comScore

Galatasaray Galatasaray

Mustafa Denizli neler yapmalı?

24 Kasım 2015, Salı 20:26
Mustafa Denizli neler yapmalı?

Yazarımız Sinan Yılmaz, Galatasaray'da Teknik Direktör değişimini değerlendiriyor

FutbolArena - Galatasaray 2013 Sonbaharından, 2015 Sonbaharına 5. hocasını gördü. 
 
Mustafa Denizli Galatasaray'da neler yapabilir ve neler yapmalı?
 
Hamza Hamzaoğlu'nun bu sezon çözemediği iki büyük sorunu vardı Galatasaray'ın. Birincisi ve en önemlisi savunma kurgusuydu, ikincisi ise bir hücum planının oturtulamaması... İlki şüphesiz daha büyük bir sorundu ki bütün Galatasaraylı futbolcular da bundan dert yandı. Antalyaspor maçından sonra Sneijder ve Selçuk gibi tecrübeli isimler bunun üzerinde durdu. Son olarak Jose Rodriguez de Atletico Madrid maçı öncesi basın toplantısında bundan bahsetti. Ortasaha ve hücum oyuncularının bir açıdan sitem etmemeleri imkansız. Her maç 2-3 gol atan bir Galatasaray var, aylardır Galatasaray'ın gol atmadan bitirdiği maç yok gibi ama gol atmak için harcanan bu efor, karşılığında çok basit gol yenilerek heba ediliyor. Ee savunma oyuncuları da bireysel olarak çok kalitesiz veya formsuz değil! O halde sorun teknik olmalı!
 
Sabri sezona iyi başladı, Denayer ondan formayı aldı ve Denayer de iyi maçlar oynadı. Hakan Balta kariyerinin en iyi sezon başlangıcını yaptı. Chedjou Çaykur Rizespor maçına kadar çok iyiydi, Carole bekleneni verdi ve Olcan da geldiği günden beri ilk kez vasatın üzerinde performanslar gösterdi. Hamza Hamzaoğlu'nun dediğine göre Koray da gelişim gösteriyordu. Tek formsuz isim Semih ve sonradan toparlansa da ilk maçlarda Muslera idi. Peki, savunma oyuncularının geneli formdayken Galatasaray bu kadar golü nasıl yedi? Dahası nasıl bu kadar kolay gol yedi? Bunun cevabı basit. Bu kurguya bugün dünyanın en iyi savunma dörtlüsünü de getirseniz belki 3-4 gol daha az yerdi... Zira bu gollerin sebebi bireysel yetersizlikler değildi. Galatasaray ortasahasını çok kolay geçen rakip, efor harcamadığı için final paslarını ve şutları çok daha güçlü yapabiliyordu. Galatasaray savunması için, Galatasaray ortasahası bir süzgeç görevi göremiyordu. Bunun sebebi de Melo'nun yerinin doldurulamaması. Melo'nun gitmesinde bir sorun yoktu bence. Onun yerine oyuncu alınmamasındaydı problem. Galatasaray Carole'u bulduğu gibi bir de defansif yönü güçlü, çift yönlü oynayabilen çok koşan bir ortasaha bulmalıydı. Bulamayınca Bilal Kısa elinden geleni yapmasına rağmen savunmaya merhem olamadı. Jose zaten o bölgede çalışkanlık olarak eksikti. Bence yaz kampını oldukça iyi geçiren ve bir önceki sezonun son bölümünde şampiyonluğun önemli adamlarından biri olan Hamit'e güvenmek gibi bir hata yapmıştı Hamza Hamzaoğlu. Melo'nun gitmesini istemiyordu ama giderse bile Hamit var diye düşünüyordu. Gel gelelim o Hamit 3 senedir bir türlü sakatlıklardan kurtulamıyordu! Bence küçük hatalardan biri de Jem ile ilgiliydi. Jem daha çok süre almalı, Selçuk'un yanında daha çok oynamalıydı. Kendisi her ne kadar yetenekli bir oyuncu olmasa da Beşiktaş'taki Necip gibi iş görebilecek ve Galatasaray savunmasını daha rahatlatacak bir oyuncuydu. Ben iddia ediyorum Çaykur Rizespor - Galatasaray maçında, 18. dakikada Selçuk yerine oyuna giren Jose Rodriguez değil de Jem Karacan olsaydı Galatasaray o kontraları yemez maçı da kazanırdı. 
 
