comScore

Beşiktaş Beşiktaş

Beşiktaş'ın ilk yarı performansı

28 Aralık 2016, Çarşamba 13:17
Beşiktaş'ın ilk yarı performansı

Süper Lig'de ilk devreyi 2 .sırada tamamlayan Beşiktaş'ın performansını inceledik.

FutbolArena Analiz – Beşiktaş ligde ilk devrede çıktığı 16 karşılaşmada 10 galibiyet, 5 beraberlik, 1 mağlubiyetle 35 puan topladı.

SOSA - GOMEZ KRİZİ

Beşiktaş için harika bir sezon başlangıcı olmadı. Uzun süre takımda kalıp, kalmayacakları merak edilen Sosa ve Gomez'in Beşiktaş'ta kalmaması moralleri de bozdu. Beşiktaş yönetimi transferin son dönemlerinde bu iki oyuncunun yerlerine Talisca ve Aboubakar'ı kiralık olarak kadrosuna kattı.

GÖKHAN'DAN SONRA CANER'İN DE GELMESİ

Geçtiğimiz sezonun şampiyonu Beşiktaş için birçok kişi "Bir de bu takımın bekleri Gökhan ve Caner olsa neler yapardı" demişti. Bu hayal gerçeğe döndü. Gökhan'ın ardından transferin bitimine birkaç gün kala Caner de Beşiktaş'a imza attı. Ama ikisini birlikte izlemek Beşiktaş taraftarına nasip olmadı. Gökhan sezona problemli girdi. O döndüğünde bu defa Caner sakatlanmıştı. Ama bu iki futbolcunun, özellikle Caner'in takıma katılması Beşiktaş adına psikolojik bir üstünlük de yaratmıştı.

FABRI'NİN KALEYİ ALMASI
Beşiktaş taraftarı için Tolga Zengin, iki sezon önceki Club Brugge maçı sonrası kara listeye girmişti. Geçen sezonki Sporting Lizbon mücadelesinin ardından ise artık taraftarın görmeye bile tahammül edemediği bir oyuncuya dönüştü. Şenol Güneş, Tolga konusundaki ısrarın fayda getirmeyeceğini gördü. Fabri, 10 Eylül'deki Karabükspor maçıyla kaleyi aldı ve bir daha bırakmadı. Yan toplarda zaafı var gibi görünse de Tolga Zengin'in yan top zaafıyla kıyaslandığında Fabri'nin daha iyi olduğu bile söylenebilir. Tolga Zengin bir çizgi kalecisiydi. Kalesinden çıkması gereken pozisyonlarda çıkmıyordu, çıktığında da zaten büyük ihtimalle yanlış bir hareket yapıyordu. Fabri'nin biraz riskli çıkışları olabilir fakat bu sayede birçok kenar ortasını tehlikeye dönüşmeden ellerinin arasına alıyor. Örneğin duran topları iyi kullanan Fenerbahçe ile oynanan maçta Fenerbahçeli oyuncuların birçok kenar ortasında Fabri korkmadan çıkıp topu aldı ve tehlikeyi başlamadan önledi. Fabri'nin en büyük özelliği ise sanki kaleci değil de eski dönem futbolundaki libero gibi stoperlerin hemen arkasında bekleyen bir oyuncu olması. Onun bu çıkışları bazen tehlikeler yaratsa da takım oyununa yaptığı katkı daha büyük. Birçok maçta Beşiktaş defansının arkasına atılan tehlikeli toplarda Fabri bir savunma oyuncusu gibi çıkıp topu kontrol altına aldı. Hatta bazılarında yine bir savunma oyuncusu gibi top ile rakip oyuncu arasına vücudunu koyup top oyun alanının dışına kadar topu korudu. Fabri'nin kalesinden bu kadar fazla çıkması, önünde oynayan savunma oyuncularının da daha ileride pozisyon almalarını sağlıyor. Bu sayede takım boyu da uzamıyor. Beşiktaş daha kompakt, top rakipteyken baskıyı daha iyi yapabilen, topu daha kısa sürede kapabilen bir takım oluyor. Bunların tamamında Fabri'nin kalecilik stilinin büyük payı var.



YOĞUN FİKSTÜR

Şampiyonlar Ligi'nde gruplarda mücadele eden Türk takımları o dönemde ligde sıkıntı yaşayabiliyor. Yıllardır gördüğümüz bu senaryoyu Beşiktaş'ta da izledik. Şampiyonlar Ligi maçları sonrası fizikselden ziyade zihinsel yorgunluğun etkisi ligde görüldü. Beşiktaş kazandığı maçlarda bile zorlandı.

