comScore

Galatasaray Galatasaray

Fatih Altaylı'dan FETÖ örgütüne dair dobra açıklamalar

14 Ağustos 2016, Pazar 10:56
Fatih Altaylı'dan FETÖ örgütüne dair dobra açıklamalar

FETÖ'nün 1998 yılından beri futbolda etkin olmaya çalıştığını dile getiren Fatih Altaylı, FutbolArena'ya konuştu.

FutbolArena Özel - Futbolda cemaatin etkisini Türkiye'de yıllar önce işleyen ve konuşan isimlerin başında Fatih Altaylı gelir. Türkiye'nin en etkili gazetecileri arasında yer alan Altaylı, 1998 yılından itibaren FETÖ'nün futbolda etkin olmaya çalıştığını zaman zaman işleyen ve konuşan ender isimlerden biriydi.

FATİH ALTAYLI FUTBOLARENA'YA KONUŞTU
Bir dönem Galatasaray'da ikinci başkanlık yapan Fatih Altaylı ile ilk tanışmam 2007 yılının Ekim ayında olmuştu. O dönem Kanal 1'in başında olan Altaylı adı henüz açıklanmayan gazetenin de bir yandan çalışmalarına devam ediyordu. O gazetenin adı Habertürk oldu. Altaylı ile o dönem Kanal 1 binasında o zaman haftalık dergi olan Aydınlık için röportaja gitmiştim… Gazetecilik kariyerimde yaptığım en iyi işler arasında yer alan bir röportaja imza atmıştım. 

Çünkü o röportajda Fatih Altaylı'nın anlattıkları ve açıklamaları büyük yankı uyandırmış ve bugün FETÖ'nün her boyutuyla tartışıldığı dönemde Altaylı'nın o röportajı, tam 9 yıl sonra artı bir değer kazandı. Altaylı,  FETÖ'nün Türkiye'de en güçlü olduğu dönemde futboldaki yapılanmasına dair bilgiler verirken “Hakan Şükür inanç dünyasını Galatasaray'a taşıdı. Hakan Şükür'ün tarikatçılığı takımı etkilemeye başladı. Hakan'ın işi iyice zıvanadan çıkmadan gidip Amerika'da Fethullah Gülen'in yanında mı yaşayacak yoksa kamp tesislerinde mi, aklı nerde olacak, kalbi nerde daha öncelikli ona karar verip yolunu çizmesi gerekir. Galatasaray'daki son tarikatçı Hakan Ünsal'dı, onu da ben yolladım” demişti. 



O röportajdan yaklaşık 9 yıl sonra Fatih Altaylı'yı tekrar aradım ve artık herkesin açık açık konuştuğu, itirafların art arda geldiği, etekteki taşların döküldüğü bu dönemde geçmişi ve güncel gelişmeleri sordum… Çünkü bugün bu konuda en çok konuşma hakkı olan isimlerden biri Altaylı. 2007'de olduğu gibi bugün de çok tartışılacak bilgiler verip açıklamalar yaptı…

BİZİ SUÇLAYIP, CEMAATİ KORUMUŞLAR…

Aydın Cingöz - Bugün her alanda olduğu gibi FETÖ'nüm futboldaki etkileri de tartışılıyor. Bu tartışma için geç kalınmadı mı?

Fatih Altaylı: Keşke sadece cemaatin futboldaki etkilerini tartışmakta geç kalsaydık. Cemaat toplumun içine bir virüs gibi sararken, tüm kurumları çürütürken, tüm kurumları ele geçirir ve o kurumlarda devletin kendi otoritesi ve hiyerarşisi dışında kendi otoritesi ve hiyerarşisini kurarken, devlet denilen aygıtı yönettiğini zannedenler seyirci kalmış. Seyirci kalsalar iyi yol vermişler, yerleştirmişler, üstüne üstlük övmüşler, methiyeler düzmüşler, desteklemişler, pohpohlamışlar. Biz bunlarla ilgili uyarılar yaparken bizi suçlayıp, cemaati korumuşlar. Uyarılımıza tehditle karşılık bulmuşuz. Tüm bunlarda geç kalmışken futboldaki etkileri üzerinde geç kalmışız çok mu? Üstüne üstlük ben, kendi adıma futbolda da uyarılar yapmıştım. Bunu da en iyi siz bilirsiniz. 

