comScore

Galatasaray Galatasaray

Haftanın hakem değerlendirmesi! Hangisi sıkıntılı? Advocaat mı, Namoğlu mu?

05 Ekim 2016, Çarşamba 20:11
Haftanın hakem değerlendirmesi! Hangisi sıkıntılı? Advocaat mı, Namoğlu mu?

Eski TFF hakemi ve Lig TV yorumcusu Murat Fevzi Tanırlı, Süper Lig'de 6. haftanın hakem performanslarını değerlendirdi.

FutbolArena Analiz - Spor Toto Süper Lig'de 6. haftada oynanan maçlarla ilgili hakem performanslarını Murat Fevzi Tanırlı değerlendirdi.

İşte Tanırlı'nın yorumları:
Süper Lig'de 6. haftayı geride bıraktık ve karşımızdaki tablo her geçen hafta çok ciddi soru işaretleri barındırmaya başladı. Sorun için sadece maçlardaki kritik hatalar veya çok başarılı performans sınırı gibi sığ noktadan değil, resmin bütününe tepeden bakmak gerekiyor. 

***

Tartışma konuları bir hayli fazla. 

4. haftanın bitiminden itibaren yani  Süper Lig'deki 36 maçın tamamlanmasının ardından 22 kişilik hakem kadrosunda görev almayan hakemlerin sayısı hem medyada hem hakem camiasındaki ilk tartışma konusu idi. 4 hafta sonunda 16 hakem görev almış, 6 hakeme ise siftah yaptırılmamıştı. Halis Özkahya'yı sakatlığı nedeniyle saymazsak 5 hakem diyebiliriz. Bunlardan da biri daha son 2 haftada görev almış oldu ve görev almayan toplam sayı 5'e düştü. 



***

Sezon başları tabir-i caizse en günahsız dönemlerdir. Her takımın olduğu gibi her hakemin de sezon başlangıcı olması itibariyle toleransı yüksektir. Bir diğer taraftan da her başlangıç heyecandır, umuttur. Önceki sezonlardaki gibi havuz sistemi olup da 38 hakemin olduğunu düşünsek, 6 hafta sonunda sıra gelmemiş olmasını bir nebze anlayabilirdik. Ancak 22'ye düşürülmüş kadroda bunun izahı iyice zor.

***

MHK'da yeni göreve gelen başkan Yusuf Namoğlu ve ekibi, Kuddusi Müftüoğlu başkanlığındaki MHK'ya göre ligimizin çok deneyimli eski hakemlerinden oluşuyor. Geçen sezonun MHK'sına en büyük eleştiri ne idi: “Çok tecrübesizler, Süper Lig deneyimi bile olan çok az, tepeden gelenin sayısı çok” vs. 

Şimdi gelen sayın Başkan ve üyeleri kimler? 
5 Temmuz 2011'de ilk kez; 16 Aralık 2014'te ikinci kez; 1 Ağustos 2016'da da 3.kez MHK Başkanlığı'na getirilen Yusuf Namoğlu ve ekibi. Hem hakemlik kariyeri, hem mesleği, hem de yöneticilik vasfı ve saygınlığı açısından her zaman gündeme gelmesi kadar doğal bir şey olamaz. Buna kimsenin itirazı pek olmaz sanırım. Ancak işin uygulama noktasında ise bu dönemde çok tartışılacak konu var.

*** 

Sayın Namoğlu, 1 Ağustos'ta MHK Başkanı olarak atandığında tek kişilik dev kadro idi. Yeni MHK'nın üyeleri de sonradan belirlendi.  22 hakeme düşürülen Süper Lig'in ve de diğer liglerin hakem klasmanları Kuddusi Müftüoğlu MHK'sı tarafından belirlenmiş ve açıklanmıştı. 



