comScore

Galatasaray Galatasaray

Herkesin suçu Jan Olde Riekerink'in omuzlarında

14 Nisan 2016, Perşembe 21:38
Herkesin suçu Jan Olde Riekerink'in omuzlarında

Yazarımız Sinan Yılmaz, Galatasaray - Fenerbahçe derbisi üzerinden Galatasaray'ın içinde bulunduğu durumu kaleme aldı

FutbolArena Analiz - Galatasaray - Fenerbahçe derbisi üzerinden Galatasaray'ın içinde bulunduğu durumu yazarımız Sinan Yılmaz değerlendirdi
 

Herkesin suçu Jan Olde Riekerink'in omuzlarında


Galatasaray'da 2008-2009 sezonu başında Adnan Polat döneminden başlayarak bu sezona kadar devam eden ve her geçen yıl biraz daha artan hesapsız harcamalar, sürekli tüketim ve sınırlı üretim ile Cimbom tarihinde ilk kez Avrupa Kupalarına katılamama cezası aldı.

Bu cezayı aldıranlar, Galatasaray'ı "Türk olmayan takımları yenmek" düsturu ile kuran başkanlarına, Ali Sami Yen'e ihanet ettiler. Bu hesapsızlık ve kimilerine göre "Galatasaray fakirleşirken, başkalarının zenginleşmesi" durumu yüzünden Galatasaray en az bir yıl Türk olmayan takımlarla mücadele edemeyecek!
Mevcut yönetim de sayısız hatası ile Adnan Polat ve Ünal Aysal'ın 6 yılda aldırdığı bu bir yıllık cezayı iki yıla çıkarmaya çalışıyor! Eğer Galatasaray bu sene Avrupa Kupalarına katılma hakkı elde edemezse en az 2 yıl Türk olmayan takımlar ile mücadele edemeyecek!


Jan Olde Riekerink'in sorumluluğu


İşte bu şartlar altında, sürekli kaos, büyük bir otorite boşluğu ve fiziksel olarak çökmüş bir takımı devralan Jan Olde Riekerink'in yapabilecekleri çok sınırlı. O yüzden mevcut şartlardan bağımsız olarak Hollandalı hocayı yorumlamak çok büyük haksızlık olur.

Sürekli sakatlanan ve kilolu, kondisyon olarak yerle bir, stres altında, depresyona girmiş bir futbolcular grubu ile Avrupa mücadelesi vermek gerçekten çok zor.

Tüm bu tablonun, tüm suçluları şimdi tek başına Riekerink'in eline bakıyor. Riekerink de en son 11 yıl önce takım çalıştırmış ve sonrasında başka konularda uzmanlaşmış bir adam. Yani şöyle de diyebiliriz. "Riekerink en son 11 yıl önce yemek yapmış iyi bir çiftçi. Sebzenin, meyvenin nasıl yetiştirileceği konusunda uzmanlaşmış ama bunlardan nasıl yemek yapılacağını unutmuş bir adam"

İşte bu şartlar altında Riekerink'i derbide neden kazanamadı diye eleştirmek çok haksızlık oluyor. Rakibi kendisinden çok daha üstün bir fizik kapasite ile oynuyordu ve biraz doğru taktik biraz da Muslera sayesinde maçtan puan çıkarmayı başardı.


Fernando Muslera ve Semih Kaya


Ligin belki en kötü savunma yapan takımı ile en kötü hücum eden takımlarından biri arasındaki maçta gol çıkmadı. Fernando Muslera maça konsantre olup gerçek kalitesini haftalar sonra yansıtınca belki de Fenerbahçe'yi şampiyonluktan etti. Futbolu teknik olarak incelemeyen bir göz, "Muslera'nın kurtardığı şutlarda aman aman bir şey yoktu" diyebilir ancak Muslera'yı büyük takım kalecisi yapan bir numaralı özellik şutları sektirmemesidir. Gelen yan toplarda ve şutlarda topları %100'lük bir yakalama başarısıyla karşıladı. Mesela oldukça formda olan Harun Tekin, Beşiktaş maçında tüm yan topları yumrukladı ve bu yumruklardan dönen toplardan birinde de golü yedi Bursaspor. İşte büyük takım kalecisinin tutma becerisi de bu yüzden yüksek olmalı. Galatasaray Muslera sayesinde kalesi önünde karamboller yaratmadı. Ayrıca sakatlıktan dönen Hakan Balta'nın maç başında aksadığı 2 pozisyonda kalesini doğru zamanda terk ederek iki tane %100'lük golü de kurtarmış oldu.

