comScore

Trabzonspor Trabzonspor

Şampiyonluk antrenmanda mı? Havaalanında mı?

11 Şubat 2016, Perşembe 21:11
Şampiyonluk antrenmanda mı? Havaalanında mı?

Yazarımız Sinan Yılmaz, Türk futbolundaki transfer ve çalışma algısı üzerine bir yazı kaleme aldı.

FutbolArena Analiz - Türk futbolunun istikrar, çalışma ve transfer algısını yazarımız Sinan Yılmaz kaleme aldı...

 

Şampiyonluk antrenmanda mı? Havaalanında mı kazanılır?

Son dönemde farklı takımların taraftarlarından sıklıkla duyduğumuz bir söz var... "X yere iyi bir oyuncu alınabilseydi şampiyonduk" veya "Y transferi yapılsaydı küme düşmezdik" 
 
Bu son derece yetersiz yorum aslında kapitalizmin futbola yansımalarından biri. Sürekli bir şey almanız gerektiğine sizi ikna ediyorlar. Futbolun da devasa 'para'sı hızla dönsün isteniyor. Bu da transferle sağlanıyor. Sürekli transfer, istikrar yok, üretmek yok, alt yapı yok, temel yok ve tabi uzun dönemli başarı da yok! Temeli olmayan bina ayakta duramadığı için, transfer yamasıyla yükselen binalar da uzun soluklu olmayıp çöküyor. Bunu en son Galatasaray'da gördük. Drogba'sı, Eboue'si, Ujfalusi'si hep 30+ yaşında oyuncu transferiyle yükselen bina bu oyuncuların çeşitli sebeplerle kulüpten ayrılması, yaşlanması ve nihayetinde paranın bitmesi ile yıkıldı. Tabi sadece Galatasaray değil Türk futbolunun %90'ı böyle... 
 
Geçtiğimiz haftalarda Bursaspor hatırı sayılır bir bonservis ve maaşla eski yıldızı 32 yaşındaki Batalla'yı transfer etti ve 35 yaşına kadar da hatırı sayılır bir sözleşme imzaladı. Ben o zaman bu transferi şu şekilde yorumlamıştım. "Zaten Cuenca, Stoch, Josue, Dzsudzsak gibi, sadece toplu oyunda var olup, topsuz oyunda yardımı olmayan, savunması düşük bir sürü hücumcusu var Bursaspor'un. Bir de bunlara 32'lik Batalla'nın eklenmesi pek mantıklı görünmüyor. Bursaspor'un Batalla yerine farklı tipte, topsuz oyunu da oynayabilen, çalışkan hücumculara ihtiyacı var" Nitekim transferden sonra Bursaspor hücum hattını değiştirdi. Cuenca ve Josue ile yollarını ayırırken, Stoch ve Dzsudzsak da yedek kulübesini boyladı. Bir kanada forvet özellikleri olan Sercan'ın katılımı, öbür kanada da hem çok çalışkan, hem hava toplarına çıkabilen, hem de yine forvet özellikleri olan Deniz Yılmaz'ın transfer edilmesiyle Bursaspor hücum hattı tamamen değişti ve bu kanatların ortasında Batalla da dilediği gibi komutanlık yapabilme şansı yakaladı. Yani o eski Stoch, Josue, Dzsudzsak'lı, top sadece ayağına geldiğinde oynayan Bursaspor hücumu değişti, çok daha dengeli, zengin ve çalışkan bir hücum hattı doğdu. Üstelik bonservissiz transfer edilen Deniz Yılmaz yaklaşık 400 bin Euro'ya oynuyor. Bu para sezon başında yıldız statüsüyle gelen Dzsudzsak'ın tam olarak çeyreği! Buna karşın çeyrek maaşlı Deniz, ilk maçından Dzsudzsak'ın 17 maçta yaptığı asist sayısının yarısını yaptı! 
 
Dzsudzsak kötü bir futbolcu mu? Bu yaşa kadar yaptıkları az buz şeyler mi? Muhakkak değil ama sıkça unuttuğumuz bir şey var ki, bir takımda 10 tane komutan olmaz! Bir takımda 10 tane Alex, 10 tane Hagi oynayamaz. Bir takımda askerler de olmak zorunda ve futbolu bilmeyen insanlar sürekli bu yukarıda bahsettiğim "Pembe yalanlara" kanıp yıldız transfer etmek derdinde. İsteniyor ki, bir sürü Quaresma olsun, bir sürü Stoch olsun. Peki kim mücadele edecek? Top ayağında değilken gole kim koşacak? 
 