***
 
Hali hazırda 22 hakemin tamamına görev vermemiş olmalarını değerlendirmek için sorularımız var:
1-Olağanüstü bir süreç sonrası göreve geldiniz. Bu süreçte memlekette on binlerce insan işlerinden olurken, siz de FETÖ araştırması kapsamında İLGİLİ YA DA İLGİSİZ ŞEKİLDE ilişik kesme gücüne sahip bir TFF ve MHK şansına sahiptiniz. Bunu da de bazı hakem ve gözlemcilere uyguladınız. Dolayısıyla konjonktür olarak tüm hakem ve gözlemci klasmanlarını yeniden belirleyebilecek durumdaydınız, kimse de “gık” diyemezdi. Elektronik ortamda her türlü performans verilerine sahiptiniz. Kanaat notu deseniz, önceki MHK dönemlerinize göre İSMİ DEĞİŞEN hakem sayısı en fazla 5-6'dır. Neden yapmadınız? Yapmadıysanız bu listelere onay vermiş olmuyor musunuz?

***

2- Varsayalım cevabınız “Hayır, onay vermiş olmuyoruz, dönem ülke adına zor bir süreçti, ligin başlamasına az kalmıştı, günahıyla sevabıyla kabul ettik” diyorsanız, o takdirde tamamına onay vermediğiniz, kimini yetersiz kimini de başka faktörler sebebiyle istemeyeceğiniz 22 kişilik Süper Lig kadrosunun TAMAMINA neden 1 yıllık sözleşme imzalanmasına, 13-17-20 bin gibi rakamlarla hakemlik statülerinin değişimine göz yumdunuz? Ocak ayında klasmanları değiştirme şansınız aşikar olduğu halde.

***

3-Hakemliğin özü, ÖDÜL-CEZA SİSTEMİDİR. Ödül-ceza sisteminin getirdiği BAŞARI ÇITASI zaten performansı da yükseltir. Ancak ne yazık ki geride bıraktığımız 6 haftada 12 hakem etrafında ligin döndüğünü, daha hazin olanı ise hakemlik tabiriyle siyah-beyaz hata yapan hakemlerin 6 haftada tekrar tekrar görevlendirildiklerini görüyoruz. Aşağıda ilk 6 haftanın görev dağılımı var ve bu kapsamda da sorularımız var:

     Hakem    Maç Sayısı    Sarı Kart    Kırmızı Kart
1     Ali Palabıyık    5    27    5
2     Hüseyin Göçek    5    16    0
3     Özgür Yankaya    5    16    0
4     Alper Ulusoy    4    24    3
5     Barış Şimşek    4    17    0
6     Bülent Yıldırım    4    13    0
7     Fırat Aydınus    4    15    0
8     Halil Umut Meler    4    24    0
9     Tolga Özkalfa    4    15    1
10     Cüneyt Çakır    3    16    1
11     Mete Kalkavan    3    8    0
12     Serkan Çınar    3    18    2
13     Yaşar Kemal Uğurlu    2    6    1
14     Abdulkadir Bitigen    1    8    0
15     Suat Arslanboğa    1    8    0
16     Ümit Öztürk    1    6    0
17     Volkan Bayarslan    1    4    0



Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere, 2 maçta görevlendirilen Yaşar Kemal Uğurlu'yu da sayacak olursak “ciddi hatalar yapan/yapmayan” ayrımı olmadan 13 hakem 1'den fazla görev alırken, 4 hakem 1 kez yönetmiş, 5 hakem ise siftah yapmamış. 

***

Bu durumda, eğer kriteriniz performans değilse kontenjanı “22”sayısında tutmak istemenizin ve bu şekilde sözleşme yapmanızın amacı nedir? Bu ne yaman çelişki denmez mi? 

