Aslında fiziksel olarak üstün bir takım kurdu Hikmet Karaman. Stoperinde bir Fil Dişi'li Viera yanında Nijerya'lı Oboabona, arkalarında kalede Kamerun'lu İtandje, önlerinde ortasahada Kongo'lu Makiadi, en önde yine Kamerun'lu Kweuke. Siyahi oyuncuların fizik gücü ve atletliğinden yararlanıyor ve bu oyuncuların etrafına aynı dili konuşabildiği futbol eğitimini Almanya'dan almış oyuncuları koyuyor. Kweuke'den seken toplara devamlı ve kararlı koşular yapan 2. forvet olarak Deniz Kadah, sağ bekte veya defansif ortasahada Robin Yalçın ve Koray Altınay. Bu iki oyuncu değişimli olarak sağ bek ve ön libero olarak oynuyorlar. Türkiye'de yetişen sol bekte Eren Albayrak var ki onun da alt yapısı Bursaspor. Altyapısı (fundamentali) kötü olan sadece Ahmet İlhan Özek var ve Hikmet hoca onun da kanatta süratini kullanıp top taşıttırıyor ve orta kestiriyor. Bunlar en çok süre alan isimler. Dhurgham Ismail, Orhan Ovacıklı, Murat Duruer, Sercan Kaya gibi ayrıca rotasyon oyuncuları da var...
En önemli zaafları, teknik kapasitesi ve yaratıcılığı düşük bir takım olması. Çaykur Rizespor'un iyi bir organizasyonla gol attığını göremezsiniz zira o organizasyonu yapabilecek, teknik ve yaratıcı oyuncuları yok. En önemli artıları ise fizik güçleri. Yukarıda saydığım siyahi oyuncuların fizik avantajlarını, gurbetçi oyuncuların temel oyun bilgisiyle birliştirip, basit oynayan ama kararlı bir takım oluşturma peşindeydi Karaman.
10 haftada 16 gol attılar. Bunun 8 tanesi yani yarısı yan toplardan. Geri kalanlardan biri çoğu da penaltıdan... Sağdan Ahmet İlhan getirip kesiyor. Soldan Eren Albayrak. Eren ayrıca kornerleri de iyi kullanıyor. Sistemin kilit ismi Leonard Kweuke. O olmasa ilerde top tutup çoğalmak çok zor bir hale gelirdi. Kweuke ya kendisi atıyor ya da indirdiği toplarla ya da dağıttığı savunmanın arasına soktuğu arkadaşlarıyla goller attırıyor. Deniz de atletik ve uzun bir oyuncu. O da hava toplarında etkili. Çaykur Rizespor'un en büyük silahı bu!
Peki, Galatasaray ne yapmalı?
Galatasaray kısa bir takım olmasına rağmen son 2-3 yılda çok az duran top golü yedi. Bence bunda İtalyanların da katkısı vardır. 'İtalyanlar = savunma bilgisi' çünkü. Kornerde ve yan duran toplarda ön direkte her zaman Melo olurdu. Melo hem hava hakimiyeti yüksek bir adamdı hem de kafaya kararlılıkla çıkardı. Ya kendi vurur yada rakibe vurdurmazdı.
Galatasaray bu sezon ligde hiç korner veya yan duran top golü yemedi. Fakat Şampiyonlar Ligi'nde 4 maçta 3 kez yan duran top golü yedi. Bunların 2.'si korner. Diğeri ise yan bile sayılmaz ortadan şişirme bir top amatör bir takım gibi golü yedi Galatasaray... Bir Melo bu kadar çok şeyi değiştirebilir mi? Önde Melo varsa arkaya kesilen, penaltı noktaya kesilenler?
Kornerde gol ihtimalinin en yüksek olduğu alan şüphesiz ön direk. Zira top arka direğe süzülene kadar hız kaybediyor ve oradan yükselip vuran bir oyuncunun darbeli kafa vurma şansı genelde azalıyor. Ayrıca arkaya kestiğinizde kalecinin el avantajını kullanıp, çıkıp topu alma şansı da artıyor. Penaltı noktası ise en kalabalık olan nokta. Orada da rakip vuramasa bile sizi şarzla bozabiliyor ve düzgün kafa vurdurmuyor. Yani en önemli nokta ön direk. Hamza Hamzaoğlu Benfica maçında ön direkte Podolski'ye görev vermişti. Fakat Podolski o görevi hiç de iyi yapamadı. Hem yenen iki golde topları uzaklaştıramadı ve rakiplerine vurdurdu. Hem de gol olmayan pozisyonlar da gereğinden fazla tehlike yaşandı. Melo "güçlü, uzun, kararlı" demiştik. Podolski ise kısmen hantal ve hücumda agresif olsa bile savunmada o alışkanlığı olan bir oyuncu değil. Kornerler çoğu zaman hücum oyuncuları için (geri gelse bile) bir dinlenme süreci olabiliyor ve o anlarda anlık konsantrasyon sorunları yaşayabiliyorlar. Hamza Hamzaoğlu ön direğe ya daha uyanık, yada daha atlet bir oyuncu koymalı. Bu kim olur bilemiyorum. Carole sakat olmasaydı hem kafaya iyi çıkması, hem atlet olması, hem de uyanık olmasıyla o görevi çok iyi yapabilrdi ama o sakatken kim olur? Hamzaoğlu o ismi bulmalı. Balta yeterince kararlı değil, Chejdou yeterince uyanık olamayabiliyor. Denayer'den emin değilim ama Carole'dan sonra da en uygun o geliyor. Esasında Carole veya Denayer'den en az birinin oynaması bu yan toplar için de önemli.
