comScore

Galatasaray Galatasaray

Galatasaray - Beşiktaş derbisi analizi - Köşe Yazısı

10 Mayıs 2016, Salı 20:36
Galatasaray - Beşiktaş derbisi analizi - Köşe Yazısı

Yazarımız Sinan Yılmaz, Galatasaray - Beşiktaş derbisini kaleme aldı. 

FutbolArena Analiz - Yazarımız Sinan Yılmaz, Galatasaray - Beşiktaş derbisini kaleme aldı ve Galatasaray'ın savunma kurgusunu yorumladı... 


Galatasaray'ın savunma kurgusu ve Beşiktaş derbisi


Öncelikle Galatasaray - Beşiktaş maçı ile ilgili aldığım notlardan bazılarını yazayım...

* Galatasaray da 2, Beşiktaş da 2 %100'lük pozisyona girdi. Galatasaray'da pozisyona giren isimler Yasin ve Emre Çolak'tı... Beşiktaş'ta ise Sosa ve Cenk. Bu pozisyonlardan 3'ü kaçtı. Birinde ise bitirciliği iyi olan Cenk, boş adamı buldu ve golü attırdı. 

* Galatasaray'da Yasin ve Emre'ye golleri kaçırdıkları için kızmak lazım ama Yasin ve Emre'nin toplam maaşından tam 5 kat fazla maaş alan Wesley Sneijder ve Lukas Podolski'ye de o pozisyonlara neden siz giremediniz diye sormak gerekir. Her ikisi de ilk yarı çok istekliydi ancak ikinci yarı ise fiziksel olarak bittiler, hareket edemediler. Hareket edemeyince de pozisyona giremezsin. Galatasaray 2. yarı ciddi baskı yedi ve topu kazanınca öne çıkamadı çünkü Podolski de Sneijder de çok hareketsizdi ve özellikle Podolski hiç sırtı dönük top alıp takımını rahatlatamadı. Podolski bence Selçuk'la beraber bu sezonun Galatasaray adına en faydalı oyuncusu ancak sezon kaybedilirse ve Avrupa'ya en az 2 yıl gidilemezse hesap sorulması gereken komutanların da başında. Savaş kaybedildiğinde fatura tabii ki komutana kesilecek. Nasıl ki başarı geldiğinde 500 bin Euro'luk Emre Çolak'ı değil, 9 kat fazla maaş alan komutan Sneijder'i övüyoruz; savaş kaybedildiğinde de hesabı 500 binlik askere değil 4.5 milyon Euro'luk komutana kesmek gerekir. 

* Misal Mario Gomez bu maçta daha önceki maçlarından çok daha fazla defansif mücadele içindeydi. Aynısını Galatasaray'daki vatandaşı Podolski'den beklemek de Galatasaraylıların hakkı. Mersin maçında Gomez ve Podolski'den mücadele beklemezsin ama bu maçta beklersin. Bu maçlar için bu oyunculara büyük paralar ödüyorsun zaten. Şenol Güneş mantıklı bir hamle ile Galatasaray oyun kurarken Hakan Balta'yı sıkı markaja aldı ve topu Denayer'e kullandırttı. Gomez hep Hakan'a yakındı ve bu işi 90 dakika boyunca yaptı. Genç Denayer de bu maçta oyun kurulumu olarak sınıfta kaldı. İlk 17 dakikada 5 tane çıkarken yaptığı pas hatası oldu. 