Diyorsanız ki “biz İngiltere'deki sistemi benimsemek istiyoruz, çok vizyoner bir bakış açımız var, onlardaki gibi hakem sayısını 17 değil hatta 13'de tutacağız, kritik hata yapan/yapmayan farketmeyecek ve bu lig 12-13 hakem etrafında dönecek” o zaman bu düşüncenize göre hareket edeceğinizi açıklayınız. 
Bu sayede de hakemlerin umutlarıyla, gelecek planlarıyla, yeşil çimene çıkıp düdük çalma hayalleriyle oynamayın. Çünkü, hali hazırda hata yaptığı halde sürekli maç garantisinde düdük çalacak olan hakemin hatadan korkmama “RAHATLIĞIYLA”, nadir maç alan hakemin çıktığı maçta “HATA YAPMA TEDİRGİNLİĞİ” Süper Lig maçlarına sirayet edecektir ki, hakemler içindeki etkisini bir kenara koyalım, kulüpler ve TFF nezdinde sonrasını düşünmek bile istemiyorum. 
***
Süper Lig klasmanında olmasına rağmen görev verilmeyip PTT 1.Lig'de hakemlik yapanların, dağlara taşlara hata örneklerini de YAYINCI olmasa da sosyal medya sayesinde görüyoruz. Keza MHK'nin Süper Lig'de görev vermediği Süper Lig hakemlerine alt liglerde görev vererek gerçek klasmanı PTT 1.Lig hakemliği olanların da doğal haklarını bir nevi gasp ettiklerinin de altını çizelim. Zincirleme bu şekilde giderse her kategoride mutsuz hakem sayısının da önemli ölçüde artacağı aşikar. Sözleşmeli hakem değerlendirmesi ise ayrı bir yazı konusu. 
 ***



ZEKERİYA ALP KREDİSİ
TARİH 16 ARALIK 2014…

Türk futbolunun pek çok kademesinde görev almış Zekeriya Alp'in Gaziantep-BJK maçı sonrası ev sahibi Başkan tarafından yapılan eleştirilere yanıtı ve veda açıklaması:
"Hayatı boyunca güven esasına dayalı bir insan oldum. 66 yaşına gelmiş bir kişi olarak hayatını bu doğrultuda sürdürmek için çalıştım. Başka kulüp yöneticileriyle ilgili sizlerin karşısına çıktığım zaman onlara tek kelime söylemiş değilim. Alay edercesine bir kulüp yöneticisine karşı konuştum mu'Pişkin' ifadesini kullanıyor. Bu arkadaşımız ya Türkçe'yi doğru dürüst bilmiyor, ya da ne söylediğinin farkında değil. Arkasından 'dalga geçercesine' diyor. Fedakarane, gecemizi gündüzümüze katarak görev yapmaya çalışıyoruz. Hakem camiası içerisinde hizmet anlayışını ön planda tutarak çalışıyoruz. Hiçbir gayemiz de yok. Koltuk sevdalısı değiliz; ama bunlara birilerinin haddini bildirmesi lazım. Herkes istediği gibi çıkıp konuşamaz, konuşmamalı. Herkesin birbirine saygılı olması lazım. Bu tip konuşma yapanlar da lütfen bu camiaya saygılı olsunlar. Konuyu fazla uzatmayacağım. Bu haftayla ilgili konuşacağımız fazla bir şey yok. Bu benim son toplantımdır. Bugünden itibaren Merkez Hakem Kurulu'ndaki başkanlık görevimi bırakıyorum" 
TFF'den Kamuoyuna Açıklama…
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Sayın Zekeriya Alp'in istifası Türk futbolunda önemli bir sorunun bir kez daha göz önüne gelmesine sebep olmuştur. Maalesef Sayın Alp gibi, dürüstlüğü ve tarafsızlığıyla herkesin takdirini kazanmış değerli futbol adamları maruz kaldıkları hakaretlerin sonucunda Türk futboluna hizmet edemez hale getirilmektedir. Dileğimiz, sorumluluk sahibi herkesin futbolda çatışma ortamına yol açacak açıklamalara bir an önce son vermesidir. TFF Yönetim Kurulu olarak Sayın Zekeriya Alp'in istifasını saygıyla karşılıyoruz. Kendisine ve başında bulunduğu kurulun üyelerine hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.  

