comScore

Galatasaray Galatasaray

Galatasaray'ın önündeki büyük tehlike!

26 Ocak 2016, Salı 04:55
Galatasaray'ın önündeki büyük tehlike!

Yazarımız Sinan Yılmaz, Galatasaray'ın içinde bulunduğu durum ile ilgili düşüncelerini kaleme aldı.

FutbolArena - Süper Lig'in 19. haftası geride kalırken, Galatasaray kan kaybetmeye devam ediyor. Yazarımız Sinan Yılmaz, Galatasaray'ın durumunu kaleme aldı.
 

Galatasaray'ın önündeki büyük tehlike!



Dün gece Gaziantepspor - Bursaspor maçının 2. yarısını izledim. İlk yarı Antep'in 1-0 üstünlüğüyle kapanmış 2. yarı da maç ortada geçiyordu. 62. dakikada Hamza Hamzaoğlu ilginç 2 değişikliği aynı anda yaptı. Dzsudzsak ile Stoch'u çıkarıp, yerlerine bir sağ bek olan Erdem Özgenç ile bir defansif ortasaha olan Bekir Yılmaz'ı aldı. Bu değişikliklerden sonra Bursaspor oyuna ağırlığını koymaya başladı. Özellikle Bekir'in merkeze katılımıyla ortasahayı ele geçirdiler ve baskıyı arttırıp maçı çevirdiler. 2. golü de oyuna sonradan giren Bekir attı.
 
Yukarıdaki oyuncuları tanımayanlar için kısaca Galatasaray'dan örnek vereyim. Dzsudzsak, Podolski gibi oynuyor, ters ayakla sağ kanatta. Genelde sırtı dönük top alıyor ve verkaçlarla ya da driplingle önünü açıp güçlü sol ayağı ile şut çekmek veya ara pası atmak istiyor. Yerine giren Erdem ise Sabri'ye çok benzeyen bir bek. Hücumda iyi, savunmada kötü. İyi ve sık bindirir, iyi orta keser ama savunmada çok yumuşaktır, ileri çok çıkar ama geri dönemez, yerini kaybeder vs. Stoch yerine giren Bekir ise çalışkan, çok koşan, mücadele gücü yüksek bir oyuncudur ama teknik kapasitesi düşüktür. (Jem Karacan gibi) Stoch'u ise zaten biliyorsunuz... 
 
Maçtan sonra aklıma direkt şu geldi... Eğer Hamzaoğlu Galatasaray'ın başındayken 1-0 yenik olduğu bir maçta 62. dakikada Podolski'yi ve Sneijder'i oyundan çıkarsa, yerine de Sabri ve Jem'i soksa... Takım da maçı 2-3 çevirse ve gollerden birini de Jem atsa ne olurdu? :)
 
Herhalde taraftarlar bu galibiyet için gözyaşı döker, ağıtlar yakardı! :) Şaka bir yana kimse mutlu olmazdı. Maçın tüm gidişatı pozitif anlamda değişmiş olsa bile, şans eseri değiştiği iddia edilirdi. Çünkü büyük takım çalıştırıyorsanız, işinizi sizden iyi bilen milyonlarca teknik direktör meslektaşınız var demektir. Dolayısıyla sadece kazanmanız yetmez onlara göre, bir de onların istediği oyuncularla, onların doğrularıyla kazanmanız gerekir! Dolayısıyla sahanızda Benfica'yı sağbekinde Sabri, forvetinde Umut, Melo'nun yerinde de Bilal olan bir takımla yenmeniz görmezden gelinir.
 

Galatasaray'ın kadrosu kötü mü?

 
Galatasaray yarıştan düştüğünden beri herkesin dilinde aynı laf var. "Galatasaray neden böyle? Çünkü Hamzaoğlu çok kötü bir kadro planlaması yaptı, çok kötü bir kadro bıraktı"
 