TALISCA'NIN SAKATLIĞI

Sosa'nın yerine alınan Talisca, Sosa gibi oynamıyordu. Takımı oynatan bir ofansif orta saha oyuncusundan ziyade ikinci forvet gibi oynuyordu. Birçok maçta dakikalarca adının duyulmadığı oluyordu. Ama adını her duyduğumuzda önemli bir iş çıkarıyordu. Talisca'nın oyundan ziyade skora etki eden bu performansı lige damga vurdu. 1.5 aylığına bir Alex de Souza performansı ortaya koydu. Çıktığı 6 lig mücadelesinde 4 gol, 1 asistle oynadı. Beşiktaş'ın tek golünü attığı Gençlerbirliği mücadelesi sonrası ayak tarak kemiğindeki sakatlık nedeniyle devre bitene kadar bir daha forma giyemedi. Beşiktaş'ın yokluğunu en çok hissettiği oyunculardan birisi oldu.

ŞAMPİYONLAR LİGİ SERÜVENİ
Beşiktaş için Şampiyonlar Ligi beraberliklerle başlamıştı. Napoli deplasmanında alınan galibiyet sonrası Vodafone Arena'da son bölüme 1-0 önde girilen Napoli mücadelesi belki de gruptan çıkış bileti olacaktı. Hamsik'in golü o bileti yaktı. Beşiktaş'ın evinde Benfica ile 3-3 berabere kaldığı maç ise bence şansını kaybettiği karşılaşma oldu. Tarihi bir mücadeleydi. Şampiyonlar Ligi'nde bir Türk takımının 3-0'dan geri gelip puan alması asla unutulmayacak bir başarı olacak. Ama o maçı kazanamayan Beşiktaş, Dinamo Kiev deplasmanına galibiyet ihtiyacıyla gitti. Çok soğuk bir havada, kış mevsiminde Dinamo Kiev deplasmanında kazanmak çok zordu. Tosic'in konsantrasyon kaybı sonrası erken gelen gol moralleri iyice bozmuştu. Beşiktaş ise zor olanı başarıp o moral bozucu gole rağmen oyunu ele aldı ve üst üste tehlikeler yaratmaya başladı. Tam bu noktada devreye malum İskoç hakem girdi. Verdiği skandal kararlarla Beşiktaş'ın yaşadığı hezimete sebep oldu. Aboubakar'ın gördüğü gereksiz kırmızı kartın da oluşan 6-0'lık skorda büyük payı vardı. Ama Beşiktaş'ın üst üste iki sezon kırılma maçında bu kadar dağılması üstünde durulması gereken bir konu. Beşiktaş, Dinamo'dan 15 dakikada 3 gol yedi. Geçen sezon da Sporting Lizbon deplasmanında 10 dakikada 3 gol yiyerek elenmişti. Hatırlanacağı üzere Fenerbahçe de geçen sezon Braga deplasmanında Ivan Bebek faciasının yaşandığı maçta Mehmet Topal'ın kırmızı kart görüp rakibin penaltı kazandığı maçta dağılmıştı. Halbuki skor 2-1'di ve kalan 20 dakikada Fenerbahçe gol yemezse turu yine temsilcimiz geçiyordu. Fenerbahçe 15 dakikada 2 gol yedi, maçı 8 kişi tamamladı. Braga-Fenerbahçe maçı dünyada hakem faciasının yaşandığı son karşılaşma olmayacaktı, olmadı da. Benzer bir faciayı Dinamo Kiev-Beşiktaş maçında da gördük. Türk takımlarına fazlaca yapılması can sıkan bir durum olsa da hakemler bu kadar kötü yönetirken bizim takımlarımızın da onların işini kolaylaştırıyor olması konusuna dikkat etmek gerekiyor.



CANER'İN SAKATLIĞI

Talisca'nın sakatlığı sonrası Beşiktaş'ta hücum düzeni iyice Caner'e endeksli hale geldi. Caner ise bu duruma Fenerbahçe'den alışkındı. Fenerbahçe forması giydiği dönemde hücumda lige damga vuran performanslar ortaya koyan Caner'in de sakatlanması Beşiktaş'ı zor duruma düşürdü. Bu bölgede Adriano da vardı ama Şenol Güneş özellikle zorlu maçlarda Caner'i sol bek, Adriano'yu sol önde oynatarak iyi skorlar almıştı. Üstelik Adriano'nun sol bek performansı, sol açık performansından daha zayıf oldu. Brezilyalı futbolcu, Rizespor maçında uzatmada attığı harika gol dışında ligin ilk yarısında vasatı aşamadı. Tosic veya Beck de sol bekte iyi alternatif olamayınca Caner'in sakatlığı beklenenden daha fazla soruna yol açtı.