***

BUGÜNE GELİRSEK…

Her yeni göreve gelen kurulun, doğal hakkı olarak gerek kamuoyu nezdinde, gerek de kulüpler ve TFF nezdinde her zaman kredisi vardır. Camiadan olmadığı halde bu krediyi son dönemde başarılı şekilde yönetmeye gayret eden başkan Zekeriya Alp olmuştur. Görev yaptığı süreç zarfında da takdir toplamış, tolerans seviyesi yukarılarda gezmiştir. Elbette eksileri de olmuştur ama genel toplama baktığımızda önemli “artı” ile noktalamıştır. Dönemin nasıl bittiği ise yukarıdaki açıklamada olduğu gibi aşikar.

Görüleceği üzere, görev yaptığı süreçte, camiadan biri olmamasına; tarafsız ve saygın kişiliğine rağmen ancak dayanmıştır. Yerine de bugünkü MHK Başkanı'nın geldiği 2.dönem başlamıştır.

***

Diyeceğim o ki, her yeni gelen kurulun bir kredisi vardır ammavelakin Yusuf Namoğlu başkanlığındaki tecrübeli olması gereken MHK, hem adalet sistemi, hem de kritik hataların sıklaşması nedeniyle bu krediyi daha süratle tüketiyor gibi gözüküyor. 

***


 
ADVOCAAT MI?

Göreve gelir gelmez kadroyu kucağında bulup BAŞARI istenen bir diğer kişi de Dirk Advocaat oldu.  Transferin bitmesine az zaman kalmış olmasına rağmen birkaç takviye yaptıran ve kadrosunu son saniyede bile güçlendirme çabasında olan F.Bahçe teknik direktörü Advocaat'ın yaklaşımı ile;  geniş kadroya sahip olup, hakemliğimizin geleceğini inşa etme adına gençleri ve yeni hakemleri kazandırmak varken, ilk haftalardan sürekli tecrübelilere görev vererek diğer hakemleri yok sayan MHK zihniyeti arasında önemli fark var. Advocaat'ın F.Bahçe'sinde skor tabelasında henüz istenilen olmasa da, mantalite ve zihniyet olarak Pereira'ya göre olumlu yönde bariz fark var. Ama kadroyu son dakikada kucağında bulan ve gerekeni yapmayan Namoğlu açısından ise hakemlerin maçlardaki hatalarından dolayı hem skor tabelası kötüye gidiyor, hem de hakemlere verilen mesaj üvey evlat yolunda!

***

KALKAVAN ZERAFETİ Mİ, KASAP BIÇAĞI MI?

Rize'de 93. dakikada gelen Adriano'nun nefis golü sonrası Beşiktaşlılar çılgınca sevinirken, Rizeliler de doğal olarak çöktüler. Oyuna baktığımızda ise bariz şekilde Beşiktaş'ın hak ettiği bir maçtı. Oyuna girdiği dakikalardaki orta ve şutları istediği gibi olmayan Adriano, son saniyede öyle bir vurdu ki, haftaya damgasını vurdu. Futbolun cilvesi.

***

Maç sonu 2 profil izledi Türkiye'm. Biri alıştığımız terane, diğeri ise zerafet ve nezaket örneği.
Alıştığımız Terane: Rize'de maç sonunda mikrofonlar Rize Belediye Başkanı Reşat Kasap'a uzatıldı: "Cüneyt Çakır'a hakkımızı helal etmiyoruz. Buradan 3 puanımızı aldı gidiyor" dedi. İşin trajikomik tarafı, maçta hakem adına tartışılacak pozisyon yok neredeyse. Netice itibariyle devleti temsil ettiğini söyleyebileceğimiz makamdaki bir kişinin şovdan kaçıp, aklıselim hareket etmesi beklenirken sayın Kasap, hiç de hak etmediği halde Cüneyt Çakır'ı doğradı. Sayın Başkan'a naçizane önerim hakemi eleştirmek yerine, Rize gibi bir şehirde Süper Lig müsabakası oynanırken, şehrin takımına sahip çıkmasını sağlayacak, tribünleri doldurmaya itecek demeç ve faaliyetlerde bulunması. Şampiyon Beşiktaş'ın geldiği bir maçta bile tribünde Rizeliler yok ise vay haline o güzide şehrimizin.

