comScore

Galatasaray Galatasaray

Benfica - Galatasaray maç önü analizi

03 Kasım 2015, Salı 20:15
Benfica - Galatasaray maç önü analizi

Galatasaray, Benfica deplasmanında sezonun en önemli maçlarından birine çıkıyor... Hamza Hamzaoğlu bu maçta neler yapabilir?

FutbolArena Analiz - Şampiyonlar Ligi C grubu 4. maçında Benfica sahasında Galatasaray'ı ağırlayacak. Grupta Atletico Madrid'in 6, Benfica'nın 6, Galatasaray'ın 4 ve Astana'nın 1 puanı var. Cimbom bu maçtan puan veya puanlar çıkarmak istiyor. 
 
Benfica'da defansif ortasaha Andreas Samaris cezalı, sağbek Nelson Semedo ise sakat. Ayrıca yedek defansif ortasahaları Ljubomir Fejsa ile yedek forvetleri Konstantinos Mitroglou'nun da durumu şüpheli. Galatasaray'da ise Hamit Altıntop ve Lionel Carole dışında eksik bulunmuyor. 
 
İki takım da benzer bir oyun anlayışına sahip, kolay gol atıp, kolay gol yiyor. Bu yüzden bu maçta da ilk maçta olduğu gibi ilk yarıdan goller bekliyorum. Zaten Galatasaray'ın Avrupa'da en büyük sorunu ilk dakikalarda gol yemesi. Son 2 sezona bakalım. Son Benfica maçında 1. dakikada, Atletico Madrid maçında 18 ve 25. dakikalarda geçen sezon son Arsenal maçında 3, 11 ve 29. dakikalarda, ondan önceki Borussia Dortmund maçında 39. dakikada, Arena'daki Dortmund maçında 6 ve 18. dakikalarda ve ilk Arsenal maçında da 22 ve 30. dakikalarda Galatasaray goller yemiş. 
 
Galatasaray'ın son 2 senede Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı 9 maçta, ilk 40 dakika gol yemediği iki rakibi Anderlecht ve Astana... Onun dışındaki maçlarda ilk 40 dakikada 1-2-3 gol rakipler atmış ve fişi çekmeye çalışmış. Sadece son oynanan Benfica maçı harici de başarmışlar. 
 
Galatasaray Avrupa'daki başarılı tarihinden aldığı güvenle, Şampiyonlar Liginde maça başlarken, rakibine denkmiş gibi başlıyor. Fakat denk değildi! Ve güçlü rakibiyle denkmiş gibi tempo yapınca da güçler çarpışıyor, ilk yarıdan da güçlü olan golü ve golleri buluyordu. Eğer Galatasaray rakibinden daha güçsüz olduğunu kabul etseydi belki bu 4'er gollü yenilgileri yaşamayacaktı ve savunmasında kapalı bir oyun anlayışıyla puan almaya çalışacaktı. Mancini bunu Juventus karşısında yaptı. Hamza Hamzaoğlu ise daha çok Fatih Terim gibi düşünüyor. "Dişe diş oynarım, gerekirse kendi sahamda Real Madrid'ten 6 yerim ama yine de oynamaya çalışırım." Bence bu yeterince güçlü olmadığınızda yapmamanız gereken bir tercih! Mesela Atletico Madrid gibi çok akılcı bir takıma karşı bu tutmadı. Ancak Benfica'ya tuttu. Benfica'ya tutarken Galatasaray oyun kalitesini de geliştirmişti. Teknik Direktörleri maç sonunda "Boğulduk" dedi. Kaptanları Luisao dün basın toplantısında, "Galatasaray ilk maçta mükemmel oynadı" dedi. Şu da bir doğru ki, Hamza Hamzaoğlu bu sezon takımı geçen seneye göre daha güçlendirdi. Bu yüzden de 2013 yılından sonra ilk kez, tam 2 sene sonra Galatasaray birinci sınıf bir takımı yenebildi! En son Juventus'u yenebilen Galatasaray, 2 sene sonra Benfica'yı yendi ve gerçekten kaliteli bir futbol oynayabildi. Umalım ki bu gelişim artarak devam etsin. 
 
Açıkçası sene başında, Türkiye'de hiçbir yorumcu, Galatasaray'ın geçen seneden daha iyi futbol oynayabileceğini düşünmüyordu. Zira onlara göre takımın en önemli yapı taşlarından biri Felipe Melo satılmış ve yeri doldurulamamıştı. İlk haftalarda da Galatasaray iyi oynamasına, çok şut atıp, çok pas yapmasına rağmen sonuç alamıyordu ve tüm bunlar da takımın zayıfladığına yoruluyordu. Halbuki Galatasaray gelişiyordu. Vurdukları gol olmaya başladıkça, Galatasaray pres gücünü arttırdıkça güçlendi. Peki ama defansif ortasahasını satan Galatasaray, yerine adam almadan, bir ofansif ortasaha Bilal'i koyarak pres gücünü nasıl geliştirmişti? Bunun açıklaması takım oyunu! Takım savunması ve forveti arasındaki mesafeyi daralttıkça 30-40 metreye indirdikçe ve topu çok iyi kullanan stoperleri, ortasahaları ile takım kompakt oynamaya başladı. Bugün Galatasaray, geçen sezon şampiyon olan takımdan daha kaliteli, daha kompakt bir takım oyunu oynuyor. Hem de Melo'yu satıp, ondan çok daha ucuz, çok daha düşük kariyerli Bilal'i yerine koyarak. 
 