TOSIC'İN PERFORMANSI

Kuşkusuz Beşiktaş adına sezonun en olumlu sürprizi Tosic'in oyunu oldu. Yıllardır stoper problemi yaşayan takımda zorunluluktan savunmada oynamaya başlayan Tosic bir anda takımın yıldızlarından birisi oldu. Onun savaşçılığı, mücadelesi taraftarı da çok mutlu etti. Ancak sezona harika giren Tosic'in haftalar ilerledikçe performansında gerileme olduğu da ortadaydı. 6-0 kaybedilen Dinamo Kiev maçında özellikle ilk golde yaptığı büyük hata çok eleştirildi. Son 1-2 aydaki Tosic performansı, Beşiktaş'taki stoper ihtiyacını tekrar ortaya çıkardı.

OĞUZHAN VE OLCAY'IN DÜŞÜŞÜ

Beşiktaş'a 2012-2013 sezonunda gelen Olcay Şahan ilk 3 sezonunda da ligde en az 13 gole (gol + asist) katkıda bulunmuştu. Bu seri geçen sezonki 10 gollük (5 gol + 5 asist) katkısı ile bozuldu. Yine de defansa çok yardım eden bir oyuncu olduğu göze alındığında kabul edilebilir bir istatistikti. Fakat bu sezon tam anlamıyla dibe vurdu. Ligde ilk yarıyı 11 maçta 2 gol atıp, hiç asist yapamayarak tamamladı. Birçok karşılaşmada yedek kaldı. Zaten Olcay Şahan goller atıp asistler yaparken bile Beşiktaş taraftarına kendini tam olarak sevdirememişti. Ama Beşiktaş taraftarının sevgilisi olan Oğuzhan da bu sezon onları hayal kırıklığına uğrattı. Sosa'nın gidişiyle sorumluluğu artmıştı. Geçen sezon Sosa'nın varlığı nedeniyle Oğuzhan kendini tam olarak gösteremiyor yorumları yapılırken bu sezon Oğuzhan yerini bile bulamadı. Ne Atiba'nın yanında, ne de forvet arkasında geçen sezonki futbolunu oynayamadı. Aslında sezona iyi başlamıştı. İlk 3 maçta 2 gol attı. Fakat sonrasındaki 8 karşılaşmada gol atamadı, sadece 1 asist yaptı. Şampiyonlar Ligi'ni gol ya da asist katkısı yapamadan tamamladı. Büyük maçların neredeyse tamamında etkisiz kaldı. Tüm bunlara ek olarak ligde ilk yarının son maçında Gaziantepspor karşısında Beşiktaş 1-0 öndeyken kazanılan penaltıyı kendisi atmak istedi. Quaresma bu duruma tepki gösterip Cenk Tosun'un kullanması gerektiğini söyledi ama Oğuzhan kararından vazgeçmedi, penaltıyı da kaçırdı. Eğer Gaziantepspor kalan sürede skoru 1-1 yapsaydı yıllar önce Kezman'ın Ankaraspor maçında kaçırdığı penaltı gibi Oğuzhan da günah keçisi haline gelebilirdi. O penaltıyı atmak istemesi bile psikolojik anlamda ne kadar baskı altında olduğunu gösteriyor. Beşiktaş taraftarının Oğuzhan'dan beklentisi büyük. Ama beklentiler büyüdükçe, Oğuzhan'ın performansı küçüldü. Takımın geçen sezonki futbolunu tekrar oynayabilmesi için Oğuzhan'ın kendini bulması şart.