Zerafet ve Nezaket: Rizespor Başkanı sayın Metin Kalkavan'a da mikrofon uzatıldı. Hakem adına tartışmalı pozisyon olmayan böyle bir maçtan sonra başkan seviyedeki bir adama, HASTALIKLI RUHUNDAN SORU SORMA KABİLİYETİNE sahip muhabir dedi ki “Sayın Başkan hakem yüzünden mi kaybettiniz? Nasıl yorumluyorsunuz?”.
Sayın Başkan'dan nazik bir cevap: “Hakemle ilgili bir durum yok, ayrıca kendisine çok saygımız var. Beşiktaş daha iyi oynadı. Son saniyeye kadar 1 puan umudumuz vardı ama olmadı. Teşekkürler”
Bakınız Türk Dil Kurumu “kapak”!
Maçta skandal bir hakem kararı olur, direkt başkana da sorabilirsin. Yahu maçta bir konu yok, direkt bunu soruyorsun. Hakem konusunda muhabirlerin bir kısmının zehirlenmiş olduklarının net kanıtıdır bu soru. Bu tip örnekler temizlendikçe düzelecek inşallah… Nefret ve nifakla bu işlerin yürümeyeceğini bu memlekette hala anlamadıysanız vah halinize.

***

HAFTANIN MAÇLARINDAN NOTLAR

Akhisar Bld-G.Birliği (Fırat Aydınus)

Takımların profesyonelce mücadelesine ve de bundan hem oyuncuların hem kulüplerin kazanacakları para ayrı bir mevzu. Bu onların işleri. Bu tarafıyla saygımız sonsuz. Ama bir futbolsever olarak Allah'ım bitse de bu azaptan kurtulsak dediğimiz bir 90 dakika idi. Böyle bir maça da ligin en tecrübelilerinden Aydınus'u kullanmak. Bakınız yazının başı MHK değerlendirmeleri…

Notu: 8.4

***

Karabükspor-Trabzonspor (Hüseyin Göçek)
4-0 ev sahibinin kazandığı maçta neredeyse kusursuz maç yönetti. Çok iyi başladı sezona ve öyle de gidiyor. Devamını Avrupa'da dileyelim. Ayrıca Karabük'ün 3.golündeki milimetrik oynatılan pozisyon için de yardımcı hakem Serkan Ok'a tebrikler.

Notu: 8.4

***

Kasımpaşa-Kayserispor (Ali Palabıyık)
Kemal Özdeş yönetiminde çıkış arayan Kasımpaşa'nın geriden gelip 3-1 kazandığı maçın kırılma anı kırmızı karttı. Geçen hafta derbiden alnının akıyla çıkan ve sezon performansı iyi olan Ali Palabıyık'ın bu kartı çok tartışıldı. Oyuncunun taban göstererek basış şekli ve müdahale biçimi nedeniyle tartışmıyorum. Kayseri teknik direktörü Hakan Kutlu “birileri ders olarak anlatsın” şeklinde egzajere etse de pozisyonun siyah beyaz olarak değerlendirilmesi hatalı olur.

Notu: 8.3

***



Gaziantepspor-Bursaspor (Tolga Özkalfa)
Erdem'in penaltı ve kırmızı kart olarak atılmasının %100 hatalı olduğu aşikar. Pozisyonun hakemlik adına kötü tarafı ise, Tolga Özkalfa'nın o esnada görmediğinin belli olduğu halde geriye dönüp 4.hakemden yardım ister edada bakışı ve sonrasında vermesi. 4.hakem Mustafa Öğretmenoğlu o mesafeden penaltı deme riskine girmiş midir hiç sanmıyorum ama bu kez de görmeden penaltıyı çalmakla 2. büyük hatayı yapmış oldu. Hamza Hamzaoğlu'nu ve Erdem'i ayrıca kutlamak gerek. Böyle bir hataya rağmen lafını etmeyip maçı değerlendirmeleri fevkalade. Gerçekten fair play olarak müthiş!