Galatasaray'ın haftalar sonra gol yememesinin 2. ana nedeni de Semih Kaya'nın sağ bekte Volkan Şen ile birebir eşleşmesi oldu. Volkan Şen son haftalarda Fenerbahçe'nin hücumda tek tehlikeli oyuncusu. Nani kondisyon olarak bitti, Van Persie zaten bitik geldi. Alper'de yorgunluk belirtileri var, Fernandao da yedek olunca bireysel olarak tek tehlikeli adam Volkan Şen'di. Onu, geçen hafta toparlanma emareleri gösteren Semih birebirde sağlam marke edince Galatasaray bir puanı çıkardı. Semih, Volkan'ın bir çok pas ve ortasında topu blokladı ve mücadele gücü sayesinde Volkan'a birebirde geçilmedi. Galatasaray'ın diğer sağ beklerinin hepsi Sabri, Linnes ve Tarık özellikle birebirde savunmada sıkıntılı isimlerdi ve Volkan onları hallaç pamuğu gibi bir sağa bir sola atabilirdi. Volkan yine de pozisyonlara girdi ancak bu Semih'in hatasından değil Galatasaray'ın takım savunmasının genel problemlerindendi.

Semih Kaya bu sezon Galatasaray'ın en formsuz oyuncusu. Takımdaki herkes formsuz olduğu için en formsuz olanın, ne kadar formsuz olduğunu anlatmaya kelimeler yetmeyebiliyor. Buna rağmen formsuzluk ile kalitesizlik farklı şeyler. Semih sağlam olduğunda bu gibi birebir oyunlarda mücadele gücü yüksek, cengaver bir savunmacı. Buna karşın geçen sezonun devre arasından bu yana 15 aydır defalarca sakatlık geçirdi ve bu durum onun fiziksel olarak gerilemesine neden oldu. Fiziksel olarak gerileyen, yere sağlam basamayan bir Semih de zaten hiçbir işe yaramıyor. Zira fizik mücadele ile cengaverlikle oynayan bir adamın elinden bu gücü alırsanız bu ciddi düşüşü yaşayabiliyor. Neyse ki son zamanlarda antrenman ve maç oynamaya başlayınca biraz toparlanma emaresi gösterdi. Bence yine de Galatasaray'ın şuan en iyi sağ beki Denayer. Denayer bu arada bu sezon 5. kez sakatlanıp oyundan çıkmış. Bu mevcut takım içinde de benim hatırladığım Galatasaray'da da bir rekor ve ilginçtir yaz kampını da Manchester City de geçirip transferin son günü gelmişti. Ben açıkçası bu işin artık sadece yaz kampı ile olabilecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Zira Ryan Donk ilk yarı boyunca Kasımpaşa'da fiziksel olarak çok üstünken, Galatasaray'da hareket edememeye başladı. (Donk'un transferinin hata olduğuna dair yazılarım mevcut ama Donk denince akla ilk gelen konu da fizik üstünlüktü) Ben açıkçası artık bu işin, Galatasaray'daki otorite boşluğu yüzünden olduğunu düşünüyorum ve sanırım futbolcular yediklerine, uykularına falan dikkat etmiyorlar. Bu durum da en iyi Sabri'nin göbeğine yansımış zaten. 


Sabri Sarıoğlu - Jason Denayer ve Martin Linnes hakkında 


Denayer'den devam edelim. Herkes neden stoper oynatılmadığını sorguluyordu. Orhan Atik ve Riekerink döneminde stoper oynamaya başladı... Bence Jason Denayer kariyerinin bu aşamasında stoper olduğundan çok daha iyi bir sağ bek. Zira ilk yarıda Volkan'ın boş kaleye üstten auta attığı pozisyonu hatırlayın, orada Robin van Persie'yi kaçırışı çok amatörce. Denayer şuan savunmada pozisyon alma konusunda çok ciddi eksiği olan bir oyuncu. Buna karşın olağanüstü bir atletizm özelliği var. Sanırım Riekerink de pozisyon alma hatalarına karşın, savunmadaki bu fizik eksikliği Denayer ile kapatmaya çalışıyor. Bana göre Denayer, bu üstün fizik gücünün yanında zaten iyi pozisyon alabilen bir stoper olsaydı Manchester City onu kadrosunda tutar Galatasaray'a kiralamazdı. Muhtemelen stoper oynasın diye ısrar etmeleri de Denayer'in oynaya oynaya bu eksiğini kapatmayı öğrenmesi, tecrübe etmesi... 