Peki eğer bu kadro çok kötüyse, Hamzaoğlu bıraktığında neden ligin Beşiktaş'la birlikte en iyi futbolunu oynayan takımı Galatasaray'dı? 11. hafta itibariyle ligin en çok gol atan 2. takımı Galatasaray, ligin en çok şut atan takımı Galatasaray, ligin en çok isabetli şut atan takımı da Galatasaray, ligin en çok pas yapan, en çok isabetli pas yapan takımı da Galatasaray. Ligin pasla oynama yüzdesi ve topa sahip olma yüzdesi en yüksek takımı da Galatasaray'dı. Teknik Direktör değişiminden 5-6 hafta sonra ise tüm bu verimlilik istatistiklerinde rakiplerinin gerisine düştü. (Bu arada bu istatistikler en tartışmasız verimlilik istatistikleri ve manipüle edilebilir değiller. Koşu mesafesi gibi, dikine pas gibi, ceza sahasına top gibi bazı istitistikler her zaman olumluyu göstermez. Mesela topa sahiplik oranınız düşükse çok koşmanız bir işe yaramaz, topu koşturanların peşinde koşuyorsunuz demektir. Veya sürekli topu ileri şişiriyorsanız bu dikine pas sayınızı arttırabilir ama çağ dışı bir futbol oynadığınız gerçeği değişmez. Ataklar olgunlaşmadan pivota sürekli top kesiyorsunuzdur bu da ceza sahasına atılan top sayısını arttırır ama hücum kalitenizle ilgili bir veri sunmaz ancak tercihleriniz ilgili fikir sunar. Buna rağmen en çok topa sahip olan takıma, 'oyuna hükmedemiyor' diyemezsiniz. En çok isabetli şut atan ve en çok gol atan takıma da 'hücum edemiyor' diyemezsiniz...) 
 
Peki bu 'leş' denen kadro, geçen sene hem ligi, hem de kupayı kazanmadı mı? Bir Melo'su eksik, bir Podolski'si fazla. Onun dışında aynı. Telles'i yok Carolu'u var, Denayer'i var. Ee madem leş geçen sene nasıl 2 kupayı da kazandı? Bu sene nasıl Benfica'yı yendi? Yasin boş kaleye kaçırmasa Benfica'dan 4 puan çıkaracak leş bir kadro... Astana'yı Kazakistan'da yenmeye en çok yaklaşan takım da aynı leş Galatasaray. (Benfica Kazakistan'da 1 puanı zor kurtardı, Atletico Madrid ise bırak gol atmayı, pozisyona bile giremedi) Eğer Benfica 10 kerede bir oynanacak bir şans maçıyla Atletico Madrid'i deplasmanda 1-2 yenmeseydi. Bu leş denen kadro gayet Şampiyonlar Ligi gruplarından da çıkıyordu. Benfica'nın deplasmanda Atletico Madrid'i yendiği maç da 2011-2012 Süper Finalde Galatasaray'ın sahasında Fenerbahçe'ye yenildiği 1-2'lik maça benziyor. Benfica'nın 2 şutu ve 2 golü var. Atletico bir sürü şut çekmiş, korner atmış ama olmamış. 
 
Sonra Sneijder kalitesinde bir 10 numara Fenerbahçe'de mi var? Beşiktaş'ta mı var? Podolski gibi bir kanat/forvet kimde var? Muslera gibi bir kaleci kimde var? Kjaer dışında Chedjou seviyesinde stoper kimde var? Chedjou büyük takım stoperi olarak Kjaer'in önünde özelliklere sahip üstelik. Topu kullanma olsun, hücuma çıkma olsun. Peki, Selçuk gibi bir oyuncu kurucu? Ee o halde nasıl leş bu takım? 
 
Geçen seneden bir Melo eksiği, bir Poldi fazlası var diyordum... Peki, geçen sene Galatasaray'dan sekiz puan fark yiyen Beşiktaş'ın kadrosu ile bu seneki kadrosu arasında çok mu fark var? 
 
Beşiktaş'ta kimler değişti? Ba yerine Gomez geldi. Veli ve Tolgay gibi çok değerli iki ortasaha adamı sakatlandı ve Rhodolfo ile Beck gibi iki tane savunma elemanı eklendi. Çok mu değişti yani Beşiktaş? Tabiki değişti! Yıldızları üreten, kendi içinden çıkaran Beşiktaş değişti! Geçen sene Beşiktaş taraftarının Oğuzhan için yazdıklarına bakın, Galatasaray taraftarının Emre Çolak için yazdıklarından farksız. Ama ne oldu? Gomez'den de faydalı, en büyük transferi Beşiktaş bonservis ödeyerek yapmadı! Kendi içinden çıkardı! Oğuzhan'dan başka İsmail'in formuna bakın, Ersan'ın formuna bakın, Cenk'e bakın... Beşiktaş 4 net bonservissiz transfer yaptı, kendi içinden, kendi değerini yarattı. Aynısını Hamzaoğlu yaz boyu söylediğinde ne denildi? "İbrahimoviç'i getirin!" Şenol hoca çok büyük bir eğitici ve kendisine çalışılacak iyi bir ortam sunuldu, o da yetiştirdi. Beşiktaş ile birlikte en iyi topu oynatan Hamzaoğlu'na, işine karışılmadan çalışabileceği, huzurlu bir ortam, zaman ve sabır verildi mi peki? Hamzaoğlu gönderildiği günlerde Pereira ondan 3-4 kat fazla eleştiriliyor, yerden yere vuruluyordu. Fakat Fenerbahçe yönetimi arka çıktı! Sabır gösterdi... Adam da ilk yarıyı 40 puanla bitiren 19 haftada 46 puana ulaşmış bir takım oyunu yarattı. 
 
