comScore

Galatasaray Galatasaray

Galatasaray'ın ilk yarı performansı

29 Aralık 2016, Perşembe 09:31
Galatasaray'ın ilk yarı performansı

Süper Lig'de ilk devreyi 3 .sırada tamamlayan Galatasaray'ın performansını inceledik.

FutbolArena Analiz – Galatasaray ligde ilk devrede çıktığı 16 karşılaşmada 10 galibiyet, 3 beraberlik, 3 mağlubiyet alarak 33 puan topladı.

AVRUPA CEZASI

Galatasaray için 2016-2017 sezonunun rotası geçen yıldan belli olmuştu. Bu sezon Avrupa kupalarına katılamayacak olan sarı-kırmızılılarda tüm planlar 2016-2017'de lig şampiyonluğu üzerine kurulmuştu.

GEÇEN SEZONUN BU SEZONA ETKİSİ

Galatasaray'ın bu sezonunu yorumlarken geçen sezondan bahsetmemek olmaz. Çünkü ne Beşiktaş, ne de Fenerbahçe'nin 2015-2016 sezonu performansı, 2016-2017 sezonuna bu kadar etki etti. Galatasaray geçen sezona 3 kupalı şampiyon Hamza Hamzaoğlu ile girmişti. Kasım'da Hamzaoğlu gitti, 1 maç takımı Taffarel çalıştırdı. Ertesi hafta göreve Mustafa Denizli getirildi. Tecrübeli teknik adam da çare olmadı. Mart'ta ise Denizli gitti, Fatih Atik geldi. İki hafta sonra da Fatih Atik'in yerine Riekerink geçti. Böylece sadece 5 ayda Galatasaray'ın yedek kulübesinde 5. farklı isim görev yapmaya başladı. Aslında Riekerink ile Galatasaray iyi bir başlangıç yapmadı. Hatta 7 haftada sadece 1 maç kazanabildi. Bu periyotta Fenerbahçe'ye karşı alınan 0-0'lık beraberlik taraftarı mutlu etti. Çünkü Fenerbahçe'ye şampiyonluk yarışında yara verilmişti. Galatasaray ligde son 2 maçını kazandı. En önemlisi kupa finalinde Fenerbahçe'yi mağlup etti. Böylece Avrupa cezasını 2016-2017 sezonunda çekme şansını elde etti.



"RİEKERİNK BEY DİYECEKSİNİZ"
Galatasaray yeni sezona Riekerink ile başlarken Hollandalı çalıştırıcının en önemli kararı Galatasaray taraftarının artık görmeyi istemediği oyuncuları kadroda düşünmemesiydi. Umut Bulut, Olcan Adın, Tarık Çamdal, Ryan Donk, Bilal Kısa ve Emre Çolak takımdan ayrıldılar. Sabri Sarıoğlu'nun da ayrılığı uzun süre gündemdeydi ama takımda kaldı. Yine de Umut Bulut ve Olcan Adın'ın ayrılığı bile adeta Galatasaray taraftarının gönlüne su serpmişti. Taraftarın, Hamza Hamzaoğlu'na tepki göstermeye başladığı dönemde hocanın, Umut Bulut ısrarı büyük rol oynamıştı. Galatasaray taraftarı artık "camianın evladı", "bizim çocuklar" klişelerinden sıkılmıştı. Selçuk İnan, öncesinde Burak Yılmaz, Olcan Adın, Umut Bulut gibi oyuncularla takımın içinde oluşan ve kimin gidip kimin geleceğinde rol oynayan ekipten artık sıkılmıştı. Ama Riekerink göreve gelene kadar hiç kimse bu ekibi bozamadı. Galatasaray taraftarının, Hollandalı hocaya sevgisi de buradan geldi. Yeni sezona da Süper Kupa'da Beşiktaş'ı penaltılarla mağlup ederek başlayınca "Riekerink Bey" modası başladı.

