Yanal, Salih'e bunları öğretecek!

Fenerbahçe'nin çiçeği burnunda teknik direktörü Ersun Yanal, Türk futbolunda futbolcu olmamasına rağmen teknik direktör olmayı başarabilmiş ender isimlerden biri olarak dikkat çekiyor. Bilimselliğe inanması, sürekli deneysel olması ve modern görüşleriyle Türk sporuna ayrı bir renk getirmeyi başardı.

Bir teknik direktör olarak kişisel blog tutan ve twitter hesabı bulunun Ersun Yanal, Eskişehirspor'u çalıştırırken 7 Ağustos 2012'de kendi spor görüşüne dair oldukça ilgi çekici bir yazı kaleme aldı. Yanal, sürekli 'takım' olabilmenin önemine vurgu yaparken, 2012 Londra Olimpiyatları'nda mücadele eden ve çok güçlü rakiplere karşı müthiş savaşan Türk Kadın Voleybol Milli Takımı'na 'takım' olabilmesinden ötürü övgüler yağdırdı.

Eskişehirspor'u da bu yüzden tercih ettiğini belirten Yanal; "Eskişehir'in bu spor kültürüdür. Başarıdan çok oyuna, oyunun keyfine, mücadelenin adil olanına saygı duyan bir duruşa sahip Eskişehirspor taraftarıdır. Profesyonel bir gösteri haline gelen futbolda böylesi bir kültürü korumak ve geliştirmek hiç de kolay değil." diyerek kendi spor anlayışını ortaya koydu.

"FEDAKARLIKLARI GÖZE ALABİLENLER.."

Salih Uçan, Recep Niyaz, Beykan Şimşek gibi oldukça potansiyelli genç isimler bulunduran Fenerbahçe'ye teknik direktör olan Yanal'ın o dönem yazdığı satırlar, bugün gencecik yeteneklere nasıl davranacağının izlerini taşıyor. Yanal; "Yıllarca yıldız kategorisinden manşetlerde kendisine yer bulabilmiş olan gencecik çocuklar, sporun sağlam bir kişilik gerektirdiğini, Allah vergisi becerilerin —eğer üstüne bir şeyler konmuyorsa— bu piyasada hiçbir işe yaramayacağını öğrenemeden kaybolup gidiyorlar. Çünkü spor kamuoyu, spor medyası, spor kulüplerini yönetenler ve sporu yöneten bürokratlar bile bilmiyor, sporun önce ruhsal bir gelişim gerektirdiğini. Başkalarının vaz geçtiği noktada, kimsenin göze alamayacağı fedakârlıkları göze alabilenlerin, kendisini eşi bulunmaz birer yetenek zannedenleri her defasında alt edeceğini…" dedi.

Yanal, yazısını şu cümlelerle noktaladı;

"Spor eğitimi, her şeyden önce kişilik eğitimidir. Futbol, her şeyden önce takım oyunudur. Takım karakteri ve spor kültürü içinde iddialarını, enerjini saygılı bir rekabet içinde mücadeleye yansıtmaktır. Türkiye'yi ileriye taşıyacak spor kültürü ve sporcu kişiliği de ancak böylesi vasıfları geliştirmekle mümkündür."