* Bu arada Sosa da maçta baskıyı kaldıramadı. İlk yarıda çok sayıda pas ve kontrol hatası yapıp top kaybederken, 2. yarıda da gollük fırsatlarda sakin kalamadı. Aslında Beşiktaş en kötü maçlarından birini oynadı. Çünkü Gomez dışında winner bir oyuncusu yoktu. Şenol Güneş dahil kazanma alışkanlığı olmayan isimler baskıyı kaldıramadı. Buna karşın belki bu sezon ilk kez, kötü oynayarak kazandılar. Bu arada Ranieri'den sonra Şenol Güneş de uzun süre beklediği başarıyı yakalıyor gibi. Gerçekten çok büyük bir iş başardı. Statsız ve Veli ile Tolgay gibi en önemli ortasaha elemanlarını sakatlığa kurban eden, Rhodolfo'nun sakatlanması ve Ersan'ın satılmasıyla iki stoperini birden devre arası değiştiren bir takımda, Fenerbahçe erken düşmese muhtemelen 80+ puan yapacaktı. Şenol Güneş'ten önce Oğuzhan yüzüne bakılmayan sıradan bir yedekti ama hem Veli'den hem Tolgay'dan çok daha fazla performansı Oğuzhan'dan almasını bildi. İsmail Köybaşı da yine benzer... Şenol Güneş'in başarısı o kadar büyük, o kadar takdire şayan ki yazmaya başlasak maç yazısının önüne geçer. Onu başka bir gün yazmak lazım.

* Selçuk İnan bu sezon 40. maçına çıkarak Galatasaray tarihine en istikrarlı oyuncu olarak geçti. Ondan önce 4 sezon art arda 40+ maça çıkmış Cevad Prekazi ile Gheorghe Popescu vardı ama Selçuk bu istikrarı bir yıl daha yükselterek tam 5 sezon 40+ maça çıkan ilk Galatasaray futbolcusu oldu. Sakatlanmadı, kendisine iyi baktı, cezalı duruma düşmedi ve 5 yıldır işini yapmaya çalıştı. Mancini dönemi 2. devre ve Prandelli dönemi ilk devre dışında da her zaman takımın en önemli isimlerinden olmayı başardı. Bu sezon da Podolski ile birlikte Galatasaray'ın en iyisiydi bence.

* Sabri Sarıoğlu özellikle ilk yarıda hem iyi topsuz koşular hem de etkili presler yaptı sonra ise yoruldu. Sabri çok garip bir oyuncu. Eskiden oyun bilgisi çok düşük ama yorulmak bilmeyen ve teknik olarak yetersiz bir oyuncuydu. Yaşlandı ve son 3 yılda tamamen terse döndü. Şimdi nereye ne zaman koşacağını biliyor, teknik olarak nasıl orta kesileceğini de iyi öğrendi ama bu sefer de kondisyonunu kaybetti.

* İlk yarının başında Yasin'in Podolski ile verkaçı sonrası yakaladığı pozisyon ve 2. yarı başında Olcay'ın topuk pasında Sosa'nın girdiği pozisyon hazırlanış olarak çok benzer. Aslında bu pozisyonlar Galatasaray ile Beşiktaş'ın çok benzer hücum setlerine sahip olduğunun da bir göstergesiydi. Her iki takım da pas, ara pas, verkaç takımı.

* Yukarıda İsmail Köybaşı'yı övdüm ve iyi de bir maç çıkardı ama yine 80. dakikada çok lüzumsuz bir faul yapıp tehlikeli noktadan serbest vuruşa sebep oldu. Bunu daha önce Fenerbahçe maçında yaptı ilk golü yediler. Akhisar Belediyespor maçında da yaptı yine ilk golü yediler. Galatasaray maçında yine yaptı. Şenol Güneş'in bu konuda İsmail'i mutlaka uyarması gerekli. 


Martin Linnes ve Alex Telles transferlerindeki handikap, Denayer, Carole ve Galatasaray savunma kurgusu üzerine...

 

Martin Linnes derbide Galatasaray'daki en iyi maçını çıkardı ama bu maç bile sadece vasattı. Hücumda etkisizdi. Sonlara doğru çok yoruldu ve golden önce Cenk'e pas atılırken yanılmıyorsam Oğuzhan'dı, Oğuzhan'dan çok basit bir feyk yedi ve pas açısı açıldı. Bu bölümde yorgunluğu ciddi şekilde göze batıyordu. 