GEÇEN SEZON İYİ ANALİZ EDİLMEDİ
Galatasaray taraftarının, Riekerink'i hiçbir zaman bir taktik deha olarak gördüğünü sanmıyorum. Fatih Terim gibi taktiksel bilgisi yüksek, oyuna müdahaleleri isabetli, kuvvetli B planları olan ya da bir motivasyon ustası değildi. Yukarıda bahsettiğim gibi en önemli özelliği kaba tabirle 'kimseye eyvallahı olmayan' birisi olmasıydı. Bu bile yıllardır takımın içindeki düzenden sıkılan Galatasaray taraftarının gönlüne girmesine yetmişti. Ama yine de geçen sezon Riekerink'in Galatasaray performansı iyi analiz edilmedi.

İKİ FENERBAHÇE DERBİSİ

Geçen sezon TT Arena'da 0-0 berabere biten ve Fenerbahçe'ye şampiyonluk yarışında darbe vuran o maçtaki Galatasaray performansı normal şartlar altında çok ağır bir dille eleştirilmeliydi. Birçokları bu sezon Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı Kadıköy'de 2-0 yendiği maçtaki sarı-kırmızılıların performansını son yılların en kötüsü olarak yorumluyor. Bence geçen sezon TT Arena'da 0-0 biten derbideki Galatasaray performansı son 15 yılın en kötüsüydü. 6-0 biten maç da dahil olmak üzere Galatasaray asla Fenerbahçe karşısında bu kadar zayıf bir performans ortaya koymamıştı. Bu sezon 2-0 kaybedilen mücadelede Galatasaray'ın kaleyi bulan şutunun olmaması eleştirildi. Geçen sezon 0-0 biten derbide de sadece 1 şutu kaleyi bulmuştu! Zaten maç boyu toplam attığı şut sayısı sadece 3'tü! TT Arena'da oynanan bir derbiyi Galatasaray 3 şut atarak tamamladı. Fenerbahçe 4-5 çok net gol pozisyonunu değerlendiremedi. Ama skor yorumculuğunun iliklerimize kadar işlediği ülkemizde o maçtaki Galatasaray performansı eleştirilmedi. Halbuki Riekerink o gün Galatasaray'ı adeta bir Anadolu takımı gibi oynatmıştı. Bu Galatasaray geleneklerine aykırı bir durumdu. O maçta 62. dakikada takım çok kötü oynarken hücumdaki kozlarından birisi olan Emre Çolak'ı çıkarıp yerine Sabri Sarıoğlu'nu alarak daha da defansif bir takıma döndürmüştü. Riekerink'in övüldüğü kupa finalinde de çok farklı bir durum yoktu. Ligde şampiyonluğu kaybeden Fenerbahçe motivasyonsuz biçimde Galatasaray karşısına çıktı. Vitor Pereira bile yedek kulübesinde kahve içiyordu. O gün daha iyi başlayıp öne geçti Galatasaray. Sneijder sakatlanmıştı. Devre arasında Riekerink onu oyundan çıkarırken yerine kimi aldığını hatırlıyor musunuz? Chedjou. Bir stoper. Daha oynanacak koskoca bir ikinci yarı varken Riekerink, Sneijder'in yerine bir stoper soktu. Yetmedi, 65. dakikada Sinan Gümüş'ü çıkarıp Sabri Sarıoğlu'nu oyuna aldı. Tüm bunları yapan hocanın 89. dakikada Emre Çolak'ı çıkarıp Linnes'i alması da kimseyi şaşırtmadı. Şaşırtıcı olan ise sırf Galatasaray kupayı kazandığı için Riekerink'in bu Anadolu takımı hocası tercihleri hiç eleştirilmedi. 2016-2017 sezonunda 15. haftada Galatasaray, Osmanlıspor deplasmanında 87. dakikada skoru 2-2 yapınca Riekerink oyundan Sneijder'i çıkarıp Chedjou'yu aldı. Bu değişiklik olay oldu. Taraftar büyük tepki gösterdi. Maçtan sonra Riekerink'e neden böyle bir değişiklik yaptığı soruldu. Hollandalı hoca, aynı değişikliği geçen sezon Fenerbahçe ile oynanan kupa finalinde de yaptığını söyledi. Peki şimdi burada Riekerink mi haksız, yoksa onu geçen sezon eleştirmeyip şimdi skora göre yorum yapanlar mı?