***
 
Bugün gelinen noktada Galatasaray ise kaos ortamından bir türlü kurtulamıyor ve kendi kalitesini aşağı çekiyor. Mazeret olarak da geçen sene 2 kupayı aynı kadroyla kazanmış, 90'da Yasin boş kaleye golü atsa ve Astana'dan son dakikada yemese Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkacak kadroya 'leş' diyorlar. 
 
11. hafta itibariyle şampiyonluk yarışı içindeyken ve iyi futbol oynarken, sosyal medya yangıncılarının gazına gelip hocasını gönderen ve bugün sadece 8 hafta sonra Fenerbahçe'nin 14 puan gerisine düşmeyi başaran yönetim de, bu koro halinde söylenen 'kadro yetersiz' türküsü ile kurtulmaya çalışıyor. Bugün, o dönemlerde yangın yapan herkes de çok iyi biliyor ki 11. hafta itibariyle Hamzaoğlu gönderilmeseydi Galatasaray böyle bir puan farkı yememişti ve gayet de yarışın içinde olacaktı! 
 

İş işten geçti. Kafaları kaldırmak zorundayız! 

 
Kararlar verildi, sonuçlar alındı. Artık önümüze bakmamız lazım ve önümüzdeki tablo ile ilgili olarak benim esas büyük korkum şu! Sneijder, Muslera, Chedjou, Podolski, Selçuk ve üzerine Donk'u, Linnes'i eklenmiş Galatasaray'ın bu kaliteli kadrosuna rağmen bile ligi ilk 4'te bitirememe ihtimali yüksek! Bunun da kadro kalitesiyle falan hiç alakası yok! Takımı, dereyi geçerken at değiştirdiği için azgın sulara kaptırmış Galatasaray yönetimi ile alakası var! Bugün taraftarlar oyunculara kızgın, küskün. Galatasaray oyuncuları ise sorumluluk almaktan korkuyor! Ama nasıl korkmasın? Oyuncularını koruduğu için hocası gönderilirse bir takımın, oyuncular ne hissedebilir? 
 
Moral motivasyon ortada... Teknik taktik olarak da yazacak hiçbir şey yok. Hamzaoğlu bıraktığında takımın boyu 30 metreydi. Bugün sahaya yayla gibi yayılan ve rakibini kovalamaktan başka bir şey yapamayan bir Galatasaray var. Çünkü kompakt oynayamıyorlar. Ayarları bozulmuş bir makine gibi...  
 
***
 
Galatasaray'ın UEFA'dan alacağı söylenen 1 yıllık cezayı bu kulübe Özbek yönetimi aldırmadı! Bu ceza 2008'den 2014'e kadar görev yapan 2 başkanın ortak sorumluluğudur. Ancak Özbek yönetimi, sportif olarak verdiği hatalı karar yüzünden, bu iki başkanın 6 senede yaptığı zararı Galatasaray'a 1 yılda yapabilir! 
 
6 senede yapılan plansız harcamalar 1 yıl UEFA'dan men ise... İyi giden takımı bozarak ilk 4'e sokamamak ve Avrupa'ya gidememek de +1 yıl olur ve Galatasaray 2 yıl Avrupa'dan uzak kalabilir! 
 
Bunun için 7'den 70'e her Galatasaraylının takımına sahip çıkması gerekir. Futbolculara protestolar haklıdır veya haksızdır buna girmeyeceğim. Hiçbir ehemmiyeti yok çünkü! Galatasaray'ın otobüsü devirmeden yola girmesi şart! Bugün dereyi geçerken at değiştirmemiş takımlardan Başakşehir, Kasımpaşa ve Konyaspor Galatasaray'dan çok daha oturmuş ve iyi bir takım oyunu oynuyor. Üstelik puanlar eşit! Galatasaray'ın ise bu 'leş' denen ve fakat aslında oldukça kaliteli kadrosunu tekrar kazanıp bu takımlara geçilmemesi şart! O yüzden her Galatasaraylının sene sonuna kadar bu takıma destek çıkması, iç sahada yalnız bırakmaması, ıslıkla küfürle köstek olmaması elzem! Kızmakta, hayal kırıklığına uğramakta sonuna kadar haklıyız, ben de bir Galatasaraylı olarak birçok oyuncuya kızgınım ama şimdi ceza verme zamanı değil! Eğer destek yerine öfke kusar ve köstek olursak en büyük zararı Galatasaray'a vereceğiz. 
 
Ve çok iyi biliyoruz ki başka Galatasaray yok!

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!