Sadece bir maçın sonucu, teknik direktörleri ve özellikle de kulüp yönetimlerini etkilemez. Daha doğrusu etkilememeli. Müsabaka öylesine bir zamanda oynanıyor ki teknik açıdan Fenerbahçe kazanmak zorunda,Galatasaray için bir puan kötü değil ama üç puan alırsa süper bir iş yapmış olacak. Bu olayın puansal durumu. Bir de psikolojik durumu var.

1999’dan bu yana kaybetmeyen bir takım yenilirse Aykut Kocaman, "Galatasaray’a yenilen teknik adam" olarak tarihe geçecek. Veya tersten bakarsak Fatih Terim uzun süre sonra kazanan teknik adam olarak anılacak. Kazanamadığı halde sırf bayrak diktiği için Souness’ın hatırlandığı gibi hep hatırlanacak.

Başkanlar için de geçerli... Çok sert geçmeye aday olduğunu gösteren başkanlık seçiminde Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım için maçın sonucu çok önemli. Mustafa Cengiz Bey için kayıp ölçü olmaz ama kazandığı takdirde derbi kazanmış başkan olarak kongrede 200 oy fazla alır. Bu da rekabetin önemini gösteriyor. Teknik adamların maça hazırlanışına bakıyorum... Kendisini ziyaret edip, bir de kahvesini içtiğim Aykut Hoca son derece güvenli. Rahat... Kaldı ki ilk derbisi de değil. Hem oyuncu hem de teknik adam olarak bunu yaşamış birisi. Galatasaray’a baktığımızda Fatih Terim, motivasyon anlamında farklı uygulamalar yapıyor, taraftara açık idman gibi.

Sahaya çıkacakları 11’lerde Fenerbahçe’de büyük bir değişiklik beklemiyorum. Malatya 11’iyle oynar diye düşünüyorum. Ama bir yandan da kafasında oyunun son bölümündeki gibi Alper’le Giuliano ikilisi ile 4-4-2 gibi oynatır mı diye de düşünmeden edemiyorum. Fatih Terim’in hem mental olarak hem de özellikle fizik anlamında hazır olmadığı için Fernando ile başlayacağını zannetmiyorum.

O zaman şöyle bir 11 çıkması gerek... Donk, Tolga, Selçuk orta sahası. Ama ben Fatih Terim’in Belhanda, Feghouli, Gomis ve Rodrigues’i de oynatacağını düşünüyorum. 4-2-3-1 oynamasını bekliyorum. Tolga, Selçuk, Fernando ve Donk’tan ikisini oynatacağını düşünüyorum. Bunlardan birinin Donk olacağını, yanında Selçuk’un oynama ihtimalinin yüksek olduğunu tahmin ediyorum. Tolga ile Selçuk arasında gidip geliyordur.

Sakatlığı geçmesine rağmen Fernando’yu oynatacağını düşünmüyorum. Linnes, Serdar Aziz, Maicon, Nagatomo, orta sahada Donk yanında Selçuk ya da Tolga sağda Feghouli, forvet arkası Belhanda, solda Rodrigues en önde de Gomis’i oynatmasını bekliyorum. İki hocayı da yakından tanıyoruz. Neler yapacaklarını bilebiliyoruz. Aykut Kocaman’ın nasıl başlayacağını, nasıl devam edeceğini ön görebiliyoruz ama Fatih Terim’i çok ön göremiyoruz. Skora, duruma, şartlara göre değiştirebiliyor. Bir anda başka bir 11’le çıkabilir, oyun içinde geçen hafta olduğu gibi farklı şeyler yapabilir. Aykut Hoca daha kuralcı, Fatih Hoca daha esnek antrenörlük yapıyor. Tabii ki skor önemli.

Klasik cümleler vardır derbiler için; "Öne geçen takım kazanır", hiç öyle bir şey yoktur. Öne geçen takım defans yapar derbilerde, geriye düşen de bastırır. Kontratak yapan oyuncuların varsa kazanırsın. Fenerbahçe, Beşiktaş deplasmanındaöne geçti, 3 yedi... O yüzden öne geçmek illa galibiyet getirecek diye bir şey yok.Önemli olan öne geçtikten sonra 2. golü atabilmek. Derbilerde 2 farkı bulman gerek yoksa son bölümde hep defans yaparsın.

Bir takımın şampiyonluk yarışından kopma ihtimali var... O da Fenerbahçe’nin mağlubiyetiyle olur. Fenerbahçe kaybederse kopar... İki maçta çıkacak Fenerbahçe mağlubiyeti dışındaki skorlar kimseyi şampiyonluk yarışından koparmaz ama avantaj getirir. Galatasaray yenerse çok büyük avantaj sağlar. Hele hele Fenerbahçe kazanır, Beşiktaş da Başakşehir’i yenerse birinci aday tartışmasız Beşiktaş olur.

Geçen yıldan en az 8 oyuncu farklı ama bu 19 yıllar diğer kulüpler için de geçerli olacak. Ölmez sağ kalırsak göreceğiz. 15-20 yıllar Vodafone ya da TT Stadı’nda maç kazanamayacak rakipler. Sonuçta deplasman. Galatasaray daha rahat olur bu düşünce anlamında "En fazla bir maç daha kaybederim" der. Ama Fenerbahçe gerilebilir. İhale bize mi kalır, piyango bize çıkmasın" der.

Fenerbahçe-Galatasaray maçına Alex de Souza’nın gitmesi kim ne derse desin normaldir. Sonuçta Fenerbahçe’nin eski oyuncusu. Futbol öyle bir şey ki dönemin önemli oyuncularından biri de biziz. Benim gibi bir sürü ağabeyim, kardeşim var. Alex de bana göre Fenerbahçe tarihinin en önemli yabancı futbolcusudur. Gelişini hatırlayalım, gidişini hatırlayalım binlerce kişi... Dün gelişini hatırlayalım 4-5 kişi. Bir 10 yıl sonra geldiğinde karşılayanların sayısı 2 olacak. Ama Alex gönüllerde hep kalacaktır. Keşke Alex bir hafta sonra gelseydi çünkü Türkiye’nin mentali bu. Avrupa’da böyle şeylere bakılmaz. Ben Alex olsaydım haftaya gelirdim. Alex’in kötü niyetinden bahsetmiyorum. Kaos için gelmemiştir. Biz de görsek sarılırız. Haftaya maçlar olmadığında gelse daha iyi olurdu.

Beşiktaş maçındaki davranışlarını hocası, yönetimi ve kamuoyu vicdanı da doğru bulmadı. Ama ülkemiz öyle bir ülke ki "Emre Belözoğlu keşke Fenerbahçe’de kalsaydı, hiç olmazsa isyan eden bir adam" diyorlar. Bu anlamda Volkan için de böyle derlerdi tersi olsaydı. Ben Aykut Kocaman’ın aldığı kararı doğru buluyorum. Volkan’ın o maçta ya da genel olarak bazı davranışları hatalı olabilir ama Volkan Demirel, Aykut Kocaman’ın uzattığı ele sıkıca sarıldı. Volkan Fenerbahçe tarihinin en değerli adamlarından biridir benim gözümde. Sağlıklı ve antrenmanlı olduğu sürece Fenerbahçe’nin vazgeçilmezidir.

Fenerbahçe’nin Gomis’ten çok kendi takımına adam markajı vermesi gerek. Gomis’ten önce kendilerini savunmaları gerek ama nasıl halledecekler bilemiyorum. Gomis’in en tehlikeli olduğu zamanlar, ortalıkta olmadığı zamanlardır. O yüzden stoperlerin çok dikkatli olması lazım. Maç öncesi maçta ne olur yorumları yapmak zor. 5. dakika bir kırmızı kart olduğu zaman her şeyin şekli değişir, tüm konuşmalar anlamsızlaşır.