YÜZ GÜLDÜREN TRANSFER SEZONU

UEFA'nın finansal limitlerine uygun hareket etmek zorunda kalan Galatasaray'da kiradan dönen Bruma yeni bir transfer gibi oldu. En dikkat çekici hamle 4.5 milyon Euro'ya alınan Serdar Aziz'di. Eren Derdiyok, Tolga Ciğerci, Cavanda, Josue, Sigthorsson ve Nigel de Jong diğer transferler oldu. Galatasaray bir anda sol bek hariç her pozisyonda alternatifli bir takıma dönüştü. Kağıt üstünde transferin şampiyonu Galatasaray'dı. Çünkü geçen sezondan hiçbir önemli oyuncusunu kaybetmeyip, üstüne takviyeler yapmıştı.

KORKUTAN BAŞLANGIÇ

Avrupa'da olmayan ve tamamen lige odaklanıp, güçlü bir kadro oluşturan Galatasaray ligde şampiyonluğun en büyük favorilerinden birisiydi. Ama ilk hafta Karabükspor karşısında sergilenen futbol geçen sezonki kabusu hatırlattı. Galatasaray maçı uzatmada Eren Derdiyok'un şık golüyle 1-0 kazandı. 2. hafta Akhisar deplasmanında takımın mağlup duruma düşmesi endişeyi daha da artırdı. Ama Galatasaray maçı 3-1 kazanmayı başardı. 3. hafta ise Kayserispor deplasmanında silik bir görüntü çizerek ilk puan kayıplarını yaşadı. 4. hafta evinde Rizespor'u 2-0 yendi. Kağıt üstünde 4 maçta 10 puanla iyi bir başlangıç yapmıştı. Ama sergilenen futbol taraftarı mutlu etmiyordu.

DERBİDEKİ İLK YARI PERFORMANSI

Beşiktaş derbisi öncesi Galatasaray'a fazla şans verilmiyordu. Öyle ki İddaa bile Beşiktaş galibiyetine 1.70 oran vermişti. Bu, 2009'dan beri Beşiktaş'a Galatasaray ile oynadığı iç saha maçlarında açılan en düşük orandı. Zaten 2009'da da şampiyon Beşiktaş olmuştu. Herkes Beşiktaş'ı favori gösterirken maça Galatasaray flaş bir başlangıç yaptı. Devreyi 2-0 önde kapattı. Bu şanslı bir skor da değildi. Tam aksine Galatasaray pas yaparak, oyuna hakim olarak, rakibe üstünlüğünü hissettirerek bu skora ulaştı. İkinci yarıda ise Talisca ve Aboubakar'ın girişiyle Beşiktaş giderek baskıyı artırdı. Üst üste gollerle maçı 2-2 bitirdi. Galatasaray açısından kazanamamasına rağmen birçok pozitif çıkarımın yapıldığı bir mücadele oldu.



KIRILMA MAÇI TRABZONSPOR

Derbi sonrası 2'de 2 yapan Galatasaray adına her şey yolunda giderken bu sezonun en kötü performans gösteren takımlarından Trabzonspor'a TT Arena'da kaybetmek moralleri çok bozdu. Galatasaray derbi sonrası havaya girmişti. Antalyaspor mücadelesinde tribünde 40 bin taraftar vardı. Yönetim de taraftara, stadı doldurma çağrısı yapıyordu. Taraftar da buna uyuyordu. Trabzonspor mücadelesinde ise tribünde tam 43 bin taraftar vardı. Örneğin ligde son iç saha mücadelesi olan Alanyaspor karşılaşmasında tribüne 15 bin seyirci gelmişti. Hatta Trabzonspor'dan sonraki iç saha mücadelesi olan Başakşehir karşılaşmasına da sadece 20 bin taraftar geldi. Üstelik rakip lig lideriydi. Ama Galatasaray taraftarı için rakibin kim olduğundan ziyade kendi takımının performansı önemliydi. Trabzonspor mağlubiyeti taraftarın hevesini kırmıştı.