Tüm bunlar da bu kadar gol yemenin tek sebebi değiller. Galatasaray'ın kötü savunma oyuncularına sahip olmamasına rağmen bu kadar çok gol yemesinde bence teknik kadronun bilgi yetersizliği de vardı. 
 
Geçen sene Galatasaray son 6-7 hafta gol yemeden maçlarını kazanıp şampiyonluğa gittiyse bunun altında mutlaka Mancini ve Prandelli'nin aylarca çalıştırdığı savunma öğretileri vardı. Bu sezon ise kadro değişti ve o alışkanlıklar azaldı. Galatasaray savunma kurgusuna Carole, Denayer gibi yeni oyuncular eklendi ve bu oyunculara diğer arkadaşlarıyla uyumlu savunma yapma işi pek öğretilemedi. Maçları izlerken sık sık şunu düşünüyordum. Galatasaray savunma dörtlüsü halatla bellerinden birbirine bağlanmalı. Zira Sabri kopuk uçurtma gibi kanat oyuncusuna basıyor, sağ stoper Chedjou ile arası açılıyor oraya bir oyuncu sızınca kolayca sıfıra iniyor veya stoperlerin arası açılıyor veya Olcan yine Sabri gibi kopuk uçurtma gidiyor vs... Carole mesela bu konularda çok daha bilgili bir oyuncu. Bence Hamza Hamzaoğlu bunları çözemedi ve Mustafa Denizli bunu çözmek zorunda. 
 
Hamzaoğlu'nun bunları çözememesinde, kişisel gelişimiyle ilgili bir eksik olabileceğini düşünüyorum. Bence Galatasaray İtalya'dan iyi bir savunma antrenörü transfer edebilirdi. Hamza Hamzaoğlu'nun hocası Yıldırım Uran sağlık sorunları nedeniyle bu sezon teknik heyette olmayınca orada bir deneyim eksiği de yaşandı. Onu iyi bir İtalyan, Alman savunma hocasıyla doldurabilirdi Hamza Hamzaoğlu ama buna yanaşmadı. Gelişime daha açık olmalıydı bence... 
 
Transfer...
 
Hamza Hamzaoğlu'nun gelişime daha açık olması gerektiği konulardan biri de transferdi. Totalde oldukça iyi işler yaptığını düşünüyorum, tüm dünyada futbol çok uzun zamandır parayla oynanıyor. Para futbolun %90 belirleyici unsuru. O yüzden oyuncuların aldığı paraları bilmeden, kulübün elindeki parayı bilmeden "Hamzaoğlu bunu neden almamış, bunu nasıl beğenmez" yorumları mantıksız. UEFA senin sırtında. Galatasaray'ın öyle para harcama şansı yok. Bugün Hamza Hamzaoğlu'na televizyonlarda vurulma nedeni çok basit. Hamzaoğlu diğerleri gibi menajerlere kulübün parasını yedirmedi. Bu yüzden geçen sene alınan Dzemaili, Pandev gibi isimlerin 3'te, 4'te birine transferlerini yaptırdı. Kulübün oyunculara ödediği maaş bütçesini 15 milyon Euro civarında aşağı çektiler. Bonservisten de yaklaşık 5 milyon Euro kar ettiler. Yine de daha iyi olabilir miydi? Bence evet... Scout ekibine daha çok güvenmeliydi. Carole gibi bir de ortasahaya bulunmalı veya bir de santrfora genç oyuncu bulmalıydılar. Santrfora böyle bir oyuncuyu ucuza bulmak çok zor. 1.5 yıl önce amatörde oynayan Sinan Gümüş'ün bile 500 bin Euro'ya geldiğini unutmayalım. Santrforlar tüm dünyada çok pahalı. O yüzden belki Hamzaoğlu Sinan Gümüş'e, Tarık'a, Koray'a kademe atlatırım diye düşündü ama olmadı. Jem'i de bence az kullandı ki Jem, oynadığı maçlarda hiç de kötü görünmedi. 
 