Şimdi Norveç ve Brezilya gibi liglerden devre arası oyuncu almanın büyük bir handikabı var. Bu liglerde sezon yaz döneminde başlıyor ve bizde devre olduğunda onlarda lig bitiyor. Yani bu liglerden devre arası adam aldığınızda, aldığınız oyuncu tam bir sezonu doldurmuş oluyor. Dolayısıyla yorgun, bitkin bir adam alıyorsunuz. Ve bu adamı Avrupa liglerine uydurmak için en az 1.5 sezon geçiyor. Çünkü siz zaten 1 sezon oynamış adamı yarım sezon daha oynatıyorsunuz ve 1.5 sezon oynamış adam yaz kampında daha çok dinlenme ihtiyacı duyuyor ve ertesi sezon bile bu adaptasyon sorunu yaşanıyor. Alex Telles'i hatırlayın devre arasında geldiğinde ilk 3-4 maç döktürdü ama sonra Şampiyonlar Ligi temposu, sıkışık takvim derken bitti çocuk. Sonra lig bitti üstüne bir de Prandelli kondisyonu yedi ve yine yorgun göründü. Tam 1.5 sezonu doldurdu, tam adapte oldu bu sefer Galatasaray çocuğu kiraladı. Misal bu sene ben İnter'de kendisini izledim gayet iyi maçlar çıkardı. İnter'in şuan kendisini alamama sebebi Telles'in beklentileri karşılayamamasından değil! İnter FFP kıskacında olduğu için para harcayamıyor. Fakat PSG gibi, Wolfsburg gibi para sıkıntısı olmayan takımlarla Telles'in adı anılıyor. 

Bence Hamza hoca sezon başında hem Bruma hem de Telles'i kiralarken hata yaptı. Bu oyuncuları neden kiraladığını açıklarken her iki oyuncunun da gitmek istediğini ve kalmak istemeyen oyuncuyu tutmak istemediklerini vurgulamıştı. Birçok Teknik Direktör kalmak istemeyen oyuncu ile yola devam etmek istemez ama Galatasaray'da alternatif zenginliği yoktu. Ve Galatasaray'ın bu ikiliden kiralık olarak elde edebileceği para da çok büyük değildi. Bugün Carole birçok açıdan iyi bir futbolcu, onu scout ekibine güvenerek transfer ettiren Hamza hoca ne kadar doğru bir karar verdiyse, Telles'i kalmak için ikna etmeyerek o kadar hata etti bence. Çünkü Carole birçok açıdan faydalı bir oyuncu ama oyun kurma becerisi yok. Mesela 41. dakikada çıkarken kaptırdığı bir top var, ilk yarıda Beşiktaş'ın en ciddi pozisyonu oldu. Tam tersi Telles ise genç yaşına rağmen bu konuda çok becerikliydi. Küçük rakipler Galatasaray'a karşı topu bıraktığında Telles bekte çok daha faydalı bir isim olurdu ve deplasmanlar ile zorlu maçlarda Carole, iç sahada kapanan takımlara karşı Telles iyi bir rekabet ortamı yaratırlardı. Tıpkı Hakan Ünsal - Ergün Penbe ikilisi gibi. Formda olan veya maçına uygun olan oynar, diğeri bekler... Öte yandan Bruma da Galatasaray'da kalsa Yasin bu kadar formsuz olmazdı diye düşünüyorum.