KADIKÖY'DEKİ 2-0'LIK YENİLGİ

3 hafta içinde önce Trabzonspor'a, ardından Başakşehir'e kaybeden Galatasaray sonrasında gittiği derbide Kadıköy'de pozisyona giremeden 2-0 mağlup oldu. 7. hafta bittiğinde Galatasaray 17 puanla Beşiktaş ve Başakşehir ile birlikte zirvenin ortağıydı. Fenerbahçe'nin tam 8 puan önündeydi. Sadece 4 maç sonra, 11. hafta bittiğinde ise Fenerbahçe, Galatasaray'ın 1 puan üstüne çıkmıştı. Riekerink'in taktik bilgisi, oyuna müdahaleleri artık çok daha yüksek sesle eleştirilmeye başlandı. Kovulacağı söylentileri yayıldı. Fatih Terim ismi geçmeye başladı. Terim de bunu yalanlamadı, hatta "Dünya döndükçe benim adım Galatasaray ile anılacaktır" diyerek açık kapı bıraktı. Ama Riekerink görevde kaldı.

5 HAFTADA 13 PUAN

11. hafta sona erdiğinde Galatasaray zirvedeki Başakşehir'in 9 puan, Beşiktaş'ın 7 puan, Fenerbahçe'nin ve hatta Bursaspor'un bile 1 puan gerisinde 5. sıradaydı. İlk maçta da rakip Bursaspor'du. Galatasaray o gün geriye düşmesine rağmen güzel oyunla kazandı. Kasımpaşa deplasmanında ise yine aynı sorunlar baş gösterdi. Galatasaray skoru kontrol edemedi ve kalesinde basit bir gol gördü. Yine de kısa sürede skoru 2-1'e getirmeyi başardı. 74'te ise Kasımpaşa'da Otigba kırmızı kart gördü. Maçı izleyen taraftarlar, Riekerink'in yorulan oyuncuları değiştirmesi ve Galatasaray'ın rakibe fazla top göstermeden skoru koruyup maçı bitirmesini bekliyordu. Ama Riekerink yine maçı izlemekle yetindi. 79. dakikada 10 kişilik Kasımpaşa penaltı kazandı. Adem Büyük'ün penaltısını Muslera kurtarmasa bugün belki de Galatasaray Teknik Direktörü Riekerink değildi. Adem penaltıyı kaçırdığında dakikalar 79'u gösteriyordu ve Galatasaray çok ihtiyacı olduğu net şekilde görülmesine rağmen hiç oyuncu değiştirmemişti. Hollandalı teknik adam, penaltıdan sonra da oyuna müdahale etmedi. Bunun sebebi ise son dakikalarda anlaşıldı. Riekerink, Anadolu takımlarının hocalarının bile yapmayacağı şekilde 3 değişiklik hakkının 3'ünü de vakit geçirmek için son anlara saklamıştı. Galatasaray 3 değişiklik hakkını da 89. dakika ve sonrasında kullandı. Riekerink, 10 kişi kalmış Kasımpaşa'ya karşı oyuna müdahale etmek yerine bunu tercih etti. Ve Adem'in kaçırdığı penaltıyla belki de koltuğunu korudu. Galatasaray ligde kalan 3 haftada TT Arena'da çok rahat galibiyetler aldı. Deplasman problemi ise Osmanlıspor önünde de devam etti. Rakibin birçok net gol fırsatını değerlendiremediği mücadelede sarı-kırmızılı ekip, Semih Kaya'nın golüyle puanı aldı.



KÖTÜNÜN İYİSİ
Galatasaray genel anlamda güzel geçmeyen ilk yarıyı rakiplerinin puan kayıpları sayesinde iyi bir noktada bitirdi. 11. hafta sonunda zirvenin 9 puan arkasında kalan Galatasaray ilk yarı bitiminde ise Başakşehir'in 3, Beşiktaş'ın 2 puan gerisinde. Fenerbahçe'nin de 2 puan üstüne çıktı. Dolayısıyla tüm sorunlara rağmen takımın konumu hala şampiyonluk için kuvvetli bir aday olmaya yetiyor.

