Gelecekte federasyon başkanı olmak istediğini söyleyen Arda Turan yaptığı açıklamalarda "Barcelona'ya transferim sonrası poposu kalkmış diyenler elbet olmuştur." ifadelerini kullandı.
İşte Arda Turan'ın Ayşe Arman ile yaptığı röportaj:
Barcelona gibi bir takımda, bütün dünyanın hayran olduğu futbolcularla oynamak nasıl bir şey?
- Müthiş! Hayalimdi. Yalan yok. Hep, 'Keşke bir gün Barcelona'da oynayabilsem, o takımın bir parçası olabilsem!' demiştim. Chelsea değil, Manchester değil, Barcelona... Allah'a çok şükür, neyin hayalini kurduysam gerçek oldu. Ama tabii bu başarı gökten zembille inmedi. Çalıştım, emek verdim. Şu anda da dünyanın en iyi takımlarından birinde oynamanın keyfini sürüyorum.
237737-haber
Nasıl oluyor da kafayı yemiyorsun?
- Ben tevekküle inanan bir insanım. İnançlarım gereği, her şeyin Allah'tan geldiğine inanıyorum. Bu duygu da beni kafayı yemekten koruyor. Bir de gerçekçiyim. Evet, futbolda gelebileceğim en üst noktaya geldim. Ama bir gün bu rüya bitecek. Buna hazırlıklıyım. Şu anda futbolculuğumda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Üzerinde Arda formasıyla top oynayan bir küçüğü görmenin verdiği manevi tatmin, anlatılır gibi değil. Doğru bir rol model olmak istiyorum.
Ulaştığın bu konum seni ne kadar zorluyor?
- Kendime ait zamanım neredeyse hiç yok. Eve gelince küt diye devriliyorum. Sponsorlar, röportajlar, fotoğraf çekimleri, yardım kuruluşlarıyla ilgili bir şeyler, hep bir aktivite. Futbol oynamak neredeyse işimin en kolay yanı. Senede 60 maç oynuyoruz. Antrenmanlar, seyahatler, sürekli yollardayım...
Ulaştığın bu konum seni ne kadar zorluyor?
- Kendime ait zamanım neredeyse hiç yok. Eve gelince küt diye devriliyorum. Sponsorlar, röportajlar, fotoğraf çekimleri, yardım kuruluşlarıyla ilgili bir şeyler, hep bir aktivite. Futbol oynamak neredeyse işimin en kolay yanı. Senede 60 maç oynuyoruz. Antrenmanlar, seyahatler, sürekli yollardayım...
Peki bu, nasıl bir stres, nasıl bir baskı? Ne kadar büyük yani?
-Valla benim açımdan kalması en zor yer Atletico Madrid'di. Bugün daha az baskı var. Yarın öbür gün Barcelona'dan ayrılsam, kariyerimi en üst seviyede bırakmış olacağım. Başardım yani. Artık kimseye bir şey ispatlamak zorunda değilim.
Yaşadığın hayatı ve stresi başkaları kaldırabilir mi?
- Elbette! Ben nasıl yaptıysam, başka gençler de yapabilir. Ay'dan gelmedim! Türk insanı bu yetenekte ama doğru yönlendirmek gerekiyor. Mesela Galatasaray'da oynarken bana yapmadıklarını bırakmadılar. İzin günümde istediğim yerde, istediğim kişiyle gezemeyecek miyim? Türkiye'de böyle saçma kısıtlamalar var. 21 yaşında bazı fikirlerini söylediğinde, “Çok konuşuyor! Her şeyi biliyor! Ukala!” oluyor. Başarmanı istemiyor, saygı duymuyorlar. Avrupa'da doğru bir şey söylüyorsan, insanlar sana saygı duyuyor.
237730-haber
Öyle bir anlattın ki, sanki senin hiç hatan yoktu...
- Olmaz mı? 18 yaşında cebinde 500 bin doları olan, evini, Porsche'sini almış, bir anda şöhretin tepesine çıkmış bir çocuktan ne bekleyebilirsiniz? Tabii ki hata yapacak. Ben de yaptım. Ama kötü niyetli değildim. Heyecanlıydım, çömezdim ve sonradan görmeydim. E bunlar da normal.
Sonradan görme olduğunu çok az insan itiraf edebilir...
- Bizde yalan yok!
Bugün geldiğin noktada en çok kime teşekkür ediyorsun?
- En çok Allah'a, anneme-babama ve bana destek olan hocalarıma, arkadaşlarıma. Ben çok arkadaşı olan bir adamım. Onların varlığı bana hep güç verdi, diri ve canlı tuttu. Her zaman evimde beş-altı çocukluk arkadaşım olur.
Hala mı?
- Tabii tabii, Bayrampaşa'dan arkadaşlarım, Yeşilköy'den ve Galatasaray altyapısından arkadaşlarım. Dostluklarım bin yıl sürer. Vefa önemlidir bizde.
Herkes senin için, "Müthiş bir futbol zekası var!' diyor
- Onu bilmem, bildiği şu: Kuvvetli yanlarımı da, eksik yanlarımı da görebiliyorum.