Geçen sezon Nisan-Mayıs aylarından beri Felipe Melo'nun Galatasaray'a el freni olmaya başladığını yazdım. Takımın boyunu uzatıyor, rakip yarı alanda pres yapamıyor, bir rakibe kayıp, sert müdahalede bulunup, taraftara mesajı verip sonra 5 dakika dinleniyordu. Felipe Melo gibi maç başı 9.5-10 km arası mesafe kat eden bir ortasaha merkez oyuncusu ile 4-2-3-1 oynanmayacağını o günden bu güne kadar defalarca yazdım. Felipe Melo'nun bu yaşından sonra ancak bir 6 numara, yani ön libero olabileceğini de yazıyordum. Nitekim Roberto Mancini de söylediklerimi kanıtlıyor ve İnter'de onu rotasyon oyuncusu olarak o şekilde kullanıyor. Savunmanın önünde ve orta ikilinin arkasında. 20-30 metre içinde statik savunan, hava topu hakimiyetini, boğa gibi gücünü kullanan ve savunmanın önüne duvar ören bir oyuncu olarak... Ancak 4-2-3-1'de böyle bir oyuncu profiline yer yok! Mehmet Topal gibi, Melo gibi isimlerle 4-2-3-1'i kompakt oynayamıyorsunuz. 4-2-3-1'deki 2'li, hem topu iyi kullanmalı (Melo bunu çok iyi yapabiliyordu) hem de savunmada ve hücumda koşup yardımcı olabilmeli, yani çift yönlü olabilmeli. İşte Melo bunu yapamıyordu. (Topal da toplu oyunu yapamadığı için Fatih Terim Milli takımda 13 km koşan Ozan Tufan'ı koyuyor Selçuk İnan'ın yanına!) Melo koşamadığı için rakip yarı alanda top kazanamıyor, prese koşamıyordu. Rakip ceza sahasına koşular yapamıyor, orada topla buluşamıyordu. Sneijder ve Yasin'in arkasında sol haf oynayan Melo, onlar topu kaptırdığında hemen orada basarak tekrar Galatasaray'ın topu kazanmasını sağlayamıyordu. Melo savunma önünde bekleyerek Galatasaray'ın pres gücünü düşürüyordu. Nitekim topu kazanan rakip hücum ediyor. Galatasaray o topu kapamadığı için, savunmasına kapanıyor ve top Galatasaray'a geçince de hücum sırası Galatasaray'a geçiyordu. Kaliteli futbol bu şekilde oynanmaz! Sırayla hücum etmek ve hamle yapmak satrançta olur, tavlada olur. Futbolda siz rakibinizden daha çok hamle yapabilir, daha çok hücum edebilirseniz güçlü olursunuz! 
 
Son yıllarda sıkça duymuşsunuzdur. 'Karşı pres' terimini. Topu kaptırdığın yerde hemen tekrar bas! Almanlardan çıktı... Böylece tekrar hücum et. İşte bunu savunma önünde dinlenen Melo ile yapamıyorsunuz. 
 
Bu iş için Bilal de biçilmiş kaftan değil. Daha kaliteli, daha agresif, sert, çok koşan, daha çift yönlü bir merkez ortasaha alınmalı. Hamit'in gençliği gibi diyelim. Boğa gibi güçlü, yorulmak bilmez, rakip kale önü ile kendi kalesinin önü arasında 30 kere gidip gelir... Galatasaray böyle bir adam bulmalı. Bunu bulamadığı için ya Bilal'le hücumda kalabalık, verimli ama savunmada eksik yakalanıyor. Ya da Jem oynarsa da mesela savunmada daha sağlam olacak ama hücumda -1 kişi olacak. 
 
Herkes şunu söylüyor. Özetlere, önemli pozisyonlara bakıp futbol yorumladıkları için, Galatasaray'ın yediği gollere bakıyorlar, kontra ataklarda Bilal yerinde değil. Mesela Diego'nun attığı golde... Güzel tepsit ancak Benfica maçında kazanılan penaltıya bakın. Bilal ceza yayının önünde! Seken topun ribaundunu almış ve aşırtmayı deniyor, penaltı oluyor. Aynı Galatasaray'da Bilal'i çıkarın Felipe Melo'yu koyun, Melo'nun orada topla buluşma ihtimali yok! Muhtemelen 30 metre geride stoperlerin önünde dinleniyor olacaktı. Yine Bilal'in Gençlerbirliği'ne attığı kafa golü, Eskişehirspor'a attığı gol. Başakşehir maçında Podolski'ye yaptığı asist vs... Hep rakip ceza sahası civarına sokulan +1 oyuncu demek. Yani hücumda Galatasaray'ı 1 kişi fazla oynatmak demek. Ama savunmada? İşte o yüzden Galatasaray bir Appiah bulmalı. 
 