Şimdi Ocak transfer dönemine kadar UEFA'nın bize biçeceği transfer rolünü öğrenmiş olacağız. Görüşme Aralık ayında olacak diye biliyorum. Mustafa Denizli bugün yaptığı açıklamada "Daha transfer düşünmedik birkaç hafta oyuncuları da görürüz ve sonra ona göre karar veririz" dedi. Bu kararı esasında oyunculardan çok UEFA verecek. Bir defansif ortasaha ve bir santrfora izin verseler Galatasaray sorunlarını çözer. Galatasaray'ın sorunları sadece bu iki mevkiide... Kanatta Grosskreutz da geliyor çünkü. Onun dışında Galatasaray'ın ne nicelik olarak ne de nitelik olarak eksik olduğu bölge yok! (Tabii hedefler buyken) 
 
Peki eğer UEFA harcama izni vermezse?
 
O zaman Galatasaray yönetiminin becerisini daha iyi sınayacağız. Galatasaray gerekliliklerini bakalım doğru etüt etmiş olacak mı? Galatasaray'ın gözden çıkarabileceği zenginliklerini satıp, yerine eksiklerini kapatabilecek oyuncular alabilecek vizyonu gösterebilecekler mi? Neden mi bahsediyorum... Açıklayayım. 
 
Galatasaray'da Burak Yılmaz önemli bir lüks haline geldi. Yaşadığı iki kas sakatlığının ardından fiziksel olarak düşüş yaşadı. 30 yaşında ve bir sezon daha geçerse piyasa değeri dramatik şekilde düşmeye başlayacak. Burak eski fizik gücüne dönse bile (ki bence çok zor) oyun yapısı itibariyle arkasındaki oyuncuları ön plana çıkarabilen bir isim değil. Bu, bu sezona kadar bu derece önemli değildi. Zira Burak fiziksel olarak üstün olduğunda çok kolay pozisyona girebilen ve süreti ile bazı eksiklerini kapatabilen bir golcüydü. Takım ona göre oynuyordu fakat artık ona göre oynayamaz! Burak eski haline gelse bile artık takımın gerçek golcüsü Lukas Podolski! Podolski Burak'tan sadece 200 bin Euro fazla kazanıyor ve aynı yaştalar. Bu sene de takımın gol yükünü o çekiyor. Galatasaray'ın gerçek golcüsü o. Burak'tan daha kaliteli olduğu tartışma götürmez bir oyuncu! Öyleyse etraftaki diğer oyuncuların onu beslemesi, onun faydasına çalışması gerekir. Podolski'nin Umut'la oynarken çok daha etkili olup daha çok gol atması tesadüf değil. Burak sürekli kendi önüne top almak ister, oyun onun üzerinden oynanır ama Umut ne kadar yeteneksiz de olsa etrafındakiler için de koşar, çalışır. Bu koşu ve rakip savunmayı zorlama gücü hiçbir işe yaramasa, en kötü rakip savunmanın yerleşimini bozar ve bu bozuk yerleşimi markajdan kurtulan Podolski doğru gol koşuları ve şutlarıyla değerlendirir. Şimdi Burak oynayınca ise Podolski'nin kolay kolay markajdan kurtulamadığını görüyoruz. 
 
O yüzden Galatasaray halen para ediyorken (ki bu parayı sene sonu 31 yaşında eğer Avrupa Şampiyonasında vitrin yapamazsa etmez) Burak'ı gözden çıkarmalı. Podolski ve Sneijder'i sivriltecek, onların faydasına oynayacak, Umut'un 2 gömlek üstü bir Elmander bulunmalı. 
 
Gel gelelim Mustafa hoca bu konuda pek böyle düşünmüyor. Hemen her röportajında Burak'ın değerinden, kalitesinden bahsediyordu. Burak'ın mükemmel özellikleri olduğuna katılıyorum çok değerli bir oyuncu ve geçen seneye kadar ben de çok beğeniyordum ama bu Burak'la Galatasaray'ın uyumlu hücum etmesi çok zor. Burak toparlarsa İngiltere liginde geniş alanda deparlarıyla iş görür hele bir kontra atak takımında çok faydalı olabilir ama Sneijder'li, Podolski'li topu kullanarak, pasla hücum eden bir Galatasaray'da zor...
 
Umarım Mustafa hocanın da, tıpkı benim gibi bu sezon fikirleri değişmiştir Burak hakkında ve daha önce Beşiktaş'ta yaptığı gibi nokta 2 transferle Galatasaray'ın sorununu çözer. O Beşiktaş'ın sadece 2 nokta transfere ihtiyacı vardı. (Yusuf Şimşek - Fabian Ernst) Bir kreatif ofansif ortasaha bir de kaliteli defansif ortasaha. Bu Galatasaray'ın da 2 nokta transfere ihtiyacı var. Biri aynı şekilde kaliteli defansif ortasaha... Diğeri ise kreatif oyuncu değil; fizik kapasitesi üstün, rakibi bozan, yıkan ve etrafındaki oyuncuları oynatan bir santrfor. Bu oyuncunun çok gol atmasına gerek yok. Elmander kadar atsın yeterli. Takımın golcüsü zaten Podolski.
 