Bunu nasıl öğrendin?
- İzleyerek. ‘Görsel antrenman' yaparım. Futbolcuların çoğu çok fazla maç izlemez. Ben izlerim. Mesela, 30 metreden kaleye şut atmam. Çünkü iyi şut atamadığımı biliyorum. Hiçbir zaman rakibin sağından atıp, solundan geçmeye çalışmam. Çünkü süratime o kadar güvenmiyorum. Hep topu kaybetmemek üzere kısa çalımlar ve paslar atarım.
Kendini keşfetmende birileri sana yardımcı oldu mu?
-Çok kişi oldu. Fatih Terim'in bir cümlesi hiç aklımdan gitmez mesela. Taktiksel açıdan kenarda oynuyordum. “Kenarda oynarsan, sadece bir mevkiinin özel oyuncusu olarak kalırsın. Ama içeriye girersen, oyununu çeşitlendirir, dünya starı bile olursun!” demişti.
Peşinde sürekli paparazzilerin dolaşması seni rahatsız ediyor mu?
- Etmiyor. Ama olanı yazsınlar. Cuma yemekteysem, pazar maç varsa, “Cumartesi gecesi dışarıdaydı!” demesinler. Enerji içeceği içiyorsam, “Votka enerji içeceği içiyordu” yazmasınlar!
Burada böyle şeyler olmuyor mu?
- Hayır! Burada Messi'yi bile kimse çekmez. Madrid'de Ronaldo'yu Irina'yla çekmiyorlardı, düşün. Türkiye'de delirdiğim başka şey de, köşe yazarlarının hâkim olmadıkları konular hakkında yorum yapıp, yazı yazmaları, bilmedikleri şey hakkında sekiz tane yazı yazıyorlar.
237727-haber
O zaman bir futbolcu için Türkiye'den gitmek rahatlatıcı bir şey...
- Yüzde yüz kendini geliştiriyorsun. 22-23 yaşında genç bir adam, yurtdışına gidince hayatıyla ilgili risk alıyor. Ki ben, Galatasaray'da ne olursa olsun, konuştuğumuz bütün olumsuzluklara rağmen prens gibiydim. Ama hayallerim büyüktü, “Bir gün Barcelona'da oynar mıyım? Yapabilir miyim?” O yüzden gittim. Şimdi dönüp bakıyorum da iyi ki hayallerimin peşinden gitmişim.
"Futbolu bırakacağım" dediğin bir yaş var mı?
- Hayalim üst seviyedeyken bırakmak. Fiziken tam düşünmeden. O da 35'ler filan.
Ondan sonrası peki?
- Zaman gösterecek. Belki federasyon başkanlığı, belki kulüp başkanlığı, belki de Galatasaray'a sportif direktörlük. Zamanı gelince bakacağız.
Türkiye'ye dönmek istiyorsun yani...
- Elbette! Bu birikimle mutlaka ülkeme dönmem gerekiyor. Türk futbol tarihinin özel oyuncularından biri olarak algılanıyorsam, o zaman bu işin yöneticilik kısmında da genç oyuncuların yetişmesi için uğraşmalıyım diye düşünüyorum.
Peki aile kurmak...
- Çok istiyorum... Ama hayatta hiçbir şeyle ilgili bir paniğim olmadı. Hayırlısı...
Senin durumundayken, kadınlar Arda Turan'a mı geliyor, sana mı?
- Şu anda bir kız arkadaşım olduğu için ona saygımdan dolayı sadece onun için konuşabilirim. Kız arkadaşım Aslı, benimle, ben olduğum için birlikte. Beni sevdiğine inanıyorum.
"Devlet büyüklüklerine minnetlerini, şükranlarını her ortamda sunan ama mafya babalarına selam gönderen, kupa hediye eden bir adam" diyorlar senin için...
- Mafya babası dedikleri Mehmet Ağar mı? Ne ayıp! Mehmet Ağar, benim için ülkesine hizmet etmiş eski bir bakan. Sevdiğim bir büyüğüm. Saygıda kusur etmem. Hiçbir büyüğüme etmem. Bu arada, ben sporcuyum. Herkese eşit mesafede duruyorum. Eğer bir gün Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkenin başbakanı olur ve soyunma odasına gelirse, Erdoğan'a gösterdiğim saygıyı ona da gösteririm. Benim için herkes aynı. Ben hayatta kimseye biat etmedim.
Yabancı basın, Türkiye ile ilgili soru sorduğunda ne diyorsun?
- Ne düşünüyorsam onu söylüyorum. “Ülkemde utanılacak bir şey yok!” diyorum. “Evet, sorunlarımız var ama ülkemize aşkla bağlıyız. İnşallah bu karanlık günleri atlatacağız, her şey iyi olacak!”
Birlikte çalıştıkların sana 'Kaptan' mı diyor?
- Evet. 'Koca kafa' diyen de var! Haksız da değiller.
Poposu kalktı diyenler var mıdır?
- Olmaz mı? Herhalde vardır. Biraz da kalkmıştır da... Normal!