Deniz Gezmiş'in hayatı - Deniz Gezmiş kimdir? Deniz Gezmiş son sözleri
Deniz Gezmiş, Ankara'nın Ayaş ilçesinde 27 Şubat 1947 yılında dünyaya geldi. Babası öğretmen olan Deniz Gezmiş eğitim hayatına Sivas'ta başladı. Babasının görevi nedeniyle ilk ve ortaöğretimini Sivas'ta alan Deniz Gezmiş, lise eğitimini İstanbul'da aldı. Üniversite eğitimine 1966 yılında başlayan Deniz Gezmiş, İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenciydi. Aynı yıl eylemlere başlayan Deniz Gezmiş, 1966 yılında Çorum Belediyesi'nin temizlik işçilerinin yaptığı eyleme destek verdi tutuklandı. İlk kez gözaltına alınan Deniz Gezmiş, 1967 yılında bu kez Kıbrıs Mitingi'nde ABD bayrağının yakılması sonucu ikinci kez gözaltına alındı.
Deniz Gezmiş, 1968 yılında bu kez devlet başkanı Seyfi Öztürk'ü protesto etmekten tutuklandı. 2 ay hapis yatan Deniz Gezmiş ardından beraat ederken, bu kez 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde liderlik etti. Ardından 30 Temmuz 1968'de bu kez 6. Filo'nun İstanbul'a girişini protesto ettiği için tutuklandı.

Deniz Gezmiş Filistin'e gitti mi? Deniz Gezmiş Filistin'de ne kadar kaldı?
Deniz Gezmiş, 1969 yılında 1. Devrim Milliyetçi Gençlik Kurultayı sonrası hakkında tutuklama kararı çıkarıldığı için Filistin'e kaçtı. Yaklaşık 3 ay Filistin'de kalan Deniz Gezmiş, bu süreçte Hukuk Fakültesi'nden atıldı. Ardından kendisine ait olduğu iddia edilen silahların bulunmasının ardından yeniden tutuklandı ve yaklaşık 1 yıl hapis yattı.
Deniz Gezmiş silahlı eylem yaptı mı?
Deniz Gezmiş ilk silahlı eylemini 1970 yılında yaptı. Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ile kurdukları örgüt, Kadir Manga, Alparslan Özdoğan, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna'nın öldürülmesinden sonra idam kararı çıkarılarak dağıtıldı. Deniz Gezmiş 1971 yılında Gemenek'te yakalandıktan sonra Kayseri'ye götürüldü. O dönem Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi. 6 Mayıs 1972 yılında da Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte cezaevinde idam edildi.

Deniz Gezmiş Selda Bağcan ile sevgili miydi?
Deniz Gezmiş'in o dönem sanatçı Selda Bağcan ile nişanlı olduğu iddia edilmişti. Selda Bağcan verdiği bir röportajda şunları söylüyor:
"Ben hep söylüyorum "Yok öyle bir şey" diye. Yalan söylemeyi hiç beceremem, ruhum da müsait değil. Olay şöyle; 1971'de "Mapushanelere güneş doğmuyor" derken bunlar içerdeydi. Meğerse tevatür olmuş "Sevgilisine söylüyor bu türküyü" diye. Tam bir halk efsanesi. Ama benim bu tevatürden ta 1976'da haberim oldu. Şaşırdım. Hep böyle bir şey olmadığını söyledim ama bu söylenti hiç bitmedi. 90'lı yıllarda bir gün konserimden sonra küçük bir kız kulise geldi şöyle dedi; "Ben size bir şey soracağım. Siz hiç Deniz Gezmiş'le çıktınız mı". (Kahkahalar) Kızım çıkmadık! Tanışmıyorduk bile. Yolumuz kesişmedi çünkü ben eylemci değildim. Ben hiç mitinge gitmedim. Biz, doğru eve gider ders çalışırdık."
Deniz Gezmiş'in babasına yazdığı son mektup
“Baba,
Mektup elinize geçtiğinde ben aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş. Merkez Cezaevi”