Bu uyarıları yapmış, yazmış biri olarak cemaat neden futbolu bu kadar önemsedi ve içine girdi?

Altaylı: Çünkü cemaatin kamuoyuna şirin görünme çabası vardı ve bir yandan da toplumda rol model olabilecek kişileri kendine çekmek istiyordu. Türkiye'nin en iyi, en popüler futbolcularının cemaat üyesi olmalarının toplumdaki gençler üzerinde nasıl bir etkisi olacağını düşünsenize. Adam Emre Belözoğlu olmak istiyor, Hakan Şükür olmak istiyor ve her ikisi de cemaatçi. Daha kimler kimler…



DEVLETTE OLDUĞU GİBİ ÇETELEŞİYORLARDI

Fenerbahçe ve Beşiktaş'a da geleceğim ancak cemaatin geçmişte Galatasaraylı oyuncuların üzerinde özellikle mi durdu?

Altaylı: Bu çok doğru değil bence. Her yerde varlardı ama özellikle Galatasaray'da iyi örgütlenmişler. Tabii bir de Galatasaray'dakiler daha göz önünde ve daha çok biliniyor. Kim bilir başka kimler var da Galatasaray'dakileri tanıyoruz, biliyoruz.  Az önce de söylediğim gibi bunlar kanser gibi. Bir bünyeye girince orada metastaz yapıyorlar ve ürüyorlar. Galatasaray'a da belli ki, İsmail (Demiriz) ile girmişler ve sonrasında gelenler de büyük ihtimalle o jenerasyondan etkilenmiş. Belki aileden de gelen etkiler vardır bilmiyorum. İsmail, Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Emre Belözoğlu bir silsile oluşmuş. Benim Galatasaray'dan bunları uzaklaştırmaya çalışmamın nedeni de buydu zaten. Çünkü aynen devlette olduğu gibi çeteleşiyor ve kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımıyorlardı. Bir süre sonra FETÖ'cü olmayan futbolcular da takıma girmek, yer edinmek, takımdan dışlanmamak için bu çatının altına girmek zorunda kalıyorlardı. Görüntü de bile olsa zaruret oluyordu Fetoculuk. 

FETÖ'YE KARŞI G.SARAY'DA ADINI KOYUP MÜCADELE ETTİM; ZAMAN'IN HEDEFİ OLDUM 

Siz bunu yıllar önce açık açık ifade etmiştiniz. O konuya geleceğim… Bildiğim kadarıyla futbolda cemaat yapılanmasına karşı ilk mücadaleyi Galatasaray verdi…

Altaylı: İlk mücedele eden bence Beşiktaş'tır. Süleyman Seba'dır. Galatasaray bu mücadelede geç kaldı aslında. Kötü niyetle değil. Galatasaraylı yöneticilerin büyük bölümü pek bu cemaat, tarikat işlerinden anlamazlar bile. Onlar, içerdeki bu yapılanmaya inanç hürriyeti kapsamında  baktılar başlangıçta. Zaten genelde hedef olmuş bir camiayı bir de “Din düşmanı” gibi göstermek istemediler muhtemelen. Sonrasında durum farkedildi ama net bir mücadele verilmedi. Bu mücadeleyi adını koyarak açıkça yapan ben oldum galiba. Bu yüzden de Zaman Gazetesi'nin ve bugün FETÖ terör örgütü diye yaygara yapan iktidar yanlısı basının hedefi oldum.



FETÖ'YE KARŞI İLK MÜCADELEYİ SEBA VERDİ

İlk mücadeleyi Beşiktaş verdi dediniz. Hem Beşiktaş hem de Fenerbahçe'de de bu yapının açığa çıkmadan etkin olduğunu, olmaya çalıştığını duydunuz mu ya da biliyor musunuz?

