tuttu. Oyuncuların sahadan başka düşünecek bir şeyi yoktu.
 
Galtier ve Campos'u bu sezonki başarının iki mimarı olarak nitelendirebilir miyiz?
- Evet, kesinlikle. Galtier'nin üç buçuk yıl önce, Lille puan cetvelinde çok diplerdeyken göreve geldiğini hatırlamalıyız. Takımı son hafta kurtarmayı başarmıştı. Yani Lille, üç yıl önce neredeyse Ligue 2'ye düşüyordu. İşte Galtier'nin çok ama çok güçlü olduğu alan burası. O bir tür bukalemun. Her zaman ortama uyum sağlamayı başarır. Campos ile çalışmanın o kadar da kolay olmadığı söylenir çünkü sportif konularda tek yetkili odur. Galtier hiçbir şey söylemedi bu süreç içinde. Campos'un ona getirdiği ya da teklif ettiği oyuncuları kabul etti. Birlikte hep iyi çalıştılar. Mesela, José Mourinho, Tottenham'a imza attığında Galtier için bir zorluk söz konusu olabilirdi, Mourinho, Galtier'nin teknik ekibini transfer etti. Bu, takımdaki düzeni bozabilirdi. Ama hiç de öyle olmadı. Başka yardımcılar geldi ve Galtier pek de tanımadığı kişilerle çalıştı. Ve elbette, Luis Campos beş yıldızlık transferler yaptı. Fransa'da hiç tanımadığımız oyuncular hemen başarılı oldu. Mesela bu sezonun en önemli oyuncusu Burak Yılmaz, olağanüstü bir sezona imza attı. Yine Ajax'tan satın aldıkları, pek tanımadığımız Hollandalı savunma oyuncusu Botman hemen başarılı oldu. Yine hem takımın lideri hem de olağanüstü bir oyuncu olan 36 yaşındaki Portekizli savunma oyuncusu José Fonte. Açıkçası, takımı yönetmek için Galtier ve üstünde Campos olağanüstü bir ikili oldu.
 
EN İYİ 11'DE NEYMAR'IN YERİNE
BURAK YILMAZ OLMALIYDI

 
Şimdi Türk oyunculara gelelim. Öncelikle, bu oyuncular birliği UNFP'nin seçimi hakkında bir sorum var. Orada yılın 11'inde Neymar'ı görüyorum ama Burak'ı göremiyorum. Biraz şaşırdım açıkçası…
- Hepimiz şaşırdık. Bu tam bir muamma. Neymar'ın sezonun karmasında hiç yeri yok. Sezonun takımında ne işi var? Zaten sakatlıklar sebebiyle maçların yarısında bile oynamadı.
 
Bu sezon ligde 18 maç, 9 gol, hepsi bu.
- Evet, bu kadar. Bir de golleriyle ve haleti ruhiyesiyle tüm Fransa'yı şaşkına çeviren, Fransa şampiyonu, Lille'de inanılmaz bir lider olan Burak Yılmaz var. Bir kişi bile anlamadı bu seçimi. Burak o takımda olmalıydı. Tartışılacak bir tarafı bile yok.

 
Önce sürpriz bir oyuncu olan Zeki Çelik geldi Lille'e. Üstelik Türkiye İkinci Ligi'nden gelmişti. Sonra Yusuf Yazıcı geldi. Son olarak da Burak Yılmaz. Sezon başında Türk oyunculardan nasıl bir beklentiniz vardı?
- Evvela Zeki Çelik'e bakarsak, ilk sezonu çok iyi geçirdi. Çok şaşırdık çünkü yine Türkiye 2'nci Ligi'nden oyuncu bulan Luis Campos'un dehasıydı bu. “Nereden çıktı?” diyorduk kendi kendimize. Kimse onu tanımıyordu ve Fransa ligine çok çabuk adapte oldu. İkinci sezonu biraz daha zor geçti, ancak Galtier sürekliliğin kolay olmadığını çok doğru bir şekilde açıkladı. İşte, böyle çok çabuk kendinizi gösterince, bunu biraz sindirmeniz gerekiyor. Zeki, beklentilerin arttığı bir Türk Milli Takımı oyuncusuna dönüştü burada. Ama bugün Fransa liginin en iyi sağ beklerden birisi, mevkisinde çok sağlam. Tartışılacak bir yanı yok.
 