Bu maçta da Hamza Hamzaoğlu Jem ve Bilal arasından bir karar kılacaktır. 
 
Hamzaoğlu için ikinci bir tercih beklerde olacak. Carole sakatlandı ve Olcan Adın oynamaya başladı. Şimdi zaten kontra yemeye müsait olan Galatasaray'da iki tane hücum beki Sabri Sarıoğlu ve Olcan'ı kullanmak bayağı büyük risk olur. Daniel Alves - Abidal misali dengelemek gerek. Stoperler Chedjou ve Hakan Balta son haftalarda çok formda. Hem topu kullanmak, hem de savunmayı ileri çıkarmak konusunda çok başarılılar, uyumlular. Bence onların uyumu bozulmamalı. Öte yandan ise bence Sabri, Olcan'a göre çok daha komple bir bek. Daha tecrübeli. Olcan gibi olur olmadık yerde faul yapmıyor, topu daha garanti kullanıyor. Hamzaoğlu'nun iki tercihi var. Ya Sabri'yi sağbek yapacak ve Denayer ile Chedjou'yu stoper oynatıp, Hakan Balta'yı da sol beke koyacak. Ya da Olcan'ı sol bek oynatacak, Hakan ve Chedjou ikilisini bozmayıp, sağ beke de Sabri'yi koyacak. Ben her ne kadar Sabri'ye, Olcan'a oranla daha çok güvensem de stoper ikilisinin bozulmamasından yanayım. Zira Chedjou - Jason Denayer ikilisi daha önce hiç birlikte de oynamadı. Son olarak uzak bir ihtimal daha var. O da Eskişehirspor maçındaki gibi Sabri ve Olcan'ı beklerde oynatıp, Jem'i Selçuk'un yanında kullanmak. Bu sayede beklerin hücumculuğuna Jem'in savunma bilgisi panzehir olabilir. 
 
Jem teknik olarak vasatın altında bir oyuncu olsa da, fundamentali oldukça iyi. Eskişehirspor maçında son 20 dakika oyun halısahaya dönünce Eskişehirspor 4'e 4 ataklar üretmeye başladı. Bu ataklarda Jem'in de aralarında bulunduğu grup göbekte çok iyi kümelenerek Eskişehirspor'u topu kanatlara atmaya zorladı ve Eskişehirspor göbekte açık bulamayınca topu kanatlara gönderip kontra atakları öldürdü. Bu işte fundamental dediğimiz 'temel oyun bilgisi', Jem orada arkadaşlarını çok iyi yönlendirdi. Özellikle çok fazla kontra veren Galatasaray için, iyi bir alternatif olabileceğini gösterdi.  
 
Bunlardan başka Emre - Yasin değişikliği konuşuluyor ama bence bu maç pek uygun değil. Emre'yi yetenek olarak çok beğensem de, büyük maçlarda çok şey yapmak isteyip, basit top kayıpları yapması ciddi problem doğuruyor. Selçuk mesela ne kadar olgun, tempoyu ne kadar ayarlayabilen bir oyuncu ise, Emre onun tam tersi. Rakip seni sıkıştırdığında olmadık riskler alabilecek, top kayıpları yapabilecek bir adam. O yüzden bu maçta ilk 11 başlamayıp, baskı altında dağılmasa daha iyi. 
 
Son olarak bu sene Burak Yılmaz'ı beğenmiyorum. Geçen yıllardaki savunma yardımından uzak. Takım stoper ile forvet arasındaki boyunu kısaltırken, Umut'un çalışkanlığından faydalanıyordu. Umut ne kadar yeteneksiz, topla hiçbir şey yapamayan bir oyuncu olsa da Podolski ve Sneijder yerine çalışabilmesi, Galatasaray'ın hücumda ve savunmada birlikte hareket edebilmesini sağlıyordu. Burak'ın Umut kadar savunma yapamıyor olması beni bu maç öncesi endişeye düşürüyor. Bence Burak ve Umut bu maçta 90 dakikayı paylaşmalı. Hamzaoğlu Burak'la maç öncesi konuşabilir ve tüm kondisyonunu 60 dakikada kullanmasını söyleyebilir. 60'tan sonra da Umut veya Sinan girebilir. Sinan da oyun bilgisi olarak eskik ve oldukça heyecanlı olsa da o da eksiklerini çalışarak kapatmaya çalıştığı için o da Umut Bulut gibi savunmada faydalı oluyor. 

Bence Galatasaray aşağıdaki ilk 11'le sahaya çıkacaktır. 


Analiz: Sinan Yılmaz

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!