TANRININ FRİKİĞİ
MAÇIN HİKAYESİ
Almanlar, Meksika gibi oyun yapılarına ters bir rakibin ardından bu kez tam da istedikleri tarzda baskı kurabilecekleri bir takım olan İsveç'le oynuyorlardı. Nitekim de ilk düdükle rakip sahaya konuşlandılar ve ilk 10 dakika gol gelmese de etkiliydiler. Rakibin İsveç olmasının önemli bir artısı vardı onlar için. Çünkü savunmasını ileride kurup baskı yapma formatında oynayan bir Almanya karşısında, Meksika'nın hücum gücü ve kontratak şansı ile İsveç'inki asla kıyaslanmaz. Meksika'nın hızlı forvetleri Alman savunmasını şimdiye kadar pek alışık olmadığımız oranda duman etmişlerdi.
***
***
Dakikalar 31'i gösteriyordu ki Rudy sakatlanıp çıkınca, yerine İlkay Gündoğan dahil oldu. Her ne kadar 2 oyuncunun kulüplerindeki oyun anlayışları ve yetenekleri farklı olsa da, en bariz nokta Rudy'nin defansif yönünin daha fazla olmasıydı. Hemen 1 dakika sonrasında golün gelmesi Almanlar için işi tamamen zorlaştırdı ve ilk yarı gelişigüzel ataklarla tamamlandı.
***
***
Ne zaman kendisiyle futbol ekranlarında tanıştığımı yıl olarak hatırlamıyorum ama Müller'in bir maçın tamamında kötü performans gösterdiğine ilk kez tanıklık ediyorum. Sahanın her yerinde verimsiz şekilde dolaşan bir oyuncu görüntüsündeydi. Ne ortaları, ne şutları isabetliydi.
***
Löw'den hemen devre arası müdahalesi geldi. Draxler yerini Mario Gomez'e bırakıyordu ve Gomez her zamanki yerine, en uca yerleşiyordu. Meksika maçında etkisiz gözüken ve bu maçın ilk 45'inde de aynı şekilde devam eden Werner hücumun sol kanadına kayıyordu. Werner o bölgeye kayınca, ilk 45'te o bölgede yer alan Reus'u ise Gomez'in arkasına geçiriyordu Löw.
***
İkinci yarı direkt olarak bu değişimlerin yolunu açar nitelikte golle başladı. Skor 48'de Reus ile 1-1'e geldi. Ardından da sağlı sollu atak girişimleri, direkten dönen top, Gomez'in yakın mesafeden kafa şutu derken yoğun Almanya baskısı ile sürdü. İsveç'in bu süre zarfında rakip alanı hiç düşünmemesi, hücuma çıkma gayretinde olmaması elbette Almanlar için büyük avantajdı. Halbuki savunmayı zorlayabilecek birkaç atak becerisi gösterebilseler, 82. dakikada Boateng'in ikinci sarıdan atılması gibi zor anları daha fazla yaşatabilirlerdi. 10 kişi kalan Almanlar'da oyun olarak bir şey değişmedi ancak İsveç içinse 10 kişi kalan rakibine karşı topa sahip olup rakip sahaya geçmeyi hala düşünmemesi gerçekten şaşırtıcıydı. Sosyal medyada Leroy Sane “capsleri” fazlasıyla dolaşmaya başlamıştı ki Löw, Sane'nin yerine kadroya aldığı Brandt'i 87'de sahaya sürdü. Turnuvanın alışılageldik uzatma süresi “5 dakika” başlamıştı artık.
***
Maradona'nın “Tanrının Eli” eşdeğerinde sayılabilecek “Tanrının Frikiği” niteliğinde Kroos'tan öyle bir frikik organizasyonu golü geldi ki uzun yıllar hem Dünya Kupası tarihinde hem de Almanya özelinde hafızalardan silinmeyecek. “Almanya gibi kupa gediklisi ve yılların makinasının gruplarda turnuvadan elenmesi” cümlesini telaffuz dahi etmek pek çok futbolseverin heyecan açısından içini titretmeye yetmiştir sanırım.
MAÇIN FOTOĞRAFI
***
MAÇIN ADAMI ve MAÇIN GOLÜ:
KROOS: Son saniye gelen müthiş gol. Frikikte kısa bir dokunuş paslaşmasıyla barajı şaşırtma ve sol çaprazdan muazzam bir vuruş. Belki de Almanya'nın Dünya Kupası tarihi açısından hazin tabloya doğru gittiği bir turnuvada öyle bir gol attı ki bir futbol devini ipten aldı resmen! Kroos, oyun olarak maçın başlarında iyi olmasa da sonrasında toparlanıp iyi bir pas trafiğiyle ivmesini yukarıya taşıdı.