Yusuf zaman zaman çok iyi oynadı, zaman zaman da ilk 11'de kendine yer bulamadı. Onun sezonunu nasıl değerlendirirsiniz?
- Yazıcı ile ilgili olarak ise, bazen yedek kalmaktan dolayı hayal kırıklığına uğradığını biliyoruz. Karakterli bir oyuncu olduğunu hissediyoruz. Ama yine de bu sezon, özellikle muazzam oynadığı ve Milano'da yaptığı hat-trick yaptığı akşamla sezona damgasını vurdu. Hatta ertesi gün L'Equipe'in birinci sayfasında da tartışmasız yerini aldı. Galtier onunla sık sık konuştuğunu, bazen her maça 11'de başlamamaktan dolayı hayal kırıklığına uğradığını açıkladı. Ancak daha önce açıkladığım gibi takımda bir rotasyon var, Lille'de herkesin oynaması gerekiyor. Ama Yusuf'un yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünüyoruz. Lille'de kalmayacak. Lille onun için mükemmel bir sıçrama tahtası. Çok daha yükseğe çıkacağını hissediyoruz.
 
Son olarak Burak Yılmaz elbette. 35 yaşında çok etkili bir sezon çıkardı değil mi?
- Burak Yılmaz, bizim için sezonun keşfiydi. Öncelikle Lille'in forvet oyuncusu Loïc Rémy neredeyse transferin son günü takımdan ayrıldı. Hemen yerinin doldurulması gerekiyordu. Luis Campos çabuk davrandı ve Burak'ı Fransa'ya getirdi. Onun şöhretini duymuştuk, geçmişini de biliyorduk ama Çin'deki istisna hariç 35 yaşına kadar ülkesinden neredeyse hiç ayrılmamış bir oyuncudan çok fazla şey beklemiyorduk. Sonunda sezonun keşfi oldu. Bu yıl Ligue 1'e damga vuran bir oyuncu varsa o da Burak'tır.
 
Sanıyorum tecrübesiyle takıma liderlik de etti. Ne dersiniz?
- Sahada inanılmaz bir lider oldu. Aynı zamanda sesini yükselten de bir lider olduğunu gördük. Bu, şaşırtıcı olabilir çünkü Fransızca bilmiyor. Ancak son zamanlarda Canal + kanalının kameraları, onun takım arkadaşlarını yüreklendirdiği anları gösterdi. Yani onu konuşurken de görüyoruz. O gerçek bir lider! Fransa'da “Onunla savaşa bile gidilir” diye bir deyimimiz vardır. Karizmasıyla, sakinliğiyle öyle etkileyici bir oyuncu ki, onunla savaşa gitmek için arkasında sıraya girilir. Gerçekten emsal bir yol kaptanı oldu bu sezon.
 
KUSURSUZ PROFESYONEL BURAK
 
Galtier de Burak'tan çok memnundu herhalde?
- Örnek vermek gerekirse, profesyonel olarak Burak'ın kusursuz olduğunu söyleyen yine Galtier. Sabah antrenmana ilk gelen oydu, en son ayrılan yine oydu. Böylece herkese örnek oldu. Bugün, tamamen onun büyüsü altındayız. Ben, bazen L'Equipe'in TV kanalına çıkıp yorum yapıyorum. Bu kanalda 2011'deki şampiyon kadrodan bazı eski Lille oyuncuları var. Tüm sezon boyunca bayıldıkları bir oyuncu varsa o da Burak Yılmaz'dı. Eleştirilecek hiçbir yönü yok. İnanılmaz bir oyuncu oldu. Yılın 11'inde olmadığı için de üzülüyoruz. Bunu çoktan hak etmişti. Ayrıca bu seviyelere alışkın. Galtier onun baskı nedir bilmediğini söyledi. Yıllarca İstanbul'un en büyük derbilerinde oynamıştı. Yani küçük bir Lille-Lens derbisi onu pek korkutacak gibi değildi.

