Ercan Güven'in “Konuş Hakan Şükür!..” başlıklı yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
“Yıllar geçiyor... Bu kez yine bir Temmuz günü şike davası patlıyor.
Serpilmiş güçlenmiş cemaatin Fenerbahçe üzerinden toplum mühendisliği girişimini kavrayamayan bizimkilerin çoğu ekmeğine yağ sürüyorlar devlet içindeki illegal yapılanmanın.
“Tapeler apaçık”...
“Durduk yerde içeri almazlar ya”.
Hatta, Emenike'nin para sayma görüntülerini gözleriyle gördüğünü bile iddia ediyor yorumcu müsveddeleri.
İlke, prensip olmayınca, hayata futbolun at gözlüğü ile bakınca pek çoğunun bilmeden “fetö fedaisi” olduğundan eminim...
En acısı da “Fenerbahçeli olmadıkları için” ateşe odun atanlardı ama...
Düşünün; rakip takım zayıflar bizimki daha kolay şampiyon olur diye ülkeyi ahtapot gibi saran örgütün değirmenine su taşıyacak kadar büyük salaklar.
Ama ruhunu satanlar da vardı mutlaka. Onlar her daim güçlü görünenin yanında oldular, ömürlerini de öyle tamamlayacaklar.
Utanma da olmayınca, ilaçsız durumdalar.
Bana gelince... Şike sürecinde de hayatım zorlaştı tabi... Gazeteme baskılar, beni terörle mücadele şubesinden uyarmalar falan.
Zaten hiç rahat yaşayamadım ki!.. Çünkü gerçek gazetecinin durması gereken yerde durmaya çalıştım. Kimseye yaslanmadan, doğrunun yanında, güçlüye muhalif…”