"MHK'YE SEVGİ YOK, PEKİ YA SAYGI?"
2017-2018 Sezonu büyük heyecanla başlayacak diye beklerken, kanıksanan ve çözümsüz şekilde her daim raflarda naftalinle bekletilen final rezillikleri defterine Süper Kupa finali eklendi. Sezon başı heyecanını yine yeniden kursağımızda bıraktı. Ardından da hakemlik adına öyle bir başlamak ki “sormayın gitsin”. İlk haftadan sert sesler yükseldi…
***
Diyeceksiniz ki, zaten her sezon aynı senaryo olmuyor muydu? Hataya maruz kalan büyükler çıngar konusunda“nedenhepbana hep bana oluyor” diye bağırmıyor muydu?
Kendileri lehine hata yapılınca “Hakem de hata yapabiliyor, onları da anlamak gerek” samimiyetsizliğine bürünmüyorlar mıydı?
On yıllardır kabul gören ve bir resmi yetkilinin karşı çıkamadığı racon bu değil miydi Türk futbolumuzda?
Haftalar ilerledikçe hakem hatasıyla kaybeden diğer takımlar, küçük de olsa ses etmiyor muydu? “Hakemliğini bitirteceğim, düdüğünü astıracağım” diyen çok centilmen ve saygıdeğer(!) Anadolu başkanlarını tanımadık mı?
***
Evet doğru, haklısınız. Kulüp kanadı ve taraftar boyutu yine aynı, değişmeyecek, umudum da yok tabii. Amma velakin hakemliğin içi, camianın içi bu kez çok farklı. Bu yüzden “aynı senaryo değil mi?” sorunuza bu kez “hayır” diyorum.
***
Hakemliğin doğasında özellikle Türkiye'de stres, coşku, üzüntü, mutluluk “her hafta” yanınızdadır. Hele sezon sonunda klasmanlar yapılırken beklentilerin karşılığında ortaya çıkan olumlu/olumsuz tablo tam bir travmatik dönemdir. Her MHK döneminin ise “Lordlar Kamarası” mutlaka varolmuştur.
***
Peki bu sezon neden yukarıdaki bilindik senaryolarave hakemliğin doğasındaki özelliklere rağmen “HAYIR” diyorum?
TFF internet sitesinin 3 Ağustos 2017 tarihli Tahkim Kurulu Kararları sayfası her şeyi o kadar net anlatıyor ki! Hakemlik adına tarihte örneği olmayan bir sayfa…
Geçen sezonun skandal hakem atamalarından, görevsizlikten unutulan hakemlerine; ödül-ceza sisteminin trajikomik işle(me)yişinden,MHK'nın Başkan ve yardımcısı dışındaki üyelerinin yok sayılmalarına; TV programlarındaki küçük küçük kağıt parçacıkları görüntülerinden, sayın Başkan'ın “No comment” tebessümleri içeren yüce espri(!)lerine; hakem görevlendirmeyi unuttukları alt liglerden, aynı hakemi ısrarla aynı takımın maçlarına görevlendirme becerileri(!) gibi saymakla bitmeyecek güzellik ile kapattılar sezonu… Hakemleri kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaları da cabası.
***
Tarihin en kötü yönetimine sahip MHK'sının final şovu da elbette yukarıdaki tabloya yakışır olmalıydı. Oldu da nitekim! Klasmanlar açıklandı ve her şeyden önce bir başkanın ve kurulunun yöneticilik vasfı bir yana, insani nezaketten bile ne kadar yoksun oldukları mühürlendi. Süper Lig seviyesinde neredeyse en az 20'şer yıl bu camiaya emek veren hakeminden yardımcı hakemine isimler, kariyerlerinin sonuna geldikleri günleri İNTERNETTEN öğrendiler. Emekli edildiklerini, klasman düşürüldüklerini ve dahasını…Minik kağıt parçacıklarıyla televizyonda hakemlikten notlar veren sayın Başkan, bu camiaya bunca sene üst düzeyde hizmet edenleri TEKNOLOJİ İLE UĞURLADI! Helal olsun…
***
Sezon başı geldi… 2000'lerin başında yapılmaya başlanan, uzun bir süre ara verilen ve son yıllarda Oğuz Sarvan döneminde tekrar başlatılan “Sezon Öncesi Kamp” kavramını ise “ilk kez kendi dönemlerinde yapılıyor” gibi açıklamış olmaları,(--eğer TFF internet sitesi editörünün hatası(!) değil ise--) MHK'nın enbüyük ayıplarındandır.Seminer olarak ne kadar verim oluşturabildiler sorusunun cevabına girmiyorum dahi çünkü cevabı BeINSports'un bilgilendirme toplantısına katılan birçok futbolcu ve yorumcu arkadaşlarımdan aldım: “Biz masada dinlerken nasıl yorumlanacağını anlamadık ki hakemler sahada aktif oyun esnasında nasıl yorumlayıp uygulayacak Murat!”