Mustafa Denizli'nin elindeki malzemeden en iyi yemeği çıkaran bir aşçı olduğu söylenir. Yani daha doğrusu her yemeği yapmayı bilen bir aşçı! Sadece 4-3-3'ten yemek yapmaz, sadece hücumcu, savunmacı belli bir sistemi yoktur. Malzeme neyse ona göre yemek yapar. Umarım bu 2 malzemesi eksik yemeği de tamamlar. Bunun için de Burak'ı satıp, bir doğru santrfor ve bir de defansif ortasahayı alır. 
 
Peki hücumda?
 
Yazının başında Hamza Hamzaoğlu'nun düzeltemediği iki sorun var demiştim. Bunların en önemlisi savunmaydı, kabaca oyuncuları halatla belinden birbirine bağlamakgerek diye belirtmiştim. İkincisi de hücum tabii. Bu sezon Hamza Hamzaoğlu, geçen sezon ürettiği hücum setini üretemedi. Galatasaray'ın ezbere yaptığı bir hücum seti yoktu. 
 
Geçen sene vardı... Neydi o derseniz şu... 
 
Galatasaray'ın kanat oyuncuları; Bruma ve Yasin'di. Bruma yerine zaman zaman Emre Çolak ve bazı büyük maçlarda da Umut oynadı. Genel olarak ise Bruma ve Emre Çolak'tı burada düşünülen isim. Şimdi geçen sezon 2914-2015 sezonunda 18 Süper Lig takımı toplam 64 kanat oyuncusu kullanmış. Bu 64 kanat oyuncusu arasında en çok kısa pas tercihi yapan ilk 2 kanat oyuncusu 1- Bruma, 2- Yasin. Biri %98, biri %97 ile sürekli kısa pas tercih etmiş. Bu oyuncular neredeyse hiç uzun pas denememişler... Buradan çıkarabiliyoruz Galatasaray'ın hücum setini... Hamzaoğlu oyuncularına şunu yaptırmış. "Kanat oyuncuları boşa çıkın, ortasahadan top alın, driplingle topu ileriye taşıyın ve Sneijder ile verkaçlar deneyin..." Burada kimsenin beğenmediği Bruma'nın takımın hücumuna faydası ortaya çıkıyordu. Bruma topla 20-30 metreyi çok çabuk kat edip, takımı ve topu 3. bölgeye taşıyabiliyordu. Yasin onun kadar beceremese de o da bu işi yapma konusunda Telles'in tekniğinden yardım alıyor ve orada Telles-Sneijder-Yasin üçgeni kuruluyordu. Yasin; Telles ve Sneijder'in tekniği ve oyun aklıyla sürekli sıfıra indiriliyordu. İnsanlar diyordu ki; "Telles neden hiç orta kesmiyor?" Telles sıfıra inmiyor ki! Önünde çok daha aerobik bir oyuncu olan Yasin var. O görev onun. 
 
Diğer kanatta da Bruma topu taşıyordu ve Selçuk ile Sabri'nin katılımıyla o bölgede de başka bir üçgen kuruluyordu. Önemli bir fark vardı. Bruma'da topsuz koşuyla sıfıra inecek oyun aklı yoktu. Yasin de oyun aklı çok üst düzey bir oyuncu değil ama Sneijder'e daha top gelmeden sıfıra doğru koştuğunu çok gördüm. Bruma ise bu gibi durumlarda genelde anlamadan boş boş bakıyor.
 
Galatasaray'ın bu hücum setinde eksik, gol vuruşu ve gol koşusu olan bir kanattı... Santrfor golleri kaçırdığında Galatasaray gol atmakta büyük sıkıntı yaşıyordu ve iş Sneijder'in uzun şutlarına kalıyordu veya bazı maçlarda da ancak duran topa. Örneğin Konya ve Gaziantepspor maçları geçen sezon son düzlükte... O bitiricilik konusundaki eksik Podolski ile giderildi ama belki de Podolski Bruma yerine değil, Yasin yerine konulmalıydı. Zira Bruma, Yasin'e göre çok daha iyi top taşıyan bir oyuncuydu. Galatasaray'da geçen sene Yasin ortalama bir bitirici iken, Bruma ise bitircilik noktasında çok yetersizdi. Yasin son pas ve son vuruş konusunda vasat denilebilecek bir oyuncu ama Bruma bu konuda gerçekten çok kötü. Hem son pas, hem de bitiricilik olarak...
 