Üstelik aldığın sönmekte olan yıldız sistemine uyuyor mu? Bunlardan her sene 20-30 tane geliyor 28-32 yaş arasında oluyorlar. Bazıları sisteme ve takıma adapte oluyor, geçmişe dönüyor ama çoğu aldığı çok yüksek maaşların karşılığını veremeden gidiyor! Geçmişte mükemmel olan yıldızın geçmişi, bugünü için yeterli referans değildir! Sporcunun CV'si, bizim bildiğimiz takım elbiseli iş hayatındaki CV gibi geçerli değildir. Spor çok acımasızdır ve dün yoktur! Plazalardaki işlerinizde dün yaptıklarınız bugün için önemlidir ama spor sahalarında bu geçerli değil. 
 
Futbolda kesin olarak doğru olan mühim bir husus var. Sürekli doğru transfer yapamazsın! Dolayısıyla istikrarını transfere bağlayamazsın! Sürekli doğru transfer yapabilen bir tane bile teknik direktör, bir tane bile scout ve bir tane bile kulüp yok! Transfer ettiğin oyuncun sakatlanabilir, memleket hasreti çekebilir, sisteme uymayabilir, antrenmanlara adapte olamayabilir, karısı ülkeyi sevmeyebilir vs vs... Peki esas önemli olan nedir? Bunun cevabını Borussia Dortmund'u Şampiyonlar Ligi finaline kadar taşıyan Jürgen Klopp söylüyor. Klopp "Transfere değil, çalışmaya inanırım" diyor. Zira Klopp Şampiyonlar Ligi finaline 30-40 milyon Euro'luk transferlerle çıkmadı. Reus'u 30-40'a almadı. 3-4'lük iken 30-40'lık yaptı. Birçok oyuncunun seviyesini ve sistemine uyumluluğunu yükseltti. Klopp çalıştı sadece idman olarak değil, taktik olarak, akıl olarak da...  
 
Çeyreklik Deniz Yılmaz üzerinden gidelim... Trabzonspor'un bitmek bilmeyen kaosunda yüzüne bakılmayan bir oyuncuydu. Ondan önce Elazığspor'da önemli işler yapmasına rağmen Trabzonspor'un sürekli transfer sirkülasyonu içinde yok oldu. Milyon Euroluk çarklar onun değerini yok etti. Şimdi Trabzonspor'un bana göre çok zeki ve futbolu çok çok iyi bilen yeni bir başkanı var. Deniz'i elinden kaçırmasına da hayli şaşırdım. O sürekli üretmek zorunda olduklarından bahsederken, Trabzonsporlu arkadaşlarım hala takımın transfere ihtiyacı olduğunu söylüyor! 
 

Hala mı transfer? 

 
Bakın son 3-4 yılda Trabzonspor'un 'yıldız' etiketiyle yaptığı bazı transferleri yazmak istiyorum. Marc Janko 2.4, Soner Aydoğdu 2.25, Aykut Demir 2.9, Bourceanu 1.3, Florent Malouda, José Bosingwa, Waris Majeed 6, Cardozo 5, Sefa 3.5, Yatabare 2.5, Constant 2.5, İshak 2.350, Erkan 2.250, Aytaç 2.1, Deniz 1.8, N'Doye 3.150, Douglas 1.5 ve çok daha fazlası ve bu bonservilerden çok daha fazla da maaşları... 
 
Son 4 sezonda sırasıyla 
11-12 gelen oyuncu 15, giden oyuncu 16, 
12-13 gelen oyuncu 9, giden oyuncu 9
13-14 gelen oyuncu 7, giden oyuncu 17
14-15 gelen oyuncu 25, giden oyuncu 31
15-16 gelen oyuncu 11, giden oyuncu 16
 
Böyle bir kaos ortamında, böyle istikrarsız, böyle kaygan bir zeminde hangi güven, hangi huzur ortamında çalışıp başarılı olabilirsiniz ki? 
 
5 sezonda tam 67 yeni transfer ve 5 sezondur süren müthiş harcamaların karşılığında müthiş başarısızlıklar! İddia ediyorum bu 5 sezonda alınmış 67 yeni transferden 3 farklı takım çıkarın. Bu 3 takıma 5 sezon hiç oyuncu almadan ve hiç oyuncu satmadan, huzur ortamında sabredin. Bu üç takım da 5 sezonda Trabzonspor'un çok daha önünde olurdu! Bugün Konyaspor'da, Medipol Başakşehir'de, Akhisar Belediyespor'da zaten bunun kanıtını görmüyor muyuz? 
 