 
Burak için sezonun en iyi oyuncusu diyebilir miyiz?
- Bir süredir Fransa'da şu tartışma vardı: Sezonun en iyi oyuncusu Burak Yılmaz mı yoksa Mbappé mi olmalı? Sonunda Mbappé oldu. Belki Burak iki ay sakatlık sebebiyle oynamadığı içindir ama sakatlık sonrası da hemen geri döndü. Sonra, Lyon'daki o meşhur maçta inanılmazdı. Önce devre bitmeden o frikik golünü attı, sonra o asisti yaptı. Açıkçası önümüzdeki sene onu Ligue 1'de tekrar görmeyi ve Lille'i de onunla Şampiyonlar Ligi'nde görmeyi umuyoruz.
 
Sizce takımda kalacak mı?
- Maalesef az önce dediğim gibi Lille'deki durumu tam bilemiyoruz çünkü Lille oyuncu satarak ayakta kalıyor. Lille'in şansıysa Burak 35 yaşında, yani geçen yıl Osimhen'inki gibi bir piyasa değeri olmayacak. Onu Napoli'ye 80 milyon dolara satmışlardı. Bu yüzden, şimdilik ayrılabileceğini gösteren hiçbir işaret yok. Üstelik Fransa'nın kuzeyindeki küçük Türk toplumunun varlığından da hoşlanıyor. Umarım bu takıma liderlik etmeye devam eder çünkü çok sayıda oyuncu kaybedecek olan bu Lille takımının onun gibi bir oyuncuya ihtiyacı olacak.
 
Türk futbolcuların Lille taraftarlarıyla ilişkileri nasıldı?
- Taraftarlar, üç Türk oyuncuya gerçekten tapıyor. Bu hafta Lille sokaklarındaki geçit törenine bakmak yeterliydi. Lille oyuncuları otobüsteydi. TV'de de canlı olarak izledik. En çok desteği alan oyuncu Burak Yılmaz oldu. Taraftarların “Burak, Burak, Burak” veya “Yılmaz, Yılmaz, Yılmaz” bağırışlarını duyabiliyordunuz. Ayrıca, çok da dokunaklıydı çünkü biz onu oldukça soğukkanlı birisi gibi görüyoruz. Halbuki geçit töreninde gözyaşı döktüğünü gördük. Yani onu örten kabuk biraz aralandı. Çok güzel karelerdi doğrusu. Her durumda, Lille taraftarları üç oyuncuya da bayılıyor ve gelecek sezon ayrılmalarını istemiyor.
 
Bu üç oyuncunun başarısı belki Fransa'daki Türk futbolcu algısını da değiştirebilir. Ne dersiniz?
- Evet, mümkün: Bu, Türkiye'den de iş çıkabileceği anlamına geliyor. Genelde hep Güney Amerika'ya gitmeye, Brezilya tarafında, Arjantin tarafında oyuncu bakmaya eğilimli olduğumuz doğru. Ama Lille 2-3 sezondur Türkiye'de oyuncu bulmayı başararak yeni bir ufuk açtı. Rezerv takımda iki genç Türk oyuncu daha var. Henüz onları görmedik. Ama her halükarda, Lille yeni bir ufuk açmış oldu. Bu kesinlikle başka takımlara da fikir verebilir.
 
Lille ve civarında önemli bir Türk toplumunun yaşadığını biliyoruz. Onlarla ilişkileri nasıl?
- Fransa'nın bu tarafında yaklaşık 15 bin Türk yaşıyor. Üç Türk oyuncu, kendilerini kanatları altına alan Türk topluluğuyla sık sık beraber oluyor. Orada bu topluluktan sorumlu bir kişi var, oyuncularla yakından ilgileniyor. Belli ki aralarında Türkçe konuşuyorlar. Hep birlikte düzenli olarak yemek yediklerini biliyorum. Ama bu eleştirilecek bir şey değil. Burak sahada o kadar çok şey verdi ki takıma, Lille'e şampiyonluk getirdi. Hiç kimse bir sezonda Fransızca öğrenmedi diye onu kınamaz.

Son dakika Avrupa'dan Futbol Haberleri FutbolArena'da!

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!