KUPA PERFORMANSI

Kuralar çekildiğinde herkes en kolay gruba Galatasaray'ın düştüğünü düşündü. Çünkü grupta kendisi dışında Süper Lig takımı yoktu. Hatta TFF 1. Lig'den bile sadece Elazığspor vardı. Diğer rakipleri Tuzlaspor ile Erzincanspor'du. Buna karşın Riekerink birçok A takım oyuncusuna kupa maçlarında görev verdi. Hatta Bruma, Sneijder gibi kilit oyuncuların bile sahaya çıktığını gördük. Yine de Galatasaray 4 maçta sadece 5 puan toplayabildi. Dünkü Tuzlaspor mücadelesi ise yıkım oldu. Çünkü hem moral bozucu bir yenilgi alındı, hem de Chedjou ile Yasin Öztekin cezalı duruma düştüler. Bruma'nın cezalı olduğu Konyaspor deplasmanında onlar da oynayamayacaklar. Sadece skor değil, oyuncu tercihleri bakımından da Riekerink'in şu ana kadarki kupa performansının çok kötü olduğu söylenebilir. Belki de Avrupa kupalarında olmayan takımının as oyuncularını kupada oynatarak onları zinde tutmaya çalıştı. Ama bunun işe yaramadığı görüldü. Galatasaray'ın gruptan çıkmak için hala şansı yüksek. Kalan 2 maçından da galibiyetle ayrılarak kendi işini görebilir.

SIGTHORSSON'UN SAKATLIĞI

Transferin son döneminde kadroya katılan Sigthorsson tek bir resmi maç oynamadan ilk devreyi tamamladı. EURO 2016 performansıyla beğeni toplamıştı. Hava toplarında Avrupa'nın en iyi santrforlarından birisi olan Sigthorsson'un takıma vereceği katkı merakla bekleniyordu. Ama bir türlü geçmek bilmeyen sakatlığı nedeniyle onu hiç izleyemedik. Galatasaray adına ilk yarının en büyük şanssızlığı bu oldu. Sigthorsson ilk haftadan itibaren sağlıklı biçimde takımda yer alsaydı hem kendi katkısı olacak, hem de Eren Derdiyok daha faydalı biçimde rotasyonda kullanılabilecekti.



EREN DERDİYOK'UN DÜŞEN FORMU

Sigthorsson'un sakatlığı ile takımdaki tek santrfor konumuna gelen Eren sezona harika girmişti. Özellikle röveşata golleri beğeni topladı. Hava toplarındaki hakimiyeti de zaten geçen sezondan beri alıştığımız bir görüntüydü. Ama zamanla Eren'in performansı çok düştü. İlk 5 haftada 5 gol atan santrfor, sonrasındaki 11 mücadelede sadece 2 gol atabildi. Bunlardan birisini de son hafta Alanyaspor'a karşı kaydetti. Eren düşen performansı nedeniyle 3 hafta yedek kalıp, son anlarda oyuna girdi. Bu dönem Galatasaray galibiyet serisi de yakalayınca Eren'in takımdaki varlığı sorgulanmaya başlandı. Ama bence burada problem Eren'in performansından ziyade takımın, Eren'e uygun oynamıyor olması. Eren tarzındaki bir santrforun bekleyeceği ilk şey kenarlardan gelecek servisler. Galatasaray'da Carole atletik, savunma yönü fena olmayan ama hücumda zayıf bir sol bek. Sağ bekte ise ne Cavanda ne de Sabri Sarıoğlu beklenen ortaları yapabildi. Zaten bu iki oyuncu da ligin ilk yarısını asist yapamadan tamamladı. Kanatlarda oynayan Bruma ve Yasin'in de oyun stillerinde santrfora orta açmak gibi bir şey yok. Bu sebeple Galatasaray ligin belki de Sigthorsson ile birlikte hava toplarındaki en etkili santrforunu havadan kullanamaz hale geldi. Sonuçta bu tür oyuncuları ayakta tutan attıkları gol sayılarıdır. İstediği servisleri alamayan ve haftalarca gol atamayan Eren zamanla özgüvenini kaybetmeye başladı. Bunun sonucu olarak kolayca gol yapabileceği pozisyonları da kaçırmaya başladı. Eğer Sigthorsson iyileşmeyecekse Galatasaray'ın başka bir santrforu yok. Ne Podolski ne Bruma ne Sinan Gümüş ne de Yasin Öztekin bu pozisyonda Galatasaray'ın ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde oynuyor. Dolayısıyla Galatasaray yine Eren'e ihtiyaç duyacak. Ama ondan gerçek anlamda faydalanmak isteniyorsa Eren'i nasıl besleyecekleri üzerine kafa yormaları gerekiyor. Örneğin sağ bekte Linnes'i kullanmaya başlamak bir seçenek olabilir. Yasin Öztekin'e de artık gol atmayı istediği kadar asist yapmaya çalışması konusunda da direktif verilebilir. Sağ kanattan çizgiye inmeme konusundaki ısrarından Eren'e servis yapmak için vazgeçebilir.