Trabzonsporlu arkadaşlar hala diyor ki, "Bu Sefa'yla, bu Aytaç'la hiçbir şey olmaz" Bugün tabii olmaz! Çeşitli sakatlıklar yaşadılar, fiziksel ve ruhsal olarak düşüşe geçtiler. 2-3 maçta tabii ki toparlanamazlar! Ancak Deniz Yılmaz'a bakın işte. 1 maçta mı kendine geldi? Gökten vahiy indi de futbol oynamayı mı öğrendi? Doğru sistem, huzurlu ve iyi bir çalışma ortamında bu oyuncular zaten potansiyellerini geldikleri takımda kanıtlamadı mı? 5 sezonda yapılmış 67 transferden sonra hala bu takımın ihtiyacının transfer olduğuna inanacak kadar mı bağımlı olduk bu 'tüketim' hastalığına? 
 
Tekrar Galatasaray'a dönelim... Bir süredir tutturulmuş bir 'leş kadro' iddiası... Bu 'leş kadro' diyenlere sorsak ligde Muslera'dan iyi kaleci var mı? Yok? Sneijder'den iyi 10 numara var mı? Yok! Chedjou'dan iyi kaç stoper var? Belki bir tane Kjaer. Selçuk'tan iyi kaç oyun kurucu var? Hakan Balta kötü stoper mi? Podolski gibi kaç kanat/forvet var? Eee? 
 
Sezon başında "Galatasaray'ın forveti eksik mi?" diye sorduklarında ben "Hayır" diyordum. Podolski gibi bir tecrübe var. Burak gibi 2-3 sene önce Şampiyonlar Ligi'nde önüne gelene gol atabilmiş bir oyuncu var. Umut var, Sinan Gümüş gibi bir potansiyel geliyor. Ee tek santrfor oynuyorsun... Ne eksiği? Fenerbahçe'de 2 santrfor var ve Nani olsun, Markoviç, Volkan Şen, Alper olsun forvet oynayabilen kanatlar da değiller. Üstelik Persie de fiziksel olarak ciddi düşüşte. 3 kulvarda 2 forvet ile gidiyorlar. Onlar eksik değil de Galatasaray mı eksik? Galatasaray'da eksik olsa olsa çalışma, sistem, taktik olabilir. Fatih Terim'le makina gibi her çeşit golü atan Burak, bir sene sonra Şampiyonlar Ligi'nde hareket bile edemiyorsa bu Burak'a inme indiği için değildir! Sisteme uymadığı için ve iyi çalışılmadığı için olabilir ancak! Bugün Burak gitse bile getirin mesela Spalletti'yi Podolski ve Sinan gibi iki kanat forveti kenarlara koyar ve 4-6-0 ile yine başarılı olur. Yani önemli olan bilgi, çalışmak ve değer yaratmak! 
 
Futbolun ve daha doğrusu sporun özünde 'çalışmak' var. O yüzden şampiyonluklar havaalanlarında değil, antrenman sahalarında kazanılır. Galatasaray'ın Avrupa'nın zirvesine çıkan 2000 kadrosu 3-5 yıl önce 90'ların başlarında ve ortalarında 3-5 kuruşluk anadolu takımı oyuncularından oluşuyordu. Klopp'un yükselttiği Dortmund gibi yükselmişti Galatasaray. Bir Hagi, Popescu ve Taffarel hariç geri kalan 22 isim hep üretimdi. Değer yaratmaydı... Şimdi üretim 3 tane, transfer 22 tane olmaya başladı! 
 
Son olarak bir örnek vereceğim 2011'de Muslera Galatasaray'a geldiğinde biri bana nasıl kaleci diye sormuştu. "Çok potansiyelli ama istikrarlı değil, çok kıvrak, elastik biraz Cenk Gönen gibi" demiştim. Şimdi o yorumumla insanlar dalga geçiyor ama Muslera kendisi "Galatasaray'a gelmeden önce bu seviyede değildim, İtalya'da performansım iyi değildi, Taffarel ile çalışmak bana çok şey kattı" diyor. Muslera huzurlu bir çalışma ortamında, çok bilgili bir öğretmenden iyi bir ders aldığı için potansiyelini ortaya çıkardı. İstikrar sorunlarını yendi. Cenk ise o süre zarfında yerinde saydı. Ancak Cenk akıllı bir adam, ısrarla Galatasaray'a gelmek isteyip transferinden sonra ilk şunu dedi. "Taffarel ile çalışacağım için çok şanslıyım. O dünya markası!"
 
Sırf bu sebeplerden, gelecekte Galatasaray'ın en büyük transfer ihtiyacı santrfor falan değil. Sağ bek de değildi, ön libero da değildi. Galatasaray'ın ihtiyacı 3 senede gelecek olan 6. Teknik Direktöre artık sabretmek ve o teknik direktörün de çok iyi bir öğretmen olması! Galatasaray'ın bundan daha büyük bir transfer ihtiyacı yok.

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!