***
MAÇIN İSTATİSTİKLERİ (OPTA ve FIFA Resmi Sayfası)
-Toni Kroos, 1966'dan bu yana bir Dünya Kupası maçında topla en fazla buluşan Alman oldu (144). (OPTA)
-Toni Kroos'un golü Almanya'nın tarihinde Dünya Kupası'nda attığı en geç gol oldu (normal sürede):94:42.
-Jerome Boateng, 2010'dan (Klose v Sırbistan) bu yana Dünya Kupası'nda kırmızı kart gören ilk Alman oldu.
-Mario Gomez İsveç karşısında oyuna girdikten sonra topla ilk buluşmasında asist yaptı.
-Ola Toivonen'in 2017/18'deki Ligue 1'de 23 maçtaki 19 şutta gol bulamazken, Dünya Kupası'nda 2 şuttan 1 gol çıkardı.
-Almanya en son 1998'de ilk golü yediği bir Dünya Kupası maçında sahadan galibiyet ile ayrıldı (1B 6M).
-Mesut Özil, Almanya formasıyla ilk maçına çıktığından bu yana ilk kez bir büyük turnuva (Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası) maçında yedek kulübesinde; büyük turnuvalarda Almanya formasıyla şimdiye kadar üst üste 26 maçta ilk 11'deydi.
-Şut: Almanya (16/8), İsveç (8/6).
-Korner: Almanya (8), İsveç (3).
-Ofsayt: Almanya (5), İsveç (2)
Topla Oynama: Almanya (%71), İsveç (%29)
-Pas Başarı Oranı: Almanya (%91), İsveç (%77)
-Koşu mesafesi: Almanya (111 km.), İsveç (110 km).
-Sarı kart: Sadece İsveç (2). Kırmızı kart: Almanya (Boateng)
-Faul: Almanya (12), İsveç (13).
***
HAKEM
Polonyalı hakem Szymon Marciniak açısından tartışılacak tek pozisyon İsveç'in penaltı beklediği andı. Kale arkası kamerasından pozisyon penaltı olarak gözüküyor. Ancak ya VAR hakemleri de kararsız kaldı ya da “hakemin atladığı bariz pozisyon” statüsüne sokmadılar ki muhtemelen bu nedenle müdahil olmadılar. VAR odasındaki hakemlerin de karar konusunda ikiye bölündüklerini düşünüyorum.
Boateng'in çift sarıdan atıldığı pozisyon doğru karardı. Ancak Marciniak, pozisyona giderken pek de 2.sarı kartı gösterip atma niyetlisi gibi değildi. Biliyorsunuz ki VAR ikinci sarı kartlara karışmıyor. Burada yardımcı hakemden ya da 4. hakemden gelmiş bir uyarı olabilir. İsveç kulübesi de çok tepki göstermişti hakemin kart göstermeyecekmiş gibi bir tavırla pozisyona gelmesinden dolayı. Nihayet doğru bulundu ve Boateng geç de olsa atıldı.
***
MAÇIN KALİTE NOTU: 6 (Almanya'nın son saniyelerde hayat öpücüğünü aldığı maç, tamamen Almanya kontrolünde giden bir 90 dakikaydı. İsveç, ilk maçta aldığı galibiyetin etkisiyle, 1-0'ı bulduktan sonra tamamen savunmada kabul etti. Ama asla Brezilya-KostaRika maçındaki benzer tek taraflı oyun kalitesinde değildi. Almanya'da başta Müller ve Werner olmak üzere kötü performans gösteren oyuncu sayısı çoktu. Heyecan üst düzeydi, onun hatrına 6.)
***
SEYİRCİ SAYISI: 44.287 – Fisht Olympic Stadium (Sochi)
***
SON SÖZ: İtalya ve Hollanda gibi müdavimler de kupaya katılamamışken Almanyasız bir turnuva gidişatı da güzel olmazdı elbette. Bu nedenle gruptan çıkma yolunda İsveç'i yenmeleri fevkalade iyi oldu, bu ayrı bir konu. Ancak turnuva başlamadan önce attığım “temenni” tweetini sizinle birkaç kez yazılarımın bazılarında paylaşmıştım. İlk cümlesi “ALMANYA ve BREZİLYA FİNALE KALAMASIN, UZUN ZAMANDIR veya HİÇ KAZANAMAYAN BİR ÜLKE ŞAMPİYON OLSUN” şeklinde başlıyordu. Dünkü G.Kore galibiyetinin ardından Meksika'nın hemen hemen grubu lider tamamlamaya çok yakın olduğunu varsayarsak, gruplar sonrasında ufukta Almanya-Brezilya eşleşmesi gözüküyor! Hem bu eşleşme şimdiden inanılmaz heyecan veriyor, hem de tweetimin ilk duası ne mutlu ki kabul olma yolunda!
BEŞİKTAŞ
FENERBAHÇE
GALATASARAY
TRABZONSPOR