Şimdi Podolski onun yerine kadroya girince Galatasaray'ın bitirme konusunda daha iyi olduğunu görebiliyoruz. Fakat set hücumu konusunda, ezbere ve rahat hücum konusunda eski becerisinde değil Galatasaray. Hücumlar çok daha fazla doğaçlama. Podolski de adeta ekmeğini taştan çıkarıyor. Zira ona özel hazırlanmış hiçbir hücum şekli yok Galatasaray'ın. İleride şimdi yıpratıcı boğa gibi bir santrfor olursa ondan sekenleri kaleye bozuka gibi indirebilir. Sneijder - Santrfor - Podolski arasında bir gol şablonu oluşturulabilir. Grosskreutz da şok preslerle bu oyuncuların kaptırdığı topları hemen hücumda süpürebilir. Grosskreutz, Galatasaray'ın rakip yarı alanda oynayabilmesi açısından çok değerli bir oyuncu olacak. Zira 3. 4. bölgede kaptırılan toplara nasıl hemen basılacağını Klopp'un Dortmund'undan dolayı çok iyi biliyor. 
 
Jose Rodriguez - Erkan Zengin 
 
Mustafa Denizli'yi en son Beşiktaş'ın başında izlediğimde henüz 20'li yaşlarının başında bir üniveriste öğrencisiydim. Aradan 6-7 yıl geçmiş. O günkü oyunu algılama kapasitem, şu anki seviyemden oldukça aşağıda. O yüzden "Denizli şöyle hocadır, böyle hocadır" gibi bir şeyler söylemem doğru olmaz. Hatırladığım küçük şeyler şunlar... Hocanın Ernst ve Yusuf Şimşek nokta atışları, şampiyonlukta rakiplerine psikolojik üstünlük kuracak söylemleri ve kurnazlığı, bunlarla birlikte de o dönem tecrübeli oyuncularla gittiğiydi. O dönem Erkan Zengin'i getiren Beşiktaş, 23 yaşında yetenekli bir kanat oyuncusunu kadrosuna katmıştı ama Mustafa hoca kendisini hiç denemedi. Erkan o yıllarda çok az forma giydiği için gelişimi sakat sürmüş bir oyuncudur. Ben öyle çok beğenmem kendisini ama önemli bir yetenekti ve 20'lerinin başında sürekli oynayan bir oyuncu olsaydı şu anki halinin üzerinde bir kanat oyuncusu olabilirdi. Beşiktaş yıllarca kanatta iyi bir oyuncuya sahip olabilirdi. Fakat Mustafa hoca ona süre vermedi. Şimdi Jose Rodriguez ile ilgili söylemlerinden de endişe duyuyorum. "Jose'nin en iyi hali, Selçuk'un en kötü halinden kötü" açıklaması yapmıştı. Evet bir merkez ortasaha için doğrudur. Merkez ortasahada Jose; Selçuk'un tecrübesinden, kalitesinden çok uzakta ama Jose çok potansiyelli, hücum meziyetleri olan bir adam ve bence kanatta da, ofansif ortasaha olarak da değerlendirilebilir. Onun Erkan Zengin gibi en önemli yaşlarını yedek kulübesinde geçirmesi çok kötü olur. Bugün Erkan o yaşları yedek geçirmiş ve gelişimi sakatlanmış bir oyuncu olmasına rağmen sürekli İsveç Milli takımında ve ligin kalburüstü oyuncularından, eğer o dönem gerekli süreleri alıp gelişseydi belki de ligin en iyi oyuncularından da olabilirdi. Dilerim Mustafa hoca kendisindeki cevheri idmanlarda fark eder de böyle bir potansiyeli heba etmeyiz. 

Kurnazlık ve zeka... 