Altaylı: Eski yazılarıma bakarsanız cemaatin spor kulüplerini ele geçirme konusundaki çalışmalarına dikkat çektiğimi de görürsünüz. 1998 yılında Gülen Örgütü'nün Beşiktaş'ı ele geçirme çabasına dikkat çekmiş ve Beşiktaşlılar'ı “Kulübü ya Türkiye'deki pek çok kurum gibi bir tarikatın temsilcilerine teslim edeceksiniz ya da Cumhuriyet'in çağdaş kurumlarından biri olarak yola devam edecek Beşiktaş” diye uyarmıştım. (1998 yılında Süleyman Seba'ya rakip olarak İhsan Kalkavan aday olmuş ve Seba, Kalkavan'a karşı seçimi kazanmıştı) Bu yazı arşivlerde duruyor. 

FENERBAHÇE YÖNETİMİ'NDE BİR ÇOK FETO'CÜ VARDI 

Her kulüpte bu çabaları vardı. Fenerbahçe Yönetimi'ne girmediler mi zannediyorsunuz? Orada da pek çok FETO'cü vardı. Fenerbahçeli pek çok yöneticinin Güleni aklayan demeçlerini görürsünüz. Her yerde varlardı.



AZİZ YILDIRIM VARKEN TAM OLARAK ELE GEÇİREMEDİLER…

3 Temmuz operasyonu da soracağım ama “Fenerbahçe Yönetimi'nde de pek çok FETO'cü vardı” dediniz. Biliyorsunuz 3 Temmuz'dan itibaren en büyük tartışmalardan biri “cemaat Fenerbahçe'yi ele geçirmek istiyor” tartışması…Siz de böyle düşünüyor musunuz?

Altaylı: Cemaat her yeri ele geçirmeye çalışırken Fenerbahçe'yi niye boş bıraksın! Elbette çalışmıştır. Hatta çalışmanın ötesine geçmiştir. Fenerbahçe'nin son 10-12 yıldaki yönetim kurullarını bir listeleyin. Bakın bakalım orada hiç cemaatçi var mı yok mu? Ama Aziz Yıldırım varken tam olarak ele geçirememişler. Aslına bakarsanız yönetim kurulları açısından hiç bir kulübü ele geçirememişler diyebiliriz. Galatasaray yönetimlerinde de Beşiktaş yönetimlerinde de Fenerbahçe yönetimlerinde de tam bir hakimiyet kuramamışlar. İktidar partisi ile elele yürürken bile bu takımları tam olarak ele geçirememişler ama yönetimlere adam sokmuşlar. Galatasaray'da cemaatle arası iyi olan tek bir yönetici vardı bildiğim kadarıyla. Diğer kulüplerde daha fazladır. Buna karşılık Galatasaray'da da futbolcuları ele geçirmişler.  

O GÜN HABER GÖNDERDİM HAKAN ÜNSAL TEPKİ GÖSTERMİŞ BEN DE YOLLADIM 

2007'de Aydınlık'ta “Hakan Ünsal'ı tarikatçı olduğu için Galatasaray'dan gönderdim” demiştiniz. Ne yaşanmıştı?

Altaylı: Evet dedim. O zaman da sizinle konuşmuştuk. Galatasaray'da son kalan Gülenci Hakan Ünsal'dı. 1 tane bile kalmaması gerekiyordu çünkü 1 tane “Abi” bir çok futbolcuyu kirletebiliyordu. O silsileyi kesmek lazımdı. Ben bundan rahatsızdım ve futbolculara haber yolladım. Dedim ki: “Arkadaşlara söyleyin!  Ben, kimsenin ne dinsel tercihine, ne cinsel tercihine karışmam. Ama bu tercihini başkalarına empoze etmesine de izin vermem. İbadetinizi de, tarikatınızı da kendinize saklayın, Genç futbolcuları yönlendirmeye kalkışmayın.”  Bana verilen bilgiye göre; Hakan Ünsal buna tepki göstermiş. Bunun üzerine ben de Hakan Ünsal'ı takımdan uzaklaştırdım. Bir futbolcuyu daha aynı şekilde uzaklaştırdım. Bunlardan biri daha sonra Galatasaray'a dönmek için çabaladı. Özhan Canaydın'la konuşup bir kez daha engelledim. Takım rahat nefes aldı çünkü gençlere ve diğer futbolculara baskı kuruyorlardı. Gerçi Özhan canaydın bir süre sonra Hakan Şükür'ü geri aldı. Çok söyledim ama dinletemedim. 