***
ANCAK BU MHK'YA FUTBOL DÜNYASININ VE KAMUOYUNUN GÜVENİ BİTMİŞ OLSA DA NE YAZIK Kİ TFF'NİN BİR TÜRLÜ GÜVENİ BİT(E)MİYOR DERKEN…
Gün geldi çattı… Sezonun ilk haftası… TFF 1. Lig'de Balıkesir-AdanaDemir maçında Kadir Sağlam'ın çok basit ikili mücadeleye çaldığı komik penaltıdan, Özgüç Türkalp'ın Samsun'lu oyuncuya bariz ceza alanı içinde yapılan pozisyonun ceza alanı dışına taşınmasına, Adana-Denizli maçında Onur Karabaş'ın 3 saniye sonra çaldığı penaltısından, “geceden sabaha jet terfi” Süper Lig hakemi Bahattin Şimşek'in İstanbul-Eskişehir maçındaki kararlarına kadar…
***
Süper Lig'de ilk(!) olmakla övünen MHK'nın kamp ve seminerinin ardından siftah haftasında olanlara ise Mustafa Reşit Akçay'ın her maç sonu röportajında gelenekselleştirdiği tarzda cevap vermek bu kez farz oldu sanırım: Allah'ın takdiri!
“4 büyüklerin maçlarından 3'ünde niye FIFA hakemi var da Göztepe-F.Bahçe'de yok” gibi tartışmalardan tutun da ilk haftanın pek çok yönetimine kadar sağdan soldan ses geldi…
Büyüklerin maçlarında, Yaşar Kemal Uğurlu'nun yönettiği Göztepe-Fenerbahçe maçındaki ofsayttan atılan golün ya da Cüneyt Çakır'ın BJK-Antalya maçındaki yanlış penaltı kararından ziyade ne yazık ki akıllara zarar boyutta olan enstantane Trabzon-Konya maçında yaşandı.
52. dakikada Durica'nın resmen Traore'nin ayağını kırıp sezonun ilk yarısını kapattırdığı hareketinin karşılığının sarı kart ile kalmasının ne futbolla ne de spor kavramı açıklanabilir tarafı yok. Joao Pereira'nın da kırmızılık hareketleri var ancak Durica pozisyonundaki sarı kart ne yazık ki Hüseyin Göçek adına kabuledilebilmesi imkansız bir karar oldu.
***
Büyük insanlar boşuna “büyük” olmuyor… Her işte “hayır” vardır der onlar…
Olması imkansız gibi gözüken şeyler, bir bakarsınız bazen oluverir.
Bir “araç”tır aslında gelişen olaylar…
Hakem camiasının içinde sevginin zaten bittiğinin, saygının ise günbegün yok olduğunun resmidir aşağıdaki Tahkim Kararları'nın verdiği mesaj ve ilk haftada yaşananlar…
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az!
***
Sezonun ilk görevini bu hafta alacak hakem arkadaşların şansları bol olsun! MHK için değil, hakemlik mesleğine olan sevgimiz ve saygımız adına Allah utandırmasın…
Kaynak: http://www.tff.org/default.aspx?pageID=247&ftxtID=27585
Murat Fevzi TANIRLI
Twitter: @mftanirli
FENERBAHÇE
GALATASARAY
TRABZONSPOR