Fakat bu Galatasaray'ın sorunu değil. Galatasaray parasını verdiği oyuncuyu istediği pozisyonda oynatır ve 1 yıllık kiraladığı için bugün hangi mevkide daha iyiyse onda oynatması son derece doğaldır. Bence Galatasaray'ın en ideal savunması sezon başında zaten oluşuyordu. Chedjou - Hakan Balta ikilisi ligde oynayan tüm stoperler arasında en yüksek pas isabet oranına sahip isimler. Chedjou %87, Hakan %86.2. Bu ikilinin yanında savunması iyi hava toplarına da sağlam çıkabilen, genç atletik isimler Denayer ve Carole iyi gidiyordu. Takımın boyu 30 metreye kadar kısılmış, Galatasaray her iki stoperi ile geriden çok iyi oyun kuruyor, savunmayı öne çıkarabiliyor ve bizzat savunmacıları ile asistler yapıyor, goller atıyordu. Onlara her iki bek de yine keza kenar ortalarla katılıyor ve asistler üretiyordu. Chedjou ve Hakan'dan gelip top alan ve oyun kurulumuna yardım eden Bilal Kısa ile Selçuk da vardı. Şimdi sie Donk var ve hiç oralı bile değil. Derbide Donk'un hareketsizliği Galatasaray'ın savunmasından top çıkaramamasını ve bol bol ileri top vurarak topu Fenerbahçe'ye teslim etmesini sağladı. Halbuki Galatasaray sezon başı, savunmadan pasla çıkma konusunda ligin en iyisiydi. Öte yandan beklere dönersek, Galatasaray hücum aradığında da hücuma daha çok çıkabilen ve ligin Cicinho ile birlikte en çok isabetli orta kesip, en çok asist yapan sağ beki Sabri Sarıoğlu'nu oynatabiliyordu. Sabri'nin savunması kötü hücumu iyiyken, Denayer de daha savunması iyi bir bekti ve bu ikili sizi sezon boyu rahatlıkla götürürdü. 

Bugün kim ne derse desin Sabri Sarıoğlu (şu göbekli halinden önceki durumu için yazıyorum) ligin Cicinho'dan sonra en iyi hücum sağ beki! Ne Şener'in, ne Cavanda'nın, ne Gökhan Gönül'ün, ne Beck'in Sabri kadar asisti yok. Sabri iç sahada rakip zayıf bir Anadolu takımı olduğunda oynar, Denayer de Şampiyonlar ligi maçları, deplasman maçları ve derbilerde forma giyebilirdi. 

Fakat müthiş vizyonlu Galatasaray yönetimi zaten UEFA'dan ceza kapıdayken ve zaten takım (bizzat yönetim tarafından oluşturulan) büyük bir santrfor krizi yaşarken, mevcut 2 milyon Euro'su ile de 5 aylık kaliteli bir santrfor kiralayıp Avrupa Kupalarına katılım hakkını riske atmamak yerine Martin Linnes'i aldı. Halbuki Galatasaray'ın sağ beklik bir sorunu yoktu! Denayer zaten ligin en iyi 3 sağ bekinden, Sabri de ligin en iyi 6-7 sağ bekinden biriydi! Linnes de kötü futbolcu veya kötü transfer değil! Sabri ile sezon sonu vedalaşıldığında yaz transfer döneminde çok daha uygun fiyatlara başka bekler de bulunabilirdi veya Linnes yazın da alınabilirdi. Linnes'i bugün almanın zaten hiçbir esprisi yoktu! Zaten Avrupa Ligi'nde oynayamıyordu. Zaten Norveç'te koca bir sezon geçirdiği için artık çok yorgun düşmüştü. Bitkin bir takımın içine bitkin bir Linnes geldi ve genç oyuncu bu kaos ortamında gereksiz yere kaynadı. Linnes ve Donk'a yaklaşık 5 milyon Euro harcayan Galatasaray yönetimi hiçbir açığını kapatamayıp, bugün Riekerink'in sahaya santrforsuz takımla çıkmasına sebep olacak kadar amatör ve bilgisiz. 

Hiç kimse "Burak Yılmaz'ın gideceğini bilmiyorlardı" demesin Burak satılmamış olsa bile Galatasaray bu sorunları yaşayacaktı çünkü Burak yine sakatlandı. Daha Çin'de maçı yok! Burak'ın geçen sezon yaşadığı sakatlıklardan sonra kronik bir sakat olacağı belliydi. Metin Tekin "Aynı sakatlığı ben yaşadım bundan sonra maalesef Burak bu sakatlık belasından kurtulamaz" demişti. Göz göre göre lades oldu. Hamzaoğlu sezon başında Fernandao, Niasse ve İzlanda'lı santrforu istemiş ısrarla sayı olarak o bölgede eksiğimiz var Pandev gitti başka biri alınmalı demiş fakat bu uygun maliyetli oyuncuları aldıramamıştı. Bu isimler alınamazken bu isimlerden en az 3 kat daha maliyetli ve son son birkaç yılda ciddi sakatlıklar yaşamış Gomez'i, Pato'yu aldırmayan da tabii Hamzaoğlu oluyor. Bugün Gomez sakatlanmadı form tuttu ama misal Pato sakatlandı. Galatasaray'ın bu mevcut mali durumunda hedefi Podolski, Pato, Gomez gibi 28+ yaşlarında kariyerinde düşüşe geçmiş yıldızlar yerine genç, potansiyelli oyuncular olmalıydı.

Doğrusu Galatasaray yönetimi görevine başladığından beri hep başkalarını suçluyor ancak hiç öz eleştiri yapamıyor. Kulüp bu kadar borç içindeyken Messi'leri, Neymar'ları ağızlara almak nasıl bir iştir. "Messi - Neymar alabiliriz diyen bir başkanın takımına basın İbrahimovic'i nasıl yazmasın?" bunu kimse anlatmıyor. 

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!