Karşılaşma başladıktan sonra ortaya çıkan görüntü aynen şu şekildeydi. Real Madrid sanki savunma yapmaya çıkmış bir Anadolu takımı gibi oyunu geride kabul ediyor ve yalnızca hızlı karşı atak oyununa dayalı bir sistemle oynuyordu. Ancelotti, Real Madrid gibi genlerinde asla yalnızca savunma yapmak gibi bir şey olmayan koskoca Real Madrid'i resmen futbol oynamak için değil, benim nasıl olsa dünya çapında adamlarım var yakalarsam nasıl olsa atarım düşüncesiyle sahaya çıkartmış. Bayern ise tipik Guardiola sistemi ile bol pasla savunmada açık arayan büyük ve sürekli topa sahip olan ancak katı savunmayı aşamayan takım rolündeydi. İlk yarı boyunca planı işleyen futbol oynamayan taraf Real Madrid oldu. Nitekim çok hızlı çıkılan ani bir atakta Real Madrid golü buldu ve daha sonra da Bayern'den daha tehlikeli pozisyonlara da girdi. Geçerli olan da zaten topa sahip olma oranı değil skor tabelasıydı.
İkinci yarıda Bayern üstünlüğü devam etse de Real Madrid daha fazla top yapmaya başladı. Ancak ev sahibi savunmayı hiç boş bırakmadan aşırı dikkatle oyamaya devam etti ve Bayern'in sürekli çabaları karşısında hiç açık vermedi. Yapılan taktiksel değişiklikler de fazla katkı sağlamadı. Tek pozisyon ise oyuna sonradan giren Götze'nin yakaladığı oldu. Ona da Casillas izin vermeyince Bayern karşılaşmayı ciddi pozisyona girmeden tamamlamak zorunda kaldı. Real Madrid 2. yarıda 1-0'ı da gol yemeden korumak amacında olduğu için hızlı kontra ataklara da çıkmayı tercih etmedi. Bayern'in gol çabaları son saniyeye kadar sürse de Madrid duvarını yıkamadı ve turu hiç de kolay olmayacak şekilde Münih'e bıraktı. Burada Real Madrid'in 11 Münih deplasmanından yalnızca 1 beraberlik alabildiğini ve 10 yenilgi ile ayrıldığını da belirtelim.