İşte Şansal Büyüka'nın Milliyet'teki yazısından bir bölüm:
Atiba'nın olmadığı bir orta alanda Tolgay mükemmel oynadı. Q7 özellikle ikinci yarıda iyi işler yaptı, asist yaptı, önemli ortalar attı... Gençler'de ise yaşlı Selçuk'un ele-avuca sığmayan Serdar Gürler'in hakkını teslim edelim... Ahmet Çalık özellikle iki pzisyonda adeta “can havliyle“ yaptığı kademe ve engellemelerle belki de olası bir Beşiktaş golüne izin vermedi.
Açıkcası geçen yıl Oğuzhan-Töre-Olcay-Sosa kare asının rakip ceza alanı çevresinde yaptıkları başdöndürücü pasları ve organizasyonu aramıyor değilim... Ama şunu kabul edelim: Bu kadar eksik bir Beşiktaş maç içinde bile bu kadar değişikliğe uğramış bir Beşiktaş, kaldi ki maçın büyük bölümünde de iyi oynamayan Beşiktaş gene de rakibini kalecisi sayesinde elinden kaçırıyorsa bu takımda yarınlar adına sezonun diğer maçları adına umut var demektir...
Öyle maçlar olur ki puanı ya da puanları “atanlar“ değil, “tutanlar“ alır... Beşiktaş darbeyi Fabricio ile aldı ve altından kalkmakta zorlandı... Gençlerbirliği bu “ikram” golünü oyunundan çok kalecisi Hopf ile korumayı başarıp puanı aldı... Hopf tuttu Gençler puanı kaptı, Fabricio tutamadı, Beşiktaş Başkent'te iki puanı bıraktı... Benim için ayrıntılar bir yana maçın özeti budur...