PODOLSKI KALACAK MI?

EURO 2016 sonrası takıma çok geç katılan Podolski sakatlık problemi de yaşayınca Galatasaray taraftarı açısından kendisini doğru düzgün izleyemeden ilk yarı bitti. Bugünlerde de Çin'e satılma ihtimalinden bahsediliyor.. Podolski'nin takıma ne kadar faydalı bir oyuncu olduğu tartışmaya açık. Oyuna bir katkısı olmadığı kesin. Ama Beşiktaş'ta da Talisca'nın oyuna çok büyük bir katkısı olmuyor. Fakat Talisca da, Podolski de skora fazlasıyla katkı eden oyuncular. Tıpkı Talisca gibi Podolski'nin de bu ülkede topraklarında görmeye alışkın olmadığımız bir sol ayağı var. Hırslı tavrı da taraftara kendisini sevdiriyor. Kişisel olarak son 10 yılda izlediğim en iyi Galatasaray, Elmander-Baros (Necati Ateş) takımıydı. Skordan ziyade oyunu geliştiren Elmander gibi oyuncular sayesinde Galatasaray ligi domine etti. Ben bu bakış açısına sahip birisi olarak Podolski'yi satılabilir bir oyuncu olarak görüyorum. Ama satan bu yönetim olmamalı. Çünkü haberlere göre Galatasaray'ın 2-3 transfer yapabilmesi için Alman forvetin satışından gelecek paraya ihtiyacı var. Eğer Podolski satılamazsa, sadece stoper transferi olacak. Podolski satılırsa da bir stoper, Podolski'nin yerine bir oyuncu ve muhtemelen bir savunma beki alınacak. Stopere alınacak isim büyük ihtimalle Ahmet Çalık olacak. Forvete de Podolski kadar skor katkısı sağlayabilecek bir ismin getirilmesi kolay değil. Kanat savunmacısı konusunda ülkenin en kötü transferlerini yapan (örneğin: Tarık Çamdal, Cavanda) takımı olan Galatasaray'ın bu bölge için de sorun çözecek bir isim bulacağını sanmıyorum. Sonuçta tahminim eğer Podolski satılırsa Galatasaray hem Podolski'yi kaybetmiş olacak, hem de eline geçen parayı heba edecek. Haberlere göre Podolski, Çin'den gelen teklife "Evet" derse ayrılacak. Çünkü kulüp zaten gelen teklifi kabul etti. Umarım Alman forvet "Hayır" cevabını verir. Bu takım Evlatspor'a döneceğine Podolski'lerin oynamaya devam etmesini her Galatasaray taraftarı tercih eder.