Mustafa Denizli'nin en sevdiğim yönüne gelelim. Mustafa hocayı hiçbir zaman, klasik Türk insanına benzetememişimdir. Klasik duygularıyla karar veren, çabuk sinirlenen bir adam gibi değildi. Bana hep sanki bizim futbol dünyamızdan değilmiş gibi gelirdi. Söylemleriyle satranç oynar ve maçı, maç başlamadan manipüle edebilirdi. Fatih Terim ne kadar Türk insanına benziyorsa, Mustafa Denizli de o kadar Avrupalılara benziyordu. Yüzünde hep sinsi bir gülüş oluyordu ve disiplin konusunda da Hamza Hamzaoğlu'nun yaşadığı acı tecrübeleri yaşamayacak kadar tecrübeli! Denizli, üstüne gerekli gereksiz onun işine karışacak, sonra da o ayrıldıktan sonra TV'lere çıkıp onu karalayacak bir Sportif Direktör getirtmeyecek kadar veya menajerlerin oyuncağı olmayacak kadar tecrübeli ve kurnaz bir adam. Hamza Hamzaoğlu da menajerlerin oyuncağı olmadı ama bu konularda kurnaz veya tecrübeli olmadığı için, kulübün parasını menajerlere yedirmeye yanaşmadığı için şimdi hakkında ileri geri konuşuluyor. Mustafa Denizli bu duruma düşmeyecek, buna hiç izin bile vermeyecektir.
 
Kurnazlık ve vizyon?! 

Kurnazlık demişken, söylemeden edemeyeceğim. Hamza Hamzaoğlu geçen hafta arasında görevinden alındı. Görevinden alınmasından birkaç saat geçmeden, yerine Mustafa Denizli'nin getirileceğini ilk olarak FutbolArena'dan bizler yazdık. Sonra da herkes patır patır öğrenip yazmaya başladı. Daha o akşamı Hamzaoğlu yerine Denizli'nin geleceği belliydi fakat Denizli Şampiyonlar Ligi öncesi gelmek istemedi. Daha önce TRT'deki yorumunda da "Galatasaray gerçekçi olsun, Avrupa Ligi'ne gitsin" demişti. Denizli Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkabileceğine inanmıyor olabilir ama Galatasaray'ın bu maçları oynamadan kafada yenik gibi maça çıkma lüksü yok! Şampiyonlar Ligi'nin maddi getirisi ile Avrupa Ligi'nin getirisi arasında dağlar kadar fark var. 
 
Bugün Mustafa Denizli'nin inanmadığı şeyi sadece 2 sene önce Mancini başarmadı mı? Sadece bir antrenmana çıkıp deplasmanda Juventus'tan hayati bir puan almadı mı? Mancini ilk maçı kendi sahasında 1-6 kaybetmiş Galatasaray'ın Juventus ve Real Madrid'li gruptan çıkabileceğine inanıyor da, Mustafa Denizli nasıl inanmıyor? Sadece iki maç kalmış, deplasmanda sürpriz yapıp Atletico Madrid'i yenerseniz çok büyük bir şansınız oluyor ve içeride Astana ile oynuyorsunuz. Mancini'nin Juventus'tan 4 puan alması mı daha büyük olay? Denizli'nin Atletico Madrid'i yenmesi mi? Mancini daha zorunu başardı ama başarmaktan önce bunu yapabileceğine cesaret etti. O günlerde Galatasaray taraftarının Mancini'ye bu konuda teşekkür borcu olduğunu, başka herhangi bir hocanın Juventus maçından sonra görevi devralabileceğini söylemiştim. Tabi taraftar Mancini'nin değerini hiçbir zaman bilemedi. Şuan İtalya liginde neler yaptığını da bilmiyorlar.
 
Denizli çok pragmatik bir adamdır ve Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nden alacağı parayla falan ilgilenmez. Hedeflerini çizmiştir; "Lig ve Lig kupası makul, Avrupa Ligi'nde de gideceğimiz kadar gideriz bu yıl" demiştir. Denizli bunu diyebilir ama Galatasaray yönetiminin bunu dedirtmeye hakkı yok! Galatasaray Denizli'den bunu talep etmeliydi. "Hocam sizi istiyoruz ama Atletico Madrid maçında, sahada istiyoruz aksi düşünülemez!" diyebilmeliydi. Hele mali durum bu düzeydeyken! 
 
O zaman sormak gerekir Hamza Hamzaoğlu'nu vizyonsuz olduğu gerekçesiyle gönderen Galatasaray yönetiminin vizyonu bu mu?

ARKADAŞINI GETİR 50 TL BİLYONPUAN AL!