KİMSE HAKKI MI TESLİM ETMEZ AMA ÖNDEN BUNU SÖYLERİM 

O dönem bu çıkışlarınız ve anlattıklarınız destek gördü mü?

Altaylı: Benim hiç bir çıkışım hiç bir zaman destek görmez. Çünkü benim çıkışlarım genelde erkendir. Önce görürüm. Suçlu olurum. Yıllar beni haklı çıkarır ama kimse hakkımı teslim etmez.  



OKYANUS ÖTESİNE GİDİP EL ETEK ÖPENLER YANIT VERSİN 

Hakan Ünsal sizin sözleriniz üzerine olayı kabul etmiş ve bir internet sitesine yaptığı açıklamada  “Evet, ben Fatih Altaylı'nın da dediği gibi, Galatasaray'dan dini yaşantım yüzümden gönderildim. Bunu o zamanki bütün yöneticiler ve futbolcular da biliyordu. Altaylı bizi hep küçük gördü. “Galatasaray camiasında bu tarz, dinini yaşayan futbolcuların ne işi var?' diye bizi küçümsüyordu” demişti. Buna bir yanıt vermediniz diye hatırlıyorum. Şimdi yanıt vermek ister misiniz?

Altaylı: Evet o zaman yanıt vermedim. Şimdi de yanıt vermeyeceğim. Çünkü Hakan Ünsal benim haklılığımı ortaya koyan sözler söylemişti. Boşa bir iş yapmadığımı, doğru ve yerinde bir iş yaptığımı itiraf etmişti aslında. Buna ne yanıt vereyim!  Bence şimdi yanıt vermesi gerekenler, o gün Hakan Ünsal'la birlikte olup, beni hedef gösteren ama bugün keser dönüp sap dönünce hesabı dönenler. O gün Okyanus ötesine; selam, sevgi, muhabbet yollayıp, el etek öpmek için sıraya girip bugün “Fethullah Terör Örgütüdür” demek için sıraya girenler cevap versin.!

KALKAVAN, FETHULLAHÇI FUTBOLCU SULTASI BİTİNCE KONUŞTU 

Mesela 2008'de İhsan Kalkavan, “Galatasaray'ı Fethullah Gülen şampiyon yaptı” dedi o gün yanıt veren çıkmamıştı ama bugün yanıt veren verene… Sizce bu akıl dışı açıklamayı niye yaptı?

Altaylı:İhsan Kalkavan gibiler Fethullah Gülen'in Allah'la konuştuğunu da söylüyorlar. 2000'de Galatasaray'ı Avrupa Şampiyonu yapan da Fethullah mıydı? Niye yapmış keşke onu da söyleseydi. Çünkü 2007'de Galatasaray'da Fethullahçı futbolcu sultası sona ermişti.



HEP FETÖ'NÜN HEDEFİ OLDUM; GÜLEN, BANA “MÜNAFIK” DEDİ

2007'de Hakan Şükür'ün bir cemaat çıkışı üzerine yine siz Divan Kurulu'na bir mektup yolladınız. O gün oradaydım. Mektubunuz okundu. Hatırladığım kadarıyla Hakan Şükür üzerinden Galatasaray'daki cemaatçi oyuncular topluluğu araştırılsın demiştiniz. Bu konuda size bir sonuç iletildi mi?

Altaylı: Aynen dediğiniz gibi. O dönem Divan'a bir yazılı başvuru yaptım. Yanlış hatırlamıyorsam o dönem Divan Başkanı Prof. Oğuz İmregün'dü. Oğuz abi sapına kadar Atatürkçü. Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya bağlı, tarikatlarla, cemaatlerle işi olmayan bir adamdır. Ama benim o gün yazdığım bu mektuba bir yanıt verilmedi. Emin değilim İrfan Aktar da olabilir o sırada Divan başkanı. Sonuç olarak onun da cemaatlerle işi olmaz ama ya bu sıkıntıyı ciddiye almadılar ya da korktular. Belki de özgürlük olarak düşündüler. Bilmiyorum. Benim bildiğim tek kesin olan şey bu soruma bir yanıt alamadığımdır. Ben başından beri cemaatin devletteki yapılanmasıyla da spordaki yapılanmasıyla da kendi kulübümdeki yapılanma çabasıyla da mücadele ettim. Bu yüzden de hep cemaatin hedefi oldum. Örgütün elebaşının bana münafık demesi bu yüzden. 