Linnes'e dönersek gelecek sezon gerçek Linnes'i izleyeceğiz diye umuyorum. Bir de Linnes'in en büyük artısı zaten fiziksel dayanıklılıktı. Yani maç başı 40 kere bindirecek ve yorulmayacak tipte bir adamdı. Ee siz bu adamın elinden zaten en iyi olduğu konu dayanıklılığı alınca geriye bir şey kalmıyor. Cicinho tarzı bir 'top kullanan bek' veya Hakan Balta tarzı 'pozisyon bilgisi ile oynayan bek' olsa yorgun bile gelse bu kadar kötü görünmezdi.  Şimdi Sabri ile yollar ayrılıyor. Tarık da var ama yok dersek Linnes'e iyi bir alternatif şart. Bu da savunma bilgisi daha iyi olan Capone tarzı bir alternatif olabilir. Bence iyi bir genç sağ bek daha bulup. Linnes - x - Telles ve Carole dörtlüsünü oluşturmak lazım. Bu iyi bir genç sağ bek içiriden Semih Kaya ile de bulunabilir! Bunlar sonra 8 sene 32-33 yaşına kadar oynar arkana bakmazsın ki en büyük kar da böyle edilir. Mali olarak oyuncu satmak kadar oyuncu yetiştirmek de sizi rahatlatır çünkü 2 senede bir sağ bek, sol bek alacağınıza beklerinizle 8-10 sene devam edebilmek size büyük kar sağlar. Örneğin Galatasaray Uğur Uçar'ı yetiştiremediği için Eboue'den sonra Tarık'lar, Veysel'ler, Salih'ler dünyanın parasını harcadı. Şimdi Carole - Telles oluşsun mesela Çağlar Birinci'ler, Volkan Yaman'lar ile para kaybetmezsiniz.

Gelelim Denayer'e... Kariyerinin bu aşamasında stoper olarak üst düzey bir isim değil. Oyun kurması vasat, pozisyon bilgisi kötü, hava topları vasat ve atletik özellikleri sayesinde savunma yapıyor. Bence şuan bir sağ bek olarak çok daha becerikli bir isim. Mesela golde Cenk'in koşu yolunu sezip kapatmak için geç kaldı. Galatasaray kiralık olarak oyuncu yetiştirecek bir kulüp değil. Denayer sağ bek olarak kiralanırsa, Linnes ile iyi bir ikili oluşturur. Zorlu maçlarda savunması daha iyi olan Denayer oynar (Carole gibi) zayıf maçlarda da sık sık bindirecek Linnes oynar. Ama Denayer stoper olarak tekrar kiralanacaksa hiç lüzum yok. Çünkü stoper olarak bu yukarıda yazdığım eksikler olmasa zaten Manchester City kendisini kiralamaz kadroda tutardı. City, Denayer bu konularda tecrübe etsin, pozisyon almayı öğrensin diye onu kiralıyor. Öyleyse Rangers'ın olmadığı bir ligde Celtic'te bol bol tecrübe edebilirdi Denayer ama Galatasaray gibi daha yarışmacı, rakipleri daha güçlü bir takımda işi zor. Galatasaray ona tecrübe kazandıracağına kendi oyuncusu Koray Günter'e tecrübe kazandırırdı zaten.

Galatasaray'ın elinde Hakan Balta, Chedjou ve Koray gibi üç tane iyi oyun kuran stoper var. Şimdi dinamik bekleriniz ve stoperde de tecrübeli, iyi oyun kuran stoperleriniz varsa en doğru sistem sezon başında Hamzaoğlu'nun oynatmak istediği düzendir. Savunmayı önde kurar ve oyunu da stoperlerden başlatırsınız. Galatasaray'ın sezon başı yapabildiği en iyi iş buydu. Bugün hala Süper Lig'in pas isabet oranı en yüksek iki stoperi Hakan Balta ile Chedjou. Koray da bu tip bir oyuncu. Bence oraya bu tip, hızlı bir stoper daha bulmak lazım. Bu arada Semih de bu oyun kurma zaafıyla artık sağ bek olabilir. Carole'un sol bek hali neyse Semih'in sağ bek hali o aslında. Fiziksel olarak etkili, birebirde çok sağlam, oyun kurulumunda kötü, hücumda yaratıcı değil. Bence para da yokken Linnes - Semih, Carole - Telles beklerini kurup, iyi bir stoper almak ve X - Chedjou - Hakan - Koray stoper dörtlüsünü oluşturmak gerek. Aslında Galatasaray'ın isim isim bakınca kötü bir kadrosu kesinlikle yok.

Gereken doğru sistemi kurmak ve 2-3 ayda bir hoca değiştiren zihniyetten kurtulup, kurulan sisteme sabretmek. 


ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!