Peki, akan oyunda yan toplar?
Çaykur Rizespor zaten 16 golün 3'ünü duran yan toptan veya kornerden atmış. 3'ü de ligin en kötü duran top savunması yapan takımı Antalyaspor'a karşıydı. Rize'nin esas yan toplarda etkili olduğu bölüm zaten akan oyunda... Soldan Eren, sağdan Ahmet İlhan sık sık kesiyorlar. Galatasaray çok uzun bir takım olan Rize karşısında çok kısa bir ekip. 1.85'ten uzun oyuncusu yok. Kweuke'nin Hakan ve Chedjou ikilisine üstünlük kurması oldukça muhtemelen... Tabi Galatasaray topu rakibe bırakıp sahasına yerleşmek gibi bir hata yaparsa!
Bu gibi pivotla oynayan bir rakibe karşı yapılması gereken en iyi savunma sanılanın aksine bir Servet bulup o santrforu kendi kule stoperinizle marke etmek değildir! Zira böyle bir şey yaptığınızda rakibin istediği hücumu etmesine izin verirsiniz. Halbuki iki tane çabuk ve zeki stoper ile rakibin pivot santrforunu etkisizleştirmek fazlasıyla mümkün. Nasıl mı? Savunma çizgisini ileri çıkararak! Eğer stoperleriniz savunmayı kalesine yakın değil de ortasahaya yakın kurarsa, o zaman bir pivot oyuncu için en zor geçen maçlardan biri yaşanacaktır. Zira bu pivot oyuncu uzun ve genelde hantal olacağından savunma arkasına atılan toplara koşamaz, kaleye yakın top alamadığı için sağa-sola servisler yapamaz ve etkinliği bir anda son bulur. Ancak o zaman şu devreye girer. Öndeki savunmanın arkasına pivot koşmazsa kim koşabilir? İşte orada da Ahmet İlhan Özek ve Deniz Kadah gibi süratli, atlet oyuncuları var Çaykur Rizespor'un. Ve genelde sonradan oyuna giren Mehmet Akyüz de! Yani Galatasaray savunması uyanık olmalı özellikle Muslera savunma arkasına atılan toplara çıkma konusunda tetikte olmalı. Ve tabi en önemlisi de Benfica'nın Galatasaray'a yapabildiğini yapmak. Galatasaray, Benfica'nın savunmayı öne çıkaracağını ve baskı kurmaya çalışacağını biliyordu. Bunun için de Burak'ı kullanmak istiyordu ama Benfica Sneijder'e o kadar başarılı bir markaj uyguladı ki, Cimbom'un kontra toplar atmasına izin vermedi. Selçuk, Bilal ve Sneijder sürekli yakın markaj altında tutuldu. Galatasaray'ın da bunu yapması ve dar alanda oynaması şart. İlk Benfica maçında da bunu çok iyi yapan Galatasaray'dı. Zaten Galatasaray ve Benfica çok benzer takımlar. İlk maçta Galatasaray çok iyi oynarken, ikinci maçta Benfica benzer oyunu oynayabildi.
Şimdi Rize maçında Galatasaray öne geçip Benfica deplasmanında yaptığı gibi yapar, geride alan kapatıp maçı bitirmeye çalışırsa Rize'nin ekmeğine yağ sürmüş olur. Rize savunmadan uzun ve yüksek toplarla çıkar ve Kweuke üzerinden hücumda Deniz Kadah ile etkili olur. Galatasaray'ın topu ve oyunu rakibe bırakmadan sürekli oynaması ve savunmasını da önde tutması şart. Eğer savunmayı öne çıkaramazsa geride kalırsa o zaman Kweuke iki stoperi koltuk altına alır ve ezer. Galatasaray takım boyunu kısa tutup, rakibi kendi sahasından çıkarmadan oynamak zorunda.
Bence topa hakimiyet için Jose Rodriguez ve daha uzun olabilmek için de Denayer önemli. Ayrıca Galatasaray son Benfica maçının 2. yarısında yorgunluk belirtileri gösterdi. Genç oyuncuların biraz daha rotasyonda olması lazım. Sonra Rize stoperleri Viera ve Oboabona hamleli, sert, atlet stoperler ama özellikle Oboabona dağınık bir oyuncu. Bu iki stoperin arasında sürekli hareket eden bir forvet Galatasaray için avantaj olabilir. Bence Burak şuan 90 dakikalık bir oyuncu değil. Belki de Umut ile başlayıp 2. yarı Burak'ı oyuna sokmak daha iyi olabilir.
Tahmini kadro:
BEŞİKTAŞ
FENERBAHÇE
TRABZONSPOR