comScore
1 / 29

Dünya Kupası Tarihi

FutbolArena - Dünya Kupalarında neler yaşandı? İşte Dünya Kupası tarihi...

2 / 29
19. yüzyılda yaygınlaşan ve 20. yüzyıldan itibaren Uluslararası organizasyonlar ile oynanmaya başlayan futbol, 2. Olimpiyat oyunları olan 1900 Fransa Olimpiyatlarında da oynanmıştı. 1924’teki Olimpiyatlara kadar Güney Amerikalı ülkeler futbol branşında yarışmamışlardı. 1924’de ise ilk kez Uruguay Milli Futbol takımı, Güney Amerika şampiyonu olarak 1924 Olimpiyat oyunlarına katıldı. Avrupa futbolunda Macaristan ve İtalya gibi ekiplerin arasında kimse Uruguay’a şans vermiyordu.
3 / 29
Uruguay 1924 Olimpiyatlarında ilk maçına çıktığında, beklendiği üzere Paris izleyicilerinin ilgisini çekmeyi başaramamıştı. İtalya ve İspanya arasında Pazar günü oynanan maça 20 bin kişi akın ederken, aynı stadyumda 1 gün sonra oynanan Uruguay ile Yugoslavya’nın karşılaşmasına ancak birkaç yüz kişi ilgi göstermişti. Maça gelmeyenler, çok özel bir gösteriyi kaçırdığını bilmiyordu...Yugoslavya’nın kolay bir galibiyet alacağı düşünülürken Uruguay bu maçı 7-0 kazanmıştı. Ardından ABD’yi 3-0 yenen Uruguay, yarı finalde Fransa’yı da 5-1 yenmişti. Finalde ise İsviçre ile karşılaşan Uruguay bu karşılaşmayı da 3-0 kazandı. Avrupalılar en iyi olduklarını düşündükleri futbolda, Güney Amerika’nın bambaşka bir yerde olduğunu 1924 Olimpiyatlarında fark etmişlerdi.
4 / 29
1928 Hollanda Olimpiyatlarına ise futbol branşında, Güney Amerika’dan Uruguay dışında bir de o dönemdeki ezeli rakipleri Arjantin katılmıştı. Türkiye’nin de katıldığı 16 takım arasında oynanan eşleşmelerde Arjantin ve Uruguay rakiplerini ezip geçmişti. Türkiye ilk turda Mısır’a 7-1 yenilip elenirken, Uruguay sırasıyla Hollanda, Almanya ve İtalya’yı eleyip finale yükselmiş. Arjantin ise ABD’yi 11-2, Belçika’yı 6-3, Mısır’ı 6-0 yenmişti. Finalde Uruguay ezeli rakibini 2-1’le geçmiş ve bir kez daha Olimpiyat şampiyonu olmuştu. O iki Olimpiyat, futbolda kıtalar arası bir turnuvanın yolunu açmıştı. Zira Avrupalılar icat ettikleri futbolda kendilerini en iyi sanıyorlardı ancak sonuçlar hiç de öyle görünmüyordu...
5 / 29

İLK DÜNYA KUPASI URUGUAY’DA

<h2>İLK DÜNYA KUPASI URUGUAY’DA</h2>
Futbol bulaşıcı bir hastalıktan daha hızlı yayılırken, ülkeler arasındaki ilk Dünya Kupası’nın da Uruguay’da yapılması kararlaştırıldı. İlk FIFA Dünya Kupası, dönemin FIFA Başkanı Jules Rimet’in onuruna Jules Rimet Kupası olarak adlandırıldı. Son iki Olimpiyat şampiyonu olan Uruguay’ın ilk Dünya Kupası’na ev sahipliği yapması adil bir seçim olmuştu. Turnuvaya maddi imkansızlıklar nedeniyle sadece 13 ülke katılabildi. 4 gruptan Arjantin, Uruguay, ABD ve Yugoslavya yarı finale yükselen takımlar oldular. Yarı finalde Arjantin - ABD maçı ve Uruguay - Yugoslavya maçları 6-1 Güney Amerika temsilcileri lehine sonuçlanırken, Montevideo’da oynanan finali yine Uruguay 4-2 kazandı ve ilk Dünya Kupası’nın şampiyonu oldu.
6 / 29

MUSSOLİNİ’NİN GÖLGESİNDE...

<h2>MUSSOLİNİ’NİN GÖLGESİNDE...</h2>
1934 Dünya Kupası ise İtalya’da düzenlendi. Mesafenin çok fazla olması ve maddi imkansızlıklar nedeniyle Arjantin dışında başka bir Güney Amerika ülkesi İtalya’ya gidemedi. Çekoslovakya ile İtalya finalde karşı karşıya gelirken İtalya uzatmalarda attığı golle ülkesinde düzenlenen 2. Dünya Kupası’nı kazanmış oldu. Buna karşın bu Dünya Kupası, İtalyan diktatör Benito Mussolini’nin faşist rejim propagandası altında gövde gösterisi şeklinde geçmişti. Hakemlerin etki altına alındığı bu Dünya Kupası’nda İtalya’nın temiz bir şampiyonluk kazanmadığı birçok futbol tarihçisi tarafından dillendirildi.


1938 Dünya Kupası Fransa düzenlendi. Ev sahibi ve son şampiyonunun doğrudan katıldığı turnuvaya Güney Amerika’dan sadece Brezilya katılırken yarı finalde İtalya, Brezilya’yı 2-1 yendi. Finalde Macaristan ile karşılaşan İtalya rakibini 4-2 yenerken art arda 2. kez Dünya Kupası’nın şampiyonu oldu. 1942 ve 1946 Dünya Kupaları ise 2. Dünya savaşı nedeniyle yapılamadı.

7 / 29
TARİHİN EN BÜYÜK FUTBOL DRAMI

1950 Dünya Kupası Brezilya’da düzenleniyordu. Brezilyalılar o dönem en iyi futbolu kendilerinin oynadığından emindi. Ülkelerinde düzenledikleri turnuva onlar için bir spor olmaktan çıkmış, milli bir gurur meselesi haline gelmişti. Görkemli statları Maracana’da oynadıkları finalde bazı tarihçilere göre 175 bin, bazılarına göre ise 200 bin kişi vardı. İğne atsanız yere düşmeyecek şekilde doldurulan stat tarihin en büyük futbol dramlarından birine tanık oldu.


(Fotoğraf: Brezilya – Uruguay Dünya Kupası finali, 1950)

Daha önceki maçlarda İspanya’yı 6-1, İsveç’i 7-1 yenen Brezilya herkesi ezip geçiyordu. Uruguay ise Brezilya’nın 7-1 yendiği İsveç’in ancak son dakikalarda bulduğu golle 3-2 yenebilmişti. Finalde herkesin tek beklentisi farklı bir galibiyet ile alınacak şampiyonluktu. Futbolcular üzerinde o kadar büyük bir baskı vardı ki, bir Uruguaylı futbolcu seremoni sırasında çişini tutamamış, altına kaçırmıştı. Brezilya 47’de Friaça ile 1-0 öne geçse de 66’da Schiaffino ve 79’da Ghiggia’nın gollerine engel olamadı. 1950 Dünya Kupası’nı 2-1’lik sonuçla Uruguay kazanırken Maracana Stadı’nda adeta bir ölüm sessizliği vardı. Birçok Brezilyalı bu maçın ardından intihar ederken ülke tarihinde yaşamadığı ulusal bir acı yaşamıştı. Bu acı daha sonra onları Dünya Kupası’nı en çok kazanan ülke yapacaktı ama kazanılan bütün dünya kupalarının yanında 1950’de kaybedilen Dünya Kupası hala unutulmuyor. Brezilya’nın o maçtaki kalecisi Moacir Barbosa, yaşamı boyunca uğursuz damgası yemiş, en yakın arkadaşlarını bile kaybetmişti. Brezilya’ya golleri atan Schiaffino ve Ghiggia ise ülkeleri Uruguay’dan çok Brezilya’da tanınan isimlere dönüştüler.
8 / 29

ŞANSSIZ MACARİSTAN

<h2>ŞANSSIZ MACARİSTAN</h2>
1938 Dünya Kupası finalini İtalya’ya kaybeden Macaristan 50’lerin en güçlü ülkelerinden biriydi. Yıllarca süren kazanma serileri vardı ve adeta bütün rekorları altüst ediyorlardı. 1954 Dünya Kupası’nın da favorisiydiler. İşviçre’de düzenlenen 1954 Dünya Kupası Türkiye’nin de ilk katıldığı Dünya Kupası’ydı. Macaristan bu turnuvada 1950’nin finalistleri Brezilya ve Uruguay’ı çeyrek ve yarı final maçlarında 4-2 yenmiş ve finale yükselmişti. Finalde karşılarında Almanya vardı.

İlk 8 dakikada 2-0 öne geçen Macaristan’ın farklı bir galibiyet alacağı düşünülüyordu ama Almanya çabuk toparlandı. 10. ve 18. dakikalardaki gollerle oyun 2-2’ye geldi. 84’te Helmut Rahn kendisinin 2. takımının 3. golünü atarak maçı çevirdi ve 1954 Dünya Kupası Almanya’nın oldu.

9 / 29
Ferenc Puskás ve Sándor Kocsis gibi yıldızlara sahip muhteşem bir takım olan Macaristan, 38 Dünya Kupası’nın ardından 1954 Dünya Kupası’nı da kaybetmişti. Kim bilir belki de bu kayıplar Macaristan’ı futboldan soğuttu. Yıllar geçtikçe futbolda gerileyen Macaristan hala o günleri arıyor.
10 / 29

KRALIN DOĞUŞU

<h2>KRALIN DOĞUŞU</h2>
1958 Dünya Kupası, futbol kariyeri boyunca tam 3 Dünya Kupası kazanarak tarihe geçen Pele’nin ilk Dünya Kupası olmuştu. 23 Ekim 1940 doğumlu olan Pele o yaz Dünya Kupası’nda boy gösterdiğinde henüz 17 yaşını bile doldurmamıştı. Pele ile ilk röportaj yapan gazeteci ise bir Türk gazeteci Halit Kıvanç olmuştu. Kıvanç, İsveç’te düzenlenen 1958 Dünya Kupası’nda dönemin yıldız isimleri yerine 17 yaşındaki bu çocuk ile röportaj yapmıştı ve o futbolcunun dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından birine dönüşeceğini henüz kimse bilmiyordu. Halit Kıvanç ile Pele’nin dostluğu sonraki yıllar boyunca da sürmüştü. 1958 Dünya Kupası finalinde 17 yaşındaki Pele 2 gol attı ve Brezilya, ev sahibi İsveç’i 5-2 yenerek ilk kez Dünya Kupası’nı kazandı. 1950’de Uruguay’ın ev sahibi olarak onlara yaptığını 1958’de onlar ev sahibi İsveç’e yapmıştı ve bu şampiyonluk bir devin ilk adımı olmuştu.



11 / 29
1962 Dünya Kupası’na da Brezilya damgasını vurdu. Hem de Pele, grup maçında Çekoslovakya’ya karşı sakatlanmış ve bir daha oynayamamıştı ancak 62’de Garrincha sahneye çıktı ve Pele’yi aratmadı. Çarpık bacaklı Garrincha bugün birçok futbol tarihçisine göre hala dünyanın en kolay adam geçen futbolcusu olarak anılıyor. Şili’de düzenlenen turnuvada Brezilya finalde Çekoslovakya’yı 3-1 yendi. Çekler 1934 Dünya Kupası’ndan sonra 1962’yi de finalde kaybettiler. Brezilya da İtalya’dan sonra ilk kez 2 Dünya Kupası’nı üst üste kazanan ülke oldu.
12 / 29

İNGİLİZLER İÇİN İLK VE SON!

<h2>İNGİLİZLER İÇİN İLK VE SON! </h2>
Futbolu keşfedenler ve en çok sevenler belki İngilizlerdi ama en iyi oynayanlar bir türlü onlar olamamıştı. İngiliz ticaret gemilerinin Güney Amerika’ya taşıdığı futbol orada inanılmaz bir hızla gelmişmiş ve 20. yüzyılın ilk yarısında Güney Amerikalılar futbolu çok daha iyi oynamışlardı. Daha sonra İtalyanlar, Macarlar, Çekler ve Almanlar da İngilizlerden daha başarılı oldular. Ta ki 1966 Dünya Kupası’na kadar. İngiltere’de düzenlenen bu turnuvada hakemler de ev sahibine tolerans gösterirken daha sonraları ’Sir’ unvanını alacak olan Bobby Charlton ülkesine şampiyonluğu getiren isimlerin başında gelmişti.

13 / 29
İngiltere finali Batı Almanya ile oynarken maçın normal süresi 2-2 berabere bitmişti. 101. dakikada ise Hurst’ün şutu Almanya kalesinde üst direkten sekti ve yere vurdu. Peki, top çizgiyi geçmiş miydi, geçmemiş miydi? Bugün bu karar hala tartışılırken maçın Azeri yardımcı hakemi Tevfik Behramov top çizgiyi geçti dedi ve gol kararı çıktı. Daha sonra Hurst 120’de bir gol daha attı ve İngiltere evinde 4-2 kazandığı maç sonrasında Dünya Kupası’nın sahibi oldu.
14 / 29

PELE’NİN DÖNÜŞÜ

<h2>PELE’NİN DÖNÜŞÜ</h2>
1958 ve 1962 Dünya Kupalarını kazanan Brezilya, 1966’da Portekiz ve Macaristan’ın bulunduğu gruptan çıkamamıştı. Buna karşın 1970’e sağlam bir dönüş yaptılar. Artık 30 yaşında olan Pele tecrübesi ile fark yaratırken yarı finalde Uruguay’ı 3-1, finalde de İtalya’yı 4-1 yenerek eze eze şampiyonluklarını kutladılar. Bu final ayrıca 2’şer Dünya Kupası şampiyonluğu bulunan İtalya ve Brezilya arasında en büyüğü belirleme maçı olarak görülüyordu. Brezilya 3. Dünya Kupası’nı aldı ve adeta ’En büyük benim’ dedi. Pele de kariyeri boyunca 3 Dünya Kupası kazanabilen tek isim olarak tarihe geçti ve henüz bu rekoru kimseye bırakmadı.

15 / 29
CRUYFF’A RAĞMEN, BECKENBAUER VE KEMPES

1974 Dünya Kupası denilince akla şampiyon olan Batı Almanya’dan önce Hollanda Milli Takımı geliyor. Portakallar bugün hala etkilerini gördüğümüz total futbolu ilk olarak o Dünya Kupası’nda sahaya yansıtmışlardı. 70’lerin başlarında art arda 3 kez Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanan Ajax’ın iskeletini oluşturduğu Hollanda kadrosu göze hoş gelen, bol paslı oldukça farklı bir futbol oynuyordu.

Cruyff önderliğindeki takım finale kadar çok iyi gitmişti ki finalde karşılarında Sepp Maier, Franz Beckenbauer ve Gerd Müller gibi yıldızlara sahip olan Almanya vardı. Batı Almanya bu finali 2-1 kazarak şampiyon olsa da herkes Hollanda’nın oynadığı futbolu konuşmaya devam etti.
16 / 29

PAULO ROSSİ’NİN KUPASI

<h2>PAULO ROSSİ’NİN KUPASI</h2>
1982 Dünya Kupası İspanya’da düzenlenirken, kupayı kazanan ülke İtalya oldu. İtalyanlar 3. kez Dünya Kupası sevinci yaşarken turnuvada 6 gol atan Paulo Rossi hem Altın Top hem de Altın Ayakkabı ödülünü kazanmıştı.
17 / 29
Çeyrek finalde Brezilya’yı 3-2 yenen İtalyanlarda 3 gol de Rossi’den gelirken, yarı finalde de Polonya’yı yine Rossi’nin iki golüyle 2-0 yendiler. Finalde de Almanya’ya bir gol atan Rossi kilit maçların hepsine damgasını vurarak İtalya’ya bu kupayı kazandırmıştı.
18 / 29
1978 Dünya Kupası’nı kazanan Arjantin, 1982’de ise grubunu puansız tamamlayarak elenmişti. Yine de güçlü bir kadroya sahip olan Arjantin’de bu kez Maradona da vardı. 1970’te Dünya Kupası’nı düzenlemiş olmasına rağmen Meksika, 1986 Dünya Kupası’nı da düzenliyordu. Bunun sebebi ise ülkede yaşanan deprem olmuştu. Meksika’nın depremden doğan yaralarını sarması için Dünya Kupası hem ekonomik hem de manevi açıdan kurtarıcı görevi görmüştü.

Çeyrek finalde İngiltere ile karşılaşan Arjantin’de maç öncesi gerilim yüksekti. İki ülke sadece futbolda değil siyasette de karşı karşıya gelmişti. Arjantin’e yakın adalarda hak iddia eden İngiltere ile Arjatin devletleri arasındaki kriz sahaya da yansımıştı. 51. dakikada Maradona sağ kanattan yapılan ortaya kaleciden önce vurmuştu ama bunu kafasıyla değil eliyle yapmıştı. Maradona’nın topa eliyle vurduğunu hakemler hariç neredeyse herkes görmüş ancak hakemler gol kararını vermişti.

19 / 29
(Fotoğraf, Maradona’nın İngiltere’ye elle attığı gol, 1986)

Arjantin bu golle 1-0 öne geçerken 4 dakika sonra Maradona inanılmaz bir gol attı. Kendi yarı sahasında aldığı topla rakiplerini bir bir geçen Maradona son olarak kaleciyi de geçip topu boş ağlara göndermişti. İngiltere son dakikalarda Lineker ile farkı bire indirse de maç 2-1 sona erdi ve Arjantin yarı finale yükseldi. Maç sonrasında Maradona bu gol için "O benim değil Tanrı’nın eliydi" diyecek ve bu söz futbol tarihine damgasını vuracaktı. Arjantin ardından Belçika ve Batı Almanya’yı da devirerek Meksika’da düzenlenen 86 Dünya Kupası’nı kazanan ülke oldu.
20 / 29

BAGGİO’NUN PENALTISI

<h2>BAGGİO’NUN PENALTISI</h2>
1994 Dünya Kupası Amerika’da düzenlenmiş ve Avrupa’nın çoğu ülkesi bu Dünya Kupası’nı gece yarısı takip etmişti. Romanya’dan Gheorghe Hagi ve Bulgaristan’dan Hristo Stoichkov’un futbollarıyla sempati topladığı 1994 Dünya Kupası’nda Romario’nun sırtladığı Brezilya ve Roberto Baggio’nun sırtladığı İtalya finalde karşılaşmışlardı. 0-0’lık beraberlik sonrasında penaltılara giden müsabakada ilk penaltılar kaçtı.
21 / 29
Son penaltılara gelindiğinde Roberto Baggio kaçırırsa şampiyon Brezilya olacaktı ve Baggio topu üstten auta vurdu. Takımını finale taşıyan Baggio, kariyeri boyunca kaçırdığı bu penaltı ile anılacaktı.
22 / 29

ZİDANE’IN KAFALARI...

<h2>ZİDANE’IN KAFALARI...</h2>
1998 Dünya Kupası Fransa’da düzenlenirken Fransa Milli Takım kadrosunda çok sayıda Afrika kökenli futbolcu formunun zirvesindeydi. Bunların başında da takımın beyni Cezayir asıllı Zinedine Zidane yer alıyordu. Finalde de Ronaldo’nun taşıdığı Brezilya ile karşılaşmışlardı. Zidane kornerlerde attığı iki kafa golüyle beklenenden daha kolay bir şekilde ev sahibine şampiyonluğu getirirken Fransa maçı 3-0 kazanmıştı. Maç boyu etkisiz kalan Ronaldo, ülkesine kupayı getirmek için 4 yıl daha bekleyecekti.
23 / 29

DÜNYA 3.’SÜ TÜRKİYE

<h2>DÜNYA 3.’SÜ TÜRKİYE</h2>
2002 Dünya Kupası, Japonya ve Güney Kore ortaklığında düzenlenirken, Türk Milli Takımı 1954’ten sonra ilk kez bir Dünya Kupası’nda oynama hakkı elde etmişti. Türkiye’nin altın jenerasyonu adına yakışır bir mücadele ortaya koymuş ve yarı finalde şampiyon Brezilya’ya elenmişti.

3.’lük maçında ev sahibi Güney Kore’yi yenen milliler Türk Milli Takım tarihinin en büyük başarısını elde etmişlerdi. Öte yandan 2002 Dünya Kupası, bir ülkenin en rahat kazandığı Dünya Kupası olarak da yorumlanıyor. Son şampiyon Fransa’nın gruplarda elendiği turnuvada Brezilya ile kimse boy ölçüşememişti. Beklerde Roberto Carlos ve Cafu, santrforda Ronaldo ve arkasında Rivaldo ile Ronaldinho müthiş bir hücum futbolu sunmuştu.
24 / 29

CANNAVARO’NUN TAKIMI

<h2>CANNAVARO’NUN TAKIMI</h2>
2006 Dünya Kupası Almanya’da düzenlenirken şampiyona öncesinde en büyük favori açık farkla Brezilya’ydı. Ronaldinho ve Kaka o dönem kariyerlerinin en iyi sezonlarını geçiriyorlardı. İnter’den Adriano, Real Madrid’ten Robinho da formda isimlerdi. Ronaldo, Cafu, Roberto Carlos, Lucio, Dida gibi isimler de en olgun dönemlerindeydiler ancak Brezilya’yı neredeyse tek başına Zidane durdurmuştu.
25 / 29
Turnuva sonunda futbolu bırakacağını açıklayan Zidane, adeta sırtında taşıdığı Fransa’yı finale kadar çıkarırken finalde Buffon’a golünü de atmıştı. Bu gole Materazzi ile cevap veren İtalya maçı uzatmalara götürürken, Zidane ile Materazzi’nin tartışması sonrasında Zidane rakibine kafa atmış ve kırmızı kart ile oyundan atılmıştı. Kariyerinin son maçında kırmızı kart ile oyundan atılan Zidane penaltılarda daha da üzülmüş ve İtalya şampiyon olmuştu. İtalya’da kaptan Cannavaro hem Dünya Kupası’ndaki o performansı hem de sezon içindeki performansı nedeniyle 2006 yılında Ballon d’Or’u kazanmış ve Ballon d’Or’u kazanan ilk savunma oyuncusu olarak tarihe geçmişti. Yine de 2006 Dünya Kupası’nda Altın Ayakkabı Zidane’ın hakkıydı ve onun olmuştu.
26 / 29

ŞAMPİYON TİKİ-TAKA

<h2>ŞAMPİYON TİKİ-TAKA</h2>
Güney Afrika’da düzenlenen 2010 Dünya Kupası öncesinde, Barcelona’nın devrim yaptığı futbolu en iyi uygulayan takım İspanya’ydı. 2008 Avrupa Şampiyonası’nı da kazanan İspanya; Xavi, İniesta, David Villa gibi oyuncularıyla Barcelona’nın oynadığı futbolu Milli Takıma da yansıtmayı başarmıştı.
27 / 29
Finalde Hollanda’yı deviren İspanya, İniesta’nın uzatma dakikalarında attığı golle şampiyon olmuştu. Hollanda da 1974 ve 1978’den sonra 2010’da bir finali daha kaybetmiş oldu.
28 / 29

MESSİ’NİN ALMANLARLA İMTİHANI

<h2>MESSİ’NİN ALMANLARLA İMTİHANI</h2>
Dünya futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından biri olarak gösterilen Lionel Messi ülkesi Arjantin ile şimdiye kadar üç Dünya Kupası yaşadı. 2006 Dünya Kupası’nda penaltılar sonucunda ve 2010 Dünya Kupası’nda da 4-0’lık hezimet sonucunda çeyrek final aşamasında Almanya’ya mağlup olan Messi, 2014 Dünya Kupası’nda ise takımını finale kadar götürmüştü.
29 / 29
Arjantin’i adeta tek başına taşıyan Lionel Messi, finalde ise yine Almanya’ya bu kez uzatma dakikalarında Götze’nin attığı golle kaybetmişti. Almanya böylece 4. kez Dünya şampiyonu olurken, İtalya’yı yakaladı ve 5 kez ile en çok Dünya şampiyonu olan Brezilya’ya yetişmesine de bir şampiyonluk kaldı. 2018’i kimin kazacağını ise merakla bekliyoruz...