Notu: 7.9

***

Ç.Rizespor-Beşiktaş (Cüneyt Çakır)
Maçın genelinde gayet iyi yönetim sergiledi. Ahmet İlhan'ın ceza alanında ahlar vahlar içinde kendini yere bıraktığı pozisyonda aldatmaya yönelik hareketten sarı vermesi doğru karardı. Her maçta her hakemin birkaç faul hatası mutlaka olur. Tolgay'ın ilk 45 sonundaki Çakır'a hareketi ne kadar kötüyse devre başındaki sempatik tavrı o denli güzeldi.

Notu: 8.4

***

Alanyaspor-Başakşehir (Bülent Yıldırım)
Liderin şov yaptığı maçta gayet başarılı yönetim gösterdi. Önceki haftalardaki 15-20 saniyelik uzatma sürelerine takılan hakem eleştirmenlerinin bu tavrını anlamak zor. Hep bağcıyı döveceğiz diye de yaklaşılmaz ki! Maçın sonuna eklenen süre “EN AZ” kavramıyla ifade edilmektedir. Hakemin de takdirindedir.

Notu: 8.4

***

G.Saray-Antalya (Özgür Yankaya)
Şahsen tanımadığım halde “prensim” olan Halil Umut Meler benim için ne anlam ifade ediyorsa, Özgür Yankaya da sanırım MHK için aynı anlamı ifade ediyor. Önceki haftalarda elle düzeltilip atılan gol, Antep'te verilmeyen penaltı olsa da 6.haftada da görev almayı başardı. Maçın kırılma anı Antalya'nın attığı ama verilmeyen 2.goldü. Gol kararı verilmesi gerekiyordu. Skor 1-0 Antalya lehineydi. 

Notu:7.9

***

Konyaspor-Adanaspor (Barış Şimşek)
Haftanın zor geçmeye aday maçlarından biri idi. Konya çok net favori gösterilse de maç öyle geçmedi. 3 tartışmalı penaltı pozisyonu var. Birinden kurtarabiliriz Barış Şimşek'i ama 2 penaltıdan kurtarmak zor. Kötü bir yönetim sergiledi.

Notu: 7.4

***

Osmanlıspor-F.Bahçe (Mete Kalkavan)
Mete'nin özellikle geçen sezon gösterdiği performans fevkalade idi. Bu sezon o performansın biraz altında.  Sarı kart sayısında eksikler olan 90 dakikaydı. Osmanlıspor'un kazandığı penaltı için onu eleştiren hakem ağabeyler ya da eski hakemler, şu cümleyi söylerlerse SAMİMİ, DÜRÜST ve GERÇEKÇİ eleştiri olur: “Penaltı pozisyonunda ben de sahada olsam net çalardım, ama ekranda bakınca oyuncu ayağını Volkan'a kendi takıyor”. Bunu demeyip, direkt olarak “hakeme yedirdi ve Mete hatalı penaltı verdi” derseniz açıkcası samimi olmuyor.
Yukarıda bahsettiğim MHK kredisi bölümüne dair DEJAVU bu maçta yaşandı. Başrolde yine Mehmet Topal var. Hatırlayalım: Geçen sezon Eskişehir-FBahçe maçı, dk 65 ve sarı kartı olan Mehmet Topal ile Eskişehir'li Alpaslan'ın orta alanda mücadelesi. Mehmet Topal'ın rakibin ayağına basması. Buna rağmen Alpaslan'ın atılması. Sonrasında 1 hafta yaşanan tartışma. Bu hafta ise benzer pozisyon yine Mehmet Topal ile yaşandı ve ayağa basmadan dolayı Mehmet sarı kart görmezken, rakip oyuncu kart gördü. Tartışması çok olmadı, çünkü hem kırmızı çıkmadı hem de henüz sezon başı olmanın kulüpler nezdinde MHK'ya getirdiği kredi hala tükenmedi.

Notu:8.00

***

Hayatınızdan sevgi ve hoşgörü eksik olmasın…

Murat Fevzi Tanırlı
Twitter: @mftanirli

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!