ABOUBAKAR BELİRSİZLİĞİ

Beşiktaş'ın önemli bir maliyetle kiralık olarak kadrosuna kattığı Aboubakar'ın şanssızlığı bu takıma Demba Ba ve Mario Gomez gibi yıldızlardan sonra gelmesi. Hugo Almeida sonrasında Aboubakar gelseydi bugünkü kadar tepki görmezdi. Ama Beşiktaş önce Demba Ba ile çıtayı yükseltti, ardından Mario Gomez gibi üst düzey bir santrforu izledi. Aboubakar ise farklı tipte bir oyuncu. Uzun boyuna rağmen çok hızlı, fizik gücü yüksek bir santrfor. Fakat gol vuruşları, teknik kapasitesi Mario Gomez veya Demba Ba ile kıyaslandığında zayıf kalıyor. Kaçırdığı basit gollere ek olarak pas konusundaki beceriksizliği de Beşiktaş'ı olumsuz etkiliyor. Tabii tüm bu eleştirileri alırken Şampiyonlar Ligi'nde 3 gol atması, Gaziantepspor ve Antalyaspor maçlarında attığı harika goller de kafalarda bir soru işareti yaratıyor. Ama ne olursa olsun Beşiktaş'ın santrforunun ligde 14 maçı 3 golle tamamlaması kabul edilemez bir istatistik. Ligin ilk yarısında kaçırdığı golleri ikinci devrede atamazsa sezon sonunda bonservisinin alınma ihtimali çok düşük.

AKICI HÜCUM FUTBOLUNUN OLMAMASI
Beşiktaş geçen sezon şampiyon olurken birçok kesim tarafından ligin en iyi futbol oynayan takımı olarak gösterildi. Ama Sosa ile Gomez'in gidişi bu oyuna sekte vurdu. Sosa'nın yerine gelen Talisca daha farklı bir tipte oyuncu. Oyun kalitesini yükseltmekten ziyade doğrudan skora etki eden bir oyuncu. İkinci forvet gibi oynuyor. Gomez'in yerine gelen Aboubakar ise bambaşka bir oyuncu. Gomez'in attığı golleri kaçırmasının yanı sıra Gomez gibi paslar da atamıyor. Alman santrfor sadece gol atmıyordu. Arkadaşlarına servisler yapıyordu, onları gol pozisyonlarına sokuyordu, orta sahaya yaklaşıp top alıp oyunu kanada açıyordu. Aboubakar bunları yapmıyor, yapmaya çalıştığında da çok ağır kalıyor. Tüm bunlara Oğuzhan'ın düşük formu ve Tolgay'ın beklentilerin altında kalması eklenince Beşiktaş geçen sezonki akıcı hücum futbolunu sergileyemez hale geldi. Sonuçta geçen sezonun ilk 16 haftasına kıyasla bu sezon ilk 16 haftada 9 gol daha az attı.

ŞENOL GÜNEŞ FAKTÖRÜ

Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışındaki en büyük avantajlarından birisi bu ligin deneyimli hocalarından birisine sahip olması. Üstelik geçen sezon burada şampiyon olmuş bir hoca. Yani ne ile başarı olunduğunu da gayet iyi bilen bir teknik adam. Zaten Beşiktaş bu sezon birçok maçta 2. yarıdaki performansıyla skoru aldı. Bunun en önemli örneklerinden birisi Galatasaray derbisinde yaşandı. O maçın 2-2 bitmesinde Şenol Güneş'in hamlelerinin payı büyüktü. Beşiktaş'ın ezeli rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray'ın başında bu ülkede yeni çalışmaya başlayan iki yabancı teknik adam var. Bu anlamda Şenol Güneş, Kartal adına bir avantaj yaratıyor.



VODAFONE ARENA BÜYÜSÜ

Türk futbolunda 'yeni stadın getirdiği hava' diye bir gerçek var. Fenerbahçe, 2000'lerin başlarında Şükrü Saracoğlu Stadı'nı yıkmadı ama yenileme çalışmalarıyla daha modern ve kapasitesi çok daha yüksek bir stada kavuştu. Ardından senelerce ya şampiyon oldu, ya da ligi 2. bitirdi. Galatasaray, Türk Telekom Arena'yı 2010-2011 sezonunun devre arasında açmıştı. 2011-2012 ve 2012-2013 sezonlarında ligi domine etti. Beşiktaş da geçen sezon açtığı Vodafone Arena'yı açtıktan sonra bu statta ligde 3 maça çıktı, 3'ünü de kazandı. Bu performansı bu sezona da yansıttı. Hala resmi karşılaşmalarda Vodafone Arena'da yenilgisi yok. Yeni statta yaratılan baskı hem kendi takımını itiyor, hem rakibi hem de hakemleri baskı altına alıyor. Ligin ilk yarısında iç sahada en çok puan toplayan takımın Beşiktaş olması da sürpriz değil. Beşiktaş yıllardır iç sahada böyle istikrarlı şekilde iyi sonuçlar alan bir takım olamamıştı. Vodafone Arena ile artık yeni bir dönem başladı. Bu sezon da şampiyonluk yarışında burada alacakları puanlar önemli olacak.

Analiz: Rıdvan AKSU


ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!