YASİN ÖZTEKİN ÇIKMAZI

Takımdan ayrılacağı söylentileri yayılan ve taraftarın da pek sevmediği oyuncular arasına giren Yasin Öztekin'in dönüşü muhteşem oldu. Galatasaray'ın çıkışa geçtiği son 5 haftalık periyotta Yasin de 5 gol, 1 asistle yıldızlaştı. Daha şimdiden 7 gole ulaştı. Geçen sezonun tamamında 7 gol atmıştı. Üstelik bunu sevmediği yer olan sağ kanatta oynarken yapıyor. Çünkü Yasin kendisinin de açıkladığı üzere sol kanatta oynamayı seviyor. Sağ ayaklı bir oyuncu olarak sol kanattan topla içeri girdiğinde şut açısı oluyor. Sağ kanatta ise kaleye daha uzak kaldığından burada oynamayı sevmiyor. Ama solda Bruma varken oraya geçme şansı yok. Zaman zaman maç sırasında kanat değiştirseler de Yasin genelde sağda oynuyor. Burada 14 maçta 7 gol atması övgüler dizilmesi gereken bir istatistik. Ama Eren Derdiyok'u da daha etkin kullanmak için Yasin biraz daha çaba sarf etmeli. Bir kanat oyuncusu olarak 7 gol atması ne kadar harika bir rakam ise sadece 1 asist yapması da o kadar dikkat çekici. Yasin gol atmayı düşündüğü kadar asist yapmaya da çalışmalı. Sağ kanatta topla her buluştuğunda çizgiye inmek, ceza sahasına topla girmek veya bulunduğu yerden içeri servis yapmak yerine topla geri dönüyor. Yasin biraz daha Eren'i düşünerek oynarsa takım için daha faydalı olabilir.

DEFANSIN ORTASINDAKİ GEDİK

Yıllar önce Ujfalusi sakatlandığından beri Galatasaray savunması bir daha o günlerdeki kadar sağlam, güven veren bir görüntüye kavuşamadı. Hamza Hamzaoğlu yönetiminde elde edilen şampiyonluğun son 1.5-2 aydaki performansı belki bir nebze kabul edilebilir. O periyodun dışında Galatasaray savunmada hep sorun yaşayan bir takım oldu. Üstelik kalesinde Muslera gibi Türk futbol tarihinin en iyilerinden birisi varken. Serdar Aziz transferi büyük umutlarla yapılmıştı ama sakatlığı planları bozdu. Chedjou'nun güvenilir bir oyuncu olmadığı ortada. Tuzlaspor maçında 15 dakika içinde bir gol atıp, sonra rakibe vurduğu için kırmızı kart görmesi adeta Galatasaray kariyerinin kısa bir özeti oldu. Kimse Chedjou'dan senede 10 gol atmasını beklemiyor. Ama savunmada bu kadar sorumsuz olmamasını bekliyor. Diğer tarafta Semih Kaya da güvenilir bir isim değil. Hakan Balta en istikrarlısı ama onun da artık yaşı ilerliyor. Koray Günter'in de sakatlığı devam ediyor. Galatasaray için buraya transfer şart görünüyor. Haberlerde sarı-kırmızılı ekibin transfer listesinde ilk sırada Ahmet Çalık olduğu belirtiliyor. Bu durumda teşhis doğru ama tedavi yanlış görünüyor. Ahmet Çalık, Gençlerbirliği'nde Yılmaz Vural göreve geldiğinde takıma açık futbol oynattırdığı gerekçesiyle hocasını, başkanına şikayet etmiş bir futbolcu. Ahmet Çalık, Gençlerbirliği gibi kapalı savunma anlayışına sahip takımlarda başarılı olabilir. Ama Galatasaray gibi açık oynayan, geride boşluklar bırakan bir takımda Ahmet Çalık tarzı stoperler doğru tercih olmaz gibi görünüyor.



GENÇLER NEREDE?

Riekerink, Galatasaray'ın teknik direktörlüğüne getirilmeden önce altyapının başındaydı. Milli aralarda örneğin Advocaat ülkesine giderken Riekerink'in Türkiye'de kalmak bir yana, alt yapı oyuncularıyla ilgilendiği bile oldu. Onların idmanlarını takip etti. Tüm bunların üstüne Galatasaray'ın Levski Sofia ile oynadığı hazırlık maçına 14 yaşındaki Mustafa Kapı'yı da götürdü. 14 yaşında bir çocuk, yabancı bir ülkede sahaya çıktı. Bunu yapan Riekerink'ten herkes gençlere şans vermesini bekledi. Özellikle kupa maçlarında bu tercihte bulunabilirdi. Fenerbahçe ve Beşiktaş kupada birçok U21 takımı oyuncusuna şans tanıdı. 17-18 yaşındaki çocuklar da forma giydi. Riekerink ise ilginç biçimde bunu hiç tercih etmedi. Hazırlık maçı için Bulgaristan'a götürülen 14 yaşındaki Mustafa Kapı'nın kupada Tuzlaspor veya Elazığspor karşısında kadroya bile alınmamasını kim makul bulabilir? U21 Ligi'nde 13 maçta 10 gol atan 19 yaşındaki forvet Kerem Çalışkan'ı ise grup turunda ilk defa dün akşam Tuzlaspor karşısında izleyebildik. Riekerink gençlere önem veriyorsa bunu 14 yaşındaki Mustafa Kapı'yı hazırlık maçında kadroya almak gibi sembolik hareketlerle değil resmi mücadelelerde oynatarak yapmalı.

SAVUNMAYA DÖNMEYEN DÖRTLÜ
Galatasaray söz konusu olduğunda en büyük açmazlardan birisi bu durum. Galatasaray'ın Eren Derdiyok, Bruma, Sneijder ve Yasin Öztekin ile özellikle iç saha maçlarında çok kolay gol atan bir hücum hattı var. Buna Podolski'yi, hatta Sinan Gümüş'ü veya Josue'yi de ekleyebiliriz. Ama bu oyuncuların hiçbiri savunma yapmayı sevmiyor. Hatta birçok hücumda defansa dönmüyorlar bile. Galatasaray, Türk Telekom Arena'da bu hücum lüksünü kaldırabiliyor. Fakat deplasmanlarda ne kadar problem olduğunu son olarak Osmanlıspor maçında gördük. O gün Osmanlıspor'un sağ beki Vrsajevic'in Galatasaray'ın sol beki Carole'ü ne kadar zor durumlara düşürdüğünü herkes konuştu. Carole çok ağır eleştirildi. Ama bir takımın sol beki, rakibin sağ bekini savunmakla mı görevlidir? Dünyanın her yerinde o görev takımın açık oyuncusundadır. Fakat Bruma savunma yapmayı hiç sevmediği için Carole'ü neredeyse her defasında savunmada 2'ye 1 bırakıp adeta ateşe attı. Diğer tarafta Yasin Öztekin de çok farklı değil. Eğer motiveyse, skor tek farkla Galatasaray lehine ise savunmaya dönebiliyorlar. Ama takım skor üstünlüğüne sahip değilse bu oyuncular enerjilerini hücuma saklamayı tercih ediyorlar. Riekerink eğer bu problemi çözemezse Osmanlıspor deplasmanındaki kötü oyun Galatasaray için son olmayacak. Aynı zayıf performans bu sezon tekrar ortaya çıkacak.

CAMİANIN KENETLENMESİ

Türkiye'de sadece Galatasaray'a has bir özellik var. Eğer takım, şampiyonluk mücadelesinde son haftalara başabaş girdiyse bütün camia bir araya geliyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe'de camia içindeki kopukluklar, Galatasaray'daki kadar değil. Ama ne Beşiktaş ne de Fenerbahçe söz konusu şampiyonluk için kenetlenmek olduğunda Galatasaray gibi bir bütün olabiliyor. Bu artık kulübün genlerine işlemiş bir durum. Galatasaray taraftarı şu anda puan durumundan memnun, oyundan memnun değil. Transfer bekliyor. Ama bu yönetimin vereceği transfer kararlarından şüpheli. Ne olursa olsun eğer Galatasaray son 6-8 haftaya şu anki gibi zirve mücadelesinde başabaş girerse şampiyonluğun favorisi Galatasaray olur. İsterse yine Başakşehir 3, Beşiktaş 2 puan önde olsun. Hatta Fenerbahçe de önde olabilir. Galatasaray son düzlüğe böyle bir potada girerse yine o camia birlikteliğiyle şampiyonluğun favorisi haline gelir. Sarı-kırmızılı ekibin bir şekilde şu anki iddialı konumunu son haftalara kadar muhafaza etmesi gerekir. O noktaya geldikten sonra ne stoper krizi, ne Sabri problemi, ne Selçuk İnan'ın formu, ne Eren'in kaçırdığı gol konu olur. Ama önemli olan şu anda pek de umut vermeyen görüntüdeki takımı son 6-8 haftaya kadar zirve yarışında iddialı bir şekilde tutabilmek.

Analiz: Rıdvan AKSU


ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!