HAKAN ŞÜKÜR KRALDI REZİL OLDU!

Hakan Şükür'ün Galatasaray'dan ihracı gündemde. Sizin oyunuz ne olacak? İhraç edilsin mi edilmesin mi?

Altaylı: İhraç kararını Genel Kurul vermeyecek. Disiplin Kurulu verecek. Daha sonra Şükür isterse bunu Genel Kurul'a getirebilir. Ben, bu olan bitene gülüyorum aslında. Çok değil 4 yıl önce AKP hükümetlerinde Hakan Şükür'ün Spor Bakanı olması gündemdeydi. İktidar desteğiyle Digitürk'te milyonlarca liraya program yapıyordu. Şimdi ise spor tarihinden silinmek isteniyor! Hakan'ı bu konuda defalarca uyarmış biri olarak açıkçası üzülüyorum. Umarım gençlere örnek olur başına gelenler. Kraldı, rezil oldu. Aklı olan herkes ama özellikle de başarılı sporcular tarikatlardan cemaatlerden uzak dursun. İnançlarını yaşamasınlar demiyorum. İsterlerse antrenman dışında kalan tüm vakitlerini ibadetle geçirsinler, bana ne! Ama kendilerini cemaatlere tarikatlara kullandırmasınlar. 



KEŞKE CEMAAT BÖYLE BİR ŞEYE KALKIŞMASAYDI 

Cemaatin futboldaki en büyük tartışma alanı uzun yıllardır şike davası? Tecrübeli ve Türkiye'de bir çok davayı bilen, araştıran bir isim olarak 3 Temmuz'a nasıl bakıyorsunuz?

Altaylı: Bu konuda fikir beyan etmemeyi tercih edersem kızar mısınız? Ne desem yanlış anlaşılma ihtimali var. Ancak şunu söyleyebilirim: Keşke cemaat böyle bir işe kalkışmasaydı. Türk sporuna büyük zarar verdiler. Türkiye'ye verdikleri zarar gibi….



FENERBAHÇE TARAFTARI İYİ DİRENDİ FİKRİNE KATILIYORUM

Fenerbahçe'nin cemaatin açığa çıkmasında etkin bir rol oynadığı fikrine katılır mısınız?

Altaylı: Fenerbahçe taraftarının iyi direndiği fikrine katılırım. Cemaat'e vaya iktidara. Ki o zaman ikisi aynı anlama geliyordu. Ama cemaatin açığa çıkmasının temel nedeni 17-25 Aralık'tır. Cemaat'in MİT'i ve MİT üzerinden o dönem Başbakan olan Erdoğan'ı hedef alması, Anayasa değişikliğinden sonra Erdoğan'la gücü paylaşmak istemesi ve devletle pazarlığa oturması, ardından dersanelerle Erdoğan'ın bu tehditlere karşılık vermesi ve 17-25 Aralık'la cemaatin oyuna sürdüğü peyi yükseltmesi etkili oldu. 



ERDOĞAN DIŞINDA DÜZGÜN MÜCADELE EDEN YOKTU 

Buna rağmen Erdoğan dışında AKP'de cemaatle doğru düzgün mücadele eden yoktu. Devlette bile yoktu. Cemaat karşıtı kadrolar dahi bu savaşa destek vermediler. Çünkü 17-25 Aralık'ı aklama operasyonu olarak baktılar bu mücadeleye. Ama darbe girişimi herkesi uyandırdı. İyi de oldu. Sol bir iktidar bu mücadeleyi yapsaydı en büyük muhalefet ve cemaate en büyük destek AKP'den gelirdi. Şimdi ise AKP mücadele ediyor ve herkes destekliyor. 

O FOTOĞRAFI YİNE YAYINLARIM AMA CEMAATİN YAPTIĞINI NERDEN BİLEYİM 

Aziz Yıldırım'ın gözaltı fotoğrafı o dönem Genel Yayın Yönetmeni olduğunuz Habertürk'te yayımlandı. Çok tartışıldı. Bu gün olsa yine o fotoğrafı basar mısınız? 

Altaylı: Yayınladım. Aynı şartlarda yine yayınlarım. Dünyanın her yerinde böyle fotoğraflar yayınlanır. Amerikan ve Fransız basınında Dominique Strauss Kahn'ın aynı fotoğrafı yayınlandı. Ben nereden bileyim o gün bu işi cemaatin yaptığını. Türkiye'nin en önemli spor adamlarından biri tutuklanmış ve böyle bir fotoğraf getirmiş muhabirler. Yayınlarım. Bir büyük siyasetçinin böyle fotoğrafı gelse yayınlamaz mısınız siz!

AZİZ YILDIRIM'I DESTEKLEDİM AMA

Aziz Yıldırım'a karşı tavrınız hep net ve yeri geldiğinde sertti. Bugün Aziz Yıldırım için ne düşünüyorsunuz?

Altaylı:  Aslında bu tam da doğru değil. Aziz Yıldırım'ın ilk yıllarında Türk basınındaki tek destekleyicisi bendim. Tesisler yapıyor, alt yapı kuruyor, doğru hedefler koyuyordu. O günlerde herkes eleştirirken ben destekledim. Beni arayıp teşekkür etmişliği çoktur. Ancak ne zaman ki, kulübe mafyavari yapıları soktu, alt yapıyı mafyalara emanet etti, ne zamanki Rüştü'yü dövenlere yüz verdi o zaman aleyhinde yazmaya başladım. Tavrım net. Evet. Çünkü ben güçten, kalabalıktan korkmam. TaVrımı değiştirmem. En fazla bir süreliğine susarım. Aziz Yıldırım ile ilgili düşüncem değişmez. Onun tarzı değişmeden benim düşüncem aynı kalır. Ben öyle höt zötle iş yapanları pek takmam. 



ŞİMDİ HEM İÇERİDEN HEM DIŞARIDAN ÇALIŞACAKLAR…

Yıllardır yapılanmayı ve sorunları biliyorsunuz son olarak futbolda cemaatle mücadele nasıl yapılmalı? Bugünkü temizliği yeterli görüyor musunuz?

Altaylı: Sadece sporda değil hiç bir yerde cemaatle ilgili bir temizlik yapıldığını düşünmüyorum. Bunlar artık dokuya sirayet etmişler. Şimdi hem dışardan hem içerden çalışacaklar. İktidar partisi mensupları ile o kadar iç içe geçmişler ki, samimi bir mücadele vermeleri mümkün değil. Yıllarca o kadar iyi girmişler ki mekanizmanın içine birini görevden alsan arkasından gelen yine onlardan. Zor iş. İktidar partisinde Cumhurbaşkanı dışında bu mücadeleyi yapacak kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez demeyeceğim bulmaz bile. 



ROMANTİK APTALLIK YAPMAM

Bu arada bir şey eklemek isterim mümkün mü? 

-Tabii buyrun…

Altaylı: Geçen hafta deplasman yasağı sürmeli dedim. Bu yıl sürmeli dedim. Çünkü cemaatin her türlü provokasyonu yapacağını ve gergin ortamdan faydalanacağını biliyorum dedim. Hıncal Uluç ise benim bu sözlerim üzerine “Yanılıyorsun bu çağdışı yasağı kaldıran federasyonu ve Göksel Gümüşdağ'ı kutluyorum” dedi. Benim ne kadar haklı olduğumu Süper Kupa finali öncesi gördük. Konya'da olanlar ortada. Benim uyarılarım bir veriye dayanır. Boşa konuşmam. Romantik aptallıklar yapmam. Göksel Gümüşdağ belki bu olaylar üzerine uyanmıştır. İktidar ile akrabalık ilişkisinde olmak;  haklı olmak, bilgili olmak, farkında olmak değildir. 